9 Mayıs 2025 10:19

56 kişinin öldüğü Nilüfer Apartmanı davasında pişkin savunma: Müvekkilim görevini layıkıyla yerine getirmiştir

Hatay’da 56 kişinin hayatını kaybettiği Nilüfer Apartmanı davasında firari sanık Süleyman Çağan'ın avukatı, "Müvekkilim, görevini mevzuata uygun ve layıkıyla yerine getirmiştir" diye savunma yaptı.

56 kişinin öldüğü Nilüfer Apartmanı davasında pişkin savunma: Müvekkilim görevini layıkıyla yerine getirmiştir

Fotoğraf: ANKA

Ankara – Hatay’da 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 56 kişinin hayatını kaybettiği Nilüfer Apartmanı davasında firari sanık Süleyman Çağan'ın avukatı, "Müvekkilim, yıkılan binanın inşaat sürecinde yapı denetiminde yardımcı kontrol elemanı olarak görevini mevzuata uygun ve layıkıyla yerine getirmiştir" dedi. Sanıklardan Süleyman Sürmeli'nin avukatları ise, "Müvekkilimizin Türkiye'ye iadesinin sağlanabilmesi için, sizin de takdir edeceğiniz üzere, teminat ve kefalet doğrultusunda Interpol (kırmızı bülten) kararının kaldırılmasını, bu yolla müvekkilimizin ülkeye getirilmesine katkı sağlamanızı talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.

Maraş merkezli 6 Şubat depremlerinde, Hatay'ın Antakya ilçesi Odabaşı Mahallesi'nde yıkılan Nilüfer Apartmanı'nda 56 kişi hayatını kaybetti. Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede; müteahhit Murat Fuatoğlu, yapı denetim uzmanı Haşim Erarslan ile sanıklar Bülent Seküçoğlu, Eşref Taner Özkaya, Döndü Türker, Süleyman Çağan, Ayhan Karan, Süleyman Sürmeli, Evren Gümüş ve Erkan Alpaslan'ın, 22 yıl 6 aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi.

Nilüfer Apartmanı'na ilişkin davanın altıncı celsesi geçtiğimiz günlerde Hatay 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Mahkeme Başkanı, sanıklar Süleyman Çağan ve Süleyman Sürmeli hakkında çıkarılan yakalama emirlerinin henüz infaz edilmediğini açıkladı. Müştekiler, sanıklardan şikayetçi olduklarını ifade etti. İddia makamı, mütalaasında dosyadaki eksik hususların giderilmesini talep etti.

"Binanın yıkılmasında depremin şiddetinin etkili olduğunu düşünüyoruz"

Firari sanık Süleyman Çağan'ın avukatı, önceki savunmalarını tekrar ederek, "Müvekkilim, yıkılan binanın inşaat sürecinde yapı denetiminde yardımcı kontrol elemanı olarak görevini yapı ve denetim mevzuatına uygun şekilde layıkıyla yerine getirmiştir. Binanın yıkılmasında depremin şiddeti ve ivmesinin etkili olduğunu düşünüyoruz" dedi. Soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporundaki tespitlere katılmadığını belirten avukat, müvekkili hakkında uygulanan yurt dışı çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol kararının kaldırılmasını talep etti.

Kırmızı bültenin ve arama kararının kaldırılmasını talep etti

Kırmızı bültenle aranan sanık Süleyman Sürmeli'nin avukatı, daha önceki beyanlarını tekrar ederek, "Müvekkilimiz hakkında çıkarılan kırmızı bülten kararının, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 248. maddesine aykırı olduğunu daha önce de belirtmiştik. Bu tür suçlarda Interpol araması yapılamaz, müvekkilimiz bu kapsamda kaçak sayılamaz" dedi.

Sürmeli'nin avukatı, müvekkilinin Irak'ta iade yargılamasının tamamlandığını ve iadesine karar verildiğini aktararak, "Müvekkilimiz oradaki duruşmada söz alarak Türkiye'ye iade edilmek istediğini açıkça ifade etti. Ancak bugüne kadar bu yönde hiçbir işlem yapılmadı. Interpol tarafından çıkarılan kırmızı bültenin ve arama kararının kaldırılmasını talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.

Sanık Süleyman Sürmeli'nin diğer avukatı, müvekkilinin mağduriyetinin devam ettiğini belirterek, "İade işleminin 40 gün içinde gerçekleşmesi gerekirken, müvekkilimin Türkiye'ye dönmek istediği yönünde rızaya dayalı beyanları olmasına rağmen iadesi yapılmamıştır. Bu durum, keyfi gözaltı ve tutuklama anlamına gelir ve hukuka aykırıdır. Müvekkilimizin Türkiye'ye iadesinin sağlanabilmesi için, sizin de takdir edeceğiniz üzere, teminat ve kefalet doğrultusunda Interpol kararının kaldırılmasını; bu yolla müvekkilimizin ülkeye getirilmesine katkı sağlamanızı talep ediyoruz" dedi.

Mahkeme heyeti, duruşmayı 16 Ekim'e erteledi. (ANKA)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Sermaye diktası

Sermaye diktası

İşçi başına 608 bin lira aylık kâr elde eden TÜPRAŞ, dayattığı sefalet sözleşmesine direnen işçilerin eylemlerini ‘tutanakla işten atma’ tehdidini kullanarak şimdilik bastırdı. Kimi zaman ‘demokrasi nutukları’ atan büyük sermayenin, harekete geçen işçiyi önce polisle sonra fişleyerek tehdit etmesi, ülkedeki ‘otoriterleşme’nin esasen kimin işine yaradığını ve sermaye diktasının vardığı boyutu gösteriyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
10 Mayıs 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et