30 Mart 2013 13:43

TTB’ye ve mücadeleye adanmış bir yaşam

Bülent Nazım Yılmaz

Ama 21 Mart 2013 günü son yolculuğuna uğurladığımız Dr. Ata Soyer ömrünü Türk Tabipleri Birliği’ne(TTB) adadı. Hastalık demedi, yorgunluk demedi, baskılara aldırış bile etmedi  doğru bildiği yolda yürümesini ölene değin becerebildi.

Ancak Ata Soyer TTB’yi sıradan bir meslek örgütü olarak algılamadı. Ona göre parasız, bilimsel, eşit, nitelikli bir sağlık mücadelesinin adresiydi TTB, ancak aynı zamanda TTB’nin emek, demokrasi, barış, insan hakları  ve sınıf mücadelesi verenler açısından kritik bir örgüt olduğunun da farkındaydı. Mücadele arkadaşlarıyla birlikte TTB’yi bu çizgiye çekmenin öncülüğünü yaptı ve büyük ölçüde de bu mücadelede başarı sağladı

Ben 20 yıllık TTB hayatımda kimsenin ona Ata Bey dediğini duymadım, o örgütün Ata Abisiydi. Bu öyle sıradan kazanılmış bir ağabeylik mertebesi de değildi. Bu söylemin içerisinde ona duyulan saygı vardı ama daha çok da ona duyulan sevginin, bilgeliğine, direngenliğine, örgütçülüğüne duyulan hürmetin sıfatıydı.

Ata Soyer öğrencilik yıllarında tanıştığı Ankara Tabip Odası’nda 1986-1990 yılları arasında genel sekreterlik yaptıktan sonra TTB Merkez Konsey üyeliği, TTB Genel Sekreterliği, Merkez Yürütme Kurulu ve Merkez Danışma Kurulu üyeliği yaptı TTB İnsan hakları Kolu, Halk Sağlığı Kolu, İşçi Sağlığı Kolu, Sağlık Politikaları Çalışma Grubu, Genel Pratisyenlik Enstitüsü gibi önemli organlarda sorumluluk ve görevler aldı.

Tüm bu grup ve komisyonlarda aldığı görevlerde Soyer ve arkadaşları bir yandan TTB örgütlülüğünü güçlendirmenin çabasını yaptılar aynı zamanda TTB’nin toplumsal sorumluluğunu yerine getirmesinin de uğraşını verdiler.

1990’lı yıllarda TTB  insan hakları komisyonunun verdiği çabalar  Dr. Ata Soyer’in mücadelesini anlamak açısından önemlidir. Bu dönemde cezaevlerinde yaşanan açlık grevlerine TTB kayıtsız kalmadı. Siyasal iktidarlar sorunu zorla müdahalelerle, hücre tipi cezaevi yöntemiyle çözmeye çalışırken, TTB cezaevinde yaşanan sorunların insan haklarına uygun, mahkumların taleplerine yanıt veren ve onların yaşam ve sağlık hakkını koruyan bir çerçevede çözülmesi için çaba gösterirken Dr. Ata Soyer bu sürecin önemli aktörlerindendi. O süreçte TTB tarafından düzenlenen “Cezaevleri Sempozyumları”  ve  Ata Abinin yazdığı “Cezaevi mi Eza Evi mi” kitabı bu sürecin önemli belge ve çalışmaları olarak tarihe geçti.

Türkiye 1980 darbesinden bu yana sağlıkta özelleştirmeyi hedefleyen siyasal iktidarlar tarafından yönetildi. Bu uzun dönemde TTB sağlıkta özelleştirmeye karşı mücadelenin merkezi oldu. Bir yandan örgütlü güçleri bu mücadelenin içine çekmeye çalışırken, diğer yandan sadece hekimleri değil taşeron işçisinden hemşiresine kadar tüm sağlık emekçileri mücadeleye dahil edilmeye çalışıldı. Bu mücadele sürecinde bilinci ve direnişi örgütlemek adına TTB’de başlayıp sendikalara, dergilere kadar uzanan örgüt okulları düzenlendi. Yine sağlık politika grupları da bu dönemin dikkate değer çalışmalarıydı. Ata Abi tüm bu örgütlenme ve çabaların mimarlarındandı.

Ata Soyer TTB’nin gözü kulağıydı. İstanbul’dan Hakkari’ye kadar uzanan coğrafyadaki tüm tabip odalarına hakimdi. Onun bu özelliği herkes tarafından kabul edilir ve çekişmeli geçecek TTB seçimleri için önce onun görüş ve tahminlerine başvurulurdu. Sosyalist ve toplumcu hekim hareketinin öncülerinden olan Ata Soyer bu hareketin TTB içindeki iktidarının başını çekenlerdendi. Ankara Çağdaş Hekim Grubu, Etkin Demokratik TTB hareketi ve grubu bu sürecin ve mücadelenin en önemli bileşenleriydi ve Ata Abi bu hareketlerin başlıca teorisyen ve aktivistiydi.

TTB ve Ata Soyer ilişkisinde asla atlanılmaması gereken unsur Toplum ve Hekim Dergisi’dir. Toplum ve Hekim onun gözünde ve gönlünde TTB içinde çok farklı bir yere oturuyordu.  Ata Abi mütevazı bir insandı ama konu Toplum Hekim olunca bu mütevazılığı kolayca bırakabilirdi. Dergiyi bir bakıma çocuğu gibi görürdü. Ben yaklaşık 15 yıl onunla birlikte Toplum ve Hekim Dergisi yayın kurunda çalışmanın mutluluğunu ve zevkini yaşadım, onun bilgeliğini, yoldaşlığını ve doyumsuz engin sohbetini hiç unutmayacağım ve çok arayacağım.

Son yıllarda Ata Abi, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası için önemli mesai harcadı, SES yönetimleri ve üyeleri Soyer’in bu çabasını asla unutmadılar ve onu hep sendikanın onuru olarak gördüler.

Bu yazıda Ata Abinin Kürt meselesine ve onun siyasal yapılarına bakışına bahsetmeden geçmek onun anısına saygısızlık olur. Ata Abi için Kürt meselesi sosyalistlerin arka plana atamayacakları ve mutlaka çözüm noktasında sorumluluk yüklenmeleri gereken bir meseleydi.  O, bu düşüncesinin gereğini her ortamda yaptı.

Dr, Ata Soyer bilgeydi, teorisyendi, örgütçüydü.  Ancak bunlar kadar önemli olanı yazdığı, söylediği gibi yaşayan bir insandı. Ata Abiyi yaşamımız boyunca unutmayacağız.

Evrensel'i Takip Et