8 Mayıs 2025 13:07

Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji 2. Sınıf öğrencisi


Bugün hayatımda ilk kez, çocukluğumdan itibaren adlarını duyduğum, hikâyeleri evimizdeki raflarda yer alan, onların bıraktığı izleri taşıyan sıra arkadaşlarımın okul sıralarından yükselen onurlu haykırışını hissettiren Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın Karşıyaka Mezarlığı'ndaki 6 Mayıs anmasına katıldım.

Kısa sürede toplanan kalabalığın gözlerinde içten içe hâlâ süren o isyanı görmek, yüzümde kırık bir gülümseme belirmesine sebep oldu. Mezarların başına gelene dek, bunca insanın yattığı bir alanda toplanan bu kalabalığın sloganlarını hep bir ağızdan tüm benliğiyle göğe savururcasına haykırışı, toprağın altındakilere bir selam gibiydi. O anların bana öğrettiği şuydu ki, bu mezarlık yalnızca ölülerin defnedildiği soğuk bir yas mekânı değil, aynı zamanda, hâlâ taze bir isyan ruhunu barındıran canlı bir direnişin hafızasıydı. Bastırılmaya çalışılmış idealler, ezilip yok edildiği sanılan devrim tohumları... hepsi yükselen seslerimizle buradaki topraklarda tekrardan filizlenip yaşam buluyor ve toprağa değil, kalbe kök salmış olan bu mücadeleyi derinden anlamamızda önemli bir zemin oluşturuyor.

Konuşmalar yapıldıktan sonra kalabalığın arasında en çok dikkatimi çeken ise mezar başında tek yumruğunu havaya kaldırıp "Yaşasın Devrim ve Sosyalizm" sloganına katılan 70'lerinde olduğunu düşündüğüm yaşlı bir teyze oldu. Gözlerinde ne umutsuzluk ne de tükenmişlik vardı. Aksine baskılara ve kayıplara rağmen dimdik duran bir irade ve yıllara, yenilgilere ve unutuşa meydan okuyan bir inat vardı.

Bu solmayan mücadele ruhunu sahiplenen yüreklerin 53 yılın ardından hâlâ burada başı dik bir şekilde tek yumruğunu havaya kaldırıp dipdiri bir duruş sergilemesi o yumruğun sadece bir protesto yumruğu değil, bir çağrı olduğunu hatırlatıyor: Unutmayın, mücadele hâlâ sürüyor. Bu yol, yalnız gençlerin değil; inancını kaybetmeyen herkesin yoludur.

Evrensel'i Takip Et