25 Mart 2013 10:18

Lanet sayılar

Sayı sistemlerini tanımayan bir toplum tasarlayamıyoruz; olsa olsa böyle bir deliyi kafamızda canlandıramaya çalışabiliriz. Phytagorasçılar, Kabala mistisizmi vb sayılara mistik, kozmik değerler atfetmişlerdir. Yeniçağ düşüncesi matematik ile Tanrıyı, aklı (rasyoyu) ve doğayı özdeşleştirir.Spinoza, Etika’sını geometrik bir d&u

Lanet sayılar
Paylaş
Veysel Atayman

Sayı sistemlerini tanımayan bir toplum tasarlayamıyoruz; olsa olsa böyle bir deliyi kafamızda canlandıramaya çalışabiliriz. Phytagorasçılar, Kabala mistisizmi vb sayılara mistik, kozmik değerler atfetmişlerdir. Yeniçağ düşüncesi matematik ile Tanrıyı, aklı (rasyoyu) ve doğayı özdeşleştirir.Spinoza, Etika’sını geometrik bir düzenle yazmıştır. Sayı dilimiz, sayı sistemleri olmasaydı halimiz ne olurdu, ne bilim, ne bilgi,ne kültür ne uygarlık doğardı.Bloch’un “cennet yılanı” için söylediklerini sayıya da uygulayabiliriz: Yılan Havva anamız ile Adem babamızı kandırıp onları bilgi ağacının meyvesini yemeye ikna etmese cennet sadece bir hayvanat bahçesi olarak kalırdı. Sayılar (sayı sistemi düşüncesi) olmasa dünya da bir hayvanat bahçesi olarak kalırdı. Ama işte hayvanat bahçesinin esaretinden kurtulmanın faturası geri dönülmez bir esarete sürükledi insanlığı. Kültürün, uygarlığın, hele kapitalist formasyonun bu geldiğimiz evresinde sayılarla, bunlara dayalı istatiklerle, karşılaştırmalı değerlendirmelerle, toplama, çarpma, bölme ve çıkarmalarla ifade edilmeyen hiçbir şeyi gerektiğince algılayamıyor, anlayamıyoruz.  Zaten ikna olmamız da bu işlemlere bağlı. Alman yazar HeinrichBöll’ün kısa öyküsünde, savaşta bacaklarını kaybetmiş kahramanıbir köprüde günlük insan ve taşıt trafiğinin sayısını tespit etme görevi bulmuştur. İstatistiklere girecek raporunda hep bir sayı hatası vardır adamın. Çünkü köprüden günde iki kez geçen sevdiği kızın istatistiklere, çarpma, bölme işlemlerine tabi tutulmasını istemediği için onu dahil etmez tuttuğu çeteleye. Aşklar, hatta cinsel ilişkiler, tüketimler, sağlık değerlerimiz, tatillerimiz, kültürel faaliyetlerimiz (yılda kaç film seyredip kaç roman okuduğumuz gibi) sayısallaştırılmadan anlatıcı, ikna edici değerini yitiriyor. Savaşlar, ölümler, açlıklar, sefalet vb sayısallaştırılıp medyada loto, toto, sayısal ikramiye değerlerinin belli bir zamansal mesafesine konuyor. Gazetelerde bu mesafeler sayfalarla sağlanıyor. Ekonominin, borsanın sayıları cinayet, ölüm, savaş kayıpları sayılarıyla aynı sayfaya yerleştirilmemeye özen gösteriliyor. Şimdilik. Elektronik iletişim ortamında mesafe tabuları işlevsizleşiyor. Sayılara teslim edilen her şey, içeriğinden, anlamından uzaklaşıyor. Etkisizleşiyor. Sayıların rasyonelleştirici işlevlerine fazla güvenen borsada boğulabiliyor. Kelebek efektinden mesela. Sayı ilişkilerine teslim olmayan irrasyonel –kapitalizm gibi- kaotik niteliğinden ötürü.
Futbol programlarına katkı sağlaması için adım adım ayrıntılaştırılan istatistikler tam da orada çok girdili oyunun da rasyonelleştirilmeye isyan ettiğini gösteriyor.
Gene de futbol medyasının bu buluşunda fazlasıyla anlaşılır bir işlev bulabiliriz. İstatistik mücadelesini kazanan maçı da kazanmış taraf ise (şu kadar isabetli şut, şu kadar isabetli pas vb) zaten yenmeyi hak etmiş, çifte bir zafer kazanmıştır, istatistik mücadelesinden galip çıkan taraf, “maçı kaybetmiş” taraf olsa bile “üzüntüleri, acıları epey bir hafifleyebiliyor olmalıdır. Şu GS-Real Madrid karşılaştırmasında hem maçı hem de istatistiksel mücadeleyi kaybetme ihtimali yüksek. GS’ın sahada koşacağı toplam kilometre, toplam şut, toplam direğe çarpma! toplam isabetli pas istatistikleri vb umutsuz bir sayısal tablo çiziyor gibi.Sayıların çifte darbesi söz konusu olabilir. Ama peki top ya gerçekten yuvarlaksa!

*İstanbul Üniversitesi öğretim görevlisi

ÖNCEKİ HABER

Türkiye kritik virajda

SONRAKİ HABER

Valilik’te intihar girişimi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...