Birleşik Metal-İş kongresinden yansıyanlar
Metal patronlarının dayatmalarının OVP’den ayrı düşünülemeyeceğine işaret eden delegelerin, yeni dönemde daha mücadeleci bir sendikal anlayışa duyulan ihtiyacı ortaya koymaları ise oldukça önemliydi.

Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel
İLGİLİ HABERLER

Metal işçilerinden Birleşik Metal-İş kongresinde mesaj: MESS’ten kazanım elde etmek için yeni eylem kararları almalıyız
Arzu ERKAN
Birleşik Metal-İş Sendikası 21. Olağan Genel Kurulu, 2-3 Aralık tarihlerinde Kartal Titanic Otelde yapıldı. 263 delegenin oy kullandığı kongrede, tek liste ile seçimlere gidilirken, yirmi yıl boyunca sendikada genel başkanlık görevini sürdüren Adnan Serdaroğlu aday olmadı, yeni genel başkan Özkan Atar oldu.
Yirmi yıl boyunca kesintisiz bir şekilde bir sendikanın genel başkanlığını sürdürmek elbette azımsanacak şey değil. Gönül isterdi ki genel kurulda bu yirmi yılın muhasebesi içtenlikle yapılabilsin, üye ve delegelere açıklıkla hesap verilebilsin. Lakin öyle olmadığını ifade etmek gerekir. Kongreye katılan konukların ve uluslararası delegasyonun konuşmalarının ardından yapılan delege konuşmaları sonrası, iş yönetimin hesap verme bölümüne geldiğinde Serdaroğlu bir yakınının rahatsızlığı nedeniyle salondan ayrılmıştı. Dolayısıyla yapılan lehte ya da aleyhte konuşmalara yanıt veremediği gibi bu yirmi yılın toplam değerlendirmesini de kendisinden dinleyemedik.
ÜCRETLER AÇLIK SINIRININ ALTINDA
Salondaki genel hava, Özkan Atar başkanlığındaki tek liste konusunda genel bir mutabakatın olduğu izlenimini verirken, bu mutabakatın -birkaç delege dışında- ‘netameli’ konulara girmemekte olduğu da anlaşılıyordu. Nihayetinde Serdaroğlu ve Atar, yirmi yıl önce ‘mücadeleci bir sendikacılık’, ‘sınıf sendikacılığı’ iddiası ile birlikte yola çıkmış, o dönem delegenin desteğini alarak seçilmiş ve geride kalan yirmi yılda da Birleşik Metal-İş’i birlikte yönetmişlerdi. Bu yirmi yılın sendikal pratiklerini tartışmak halef selef ilişkisini de tartışmak anlamına geliyordu!
Kongre, Birleşik Metal-İş’in 34 işletmeye bağlı 12 bin işçi adına patron sendikası MESS ile sürdürdüğü grup toplu iş sözleşmesinde uyuşmazlığın tutulduğu bir dönemde gerçekleştirildiği için delege konuşmalarının ana eksenini de MESS’e karşı verilen/verilecek mücadele oluşturdu. Delegelerin neredeyse tamamı metal iş kolunda ortalama işçi ücretinin açlık sınırının gerisinde kaldığı (Türk-İş kasım ayı açlık yoksulluk sınırı araştırmasına göre açlık sınırı 14 bin 25 lira, MESS kapsamındaki iş yerlerinde ortalama ücret 14 bin lira) gerçeğine dikkat çekerken, bu tablonun sorumlusu olarak MESS, siyasal iktidar ve sarı sendika arasındaki iş birliğine vurgu yapıldı. Geride kalan yirmi yılda bu ablukayı kırmak için yapılanlar, daha doğru ifade ile yapılması gerekenler, eksik kalanlar, sendika yönetiminin bu konudaki sorumluluğu ise en az tartışılan şey oldu!
"DAHA MÜCADELECİ BİR ANLAYIŞ İHTİYACI"
Daha çok yeni dönemde MESS’e karşı sürdürülmesi gereken mücadeleye dikkat çekilen delege konuşmalarında; grev yasağına karşı fiili grevin sürdürülmesi için fabrikalarda hazırlıklara şimdiden başlanması, grev fonunun oluşturulması, kent meydanlarında güçlü eylemlerin örgütlenmesi, sendika ayrımı yapmaksızın tüm metal işçilerini kapsayacak bir hatta ilerlenmesi, taslaktaki ücret zammı talebinden taviz verilmemesi ve asgari ücret karşısında koruma öne çıkan başlıklardı.
Elbette hiç eleştiri yok değildi. Sendikanın, ücret zam talebinin yüzde 30’unun eylül ayında önden ödenmesi talebinin MESS tarafından kabul edilmemesi üzerine başlattığı eylemlerin kimi fabrikalarda daha geç uygulanması, sürecin bütünlüklü yürütülmesi gerektiğine dikkat çekilerek eleştirildi.
Delegeler, metal işçilerinin yaşadığı yoksulluğun hükümetin ilan ettiği orta vadeli program ile daha da katmerleneceğine vurgu yaparak, kıdem tazminatının fona devrini, esnek çalışmanın yaygınlaştırılmasını ve vergi artışlarını öngören saldırılar karşısında güçlü bir mücadelenin örgütlenmesi gerektiğini ifade ettiler. Metal patronlarının dayatmalarının OVP’den ayrı düşünülemeyeceğine işaret eden delegelerin, yeni dönemde daha mücadeleci bir sendikal anlayışa duyulan ihtiyacı ortaya koymaları ise oldukça önemliydi.
DELEGELERİN SORULARI ASKIDA KALDI
Yine delege konuşmalarının başat gündemlerinden biri de İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları oldu. İsrail ile yapılan tüm askeri, ekonomik ve diplomatik ilişkilerin son bulması talebinin öne çıktığı kongrede, “Savaşı ancak işçiler durdurur” sloganı ise oldukça anlamlıydı.
Kongrenin diğer bir dikkat çeken yanı ise Almanya’dan Fransa’ya, Belçika’dan Güney Afrika’ya kadar farklı ülkelerin metal iş kolundaki sendika yöneticilerinden oluşan uluslararası delegasyonun yoğun katılımıydı. Çeşitli ülkelerden söz alan sendikacıların
-gelişmiş kapitalist ülkelerden gelenler de dahil- dikkat çektikleri, enflasyondaki artış, ücretlerdeki erime, antidemokratik uygulamalar ve yükselen otoriterleşme oldu. Industriall Global Union Genel Sekreteri Kemal Özkan’ın “Kapitalist sistem tüm dünyada rızayı bir kenara iterek zoru daha çok devreye sokuyor” sözleri tüm dünyada egemen sınıfların eğilimine dikkat çekiyordu. Uluslararası delegasyonun konuşmaları sık sık “Yaşasın enternasyonal dayanışma” sloganları ile kesilirken, metal işçilerinin mücadelesinin seyrini de ortaya koymuş oldular.
Tek liste ile yapılan seçimlerle Birleşik Metal-İş’te yeni dönem Özkan Atar başkanlığındaki yönetim ekibi ile başlarken, seçimlerin çarşaf liste ile yapılmasını öneren ve yönetim kuruluna aday olan iki delegenin sordukları sorular not edilmeyi de hak ediyordu: Kongrede aday olmak için illa liste mi çıkarmak gerekiyor? Blok liste dayatması seçimlerin demokratik bir şekilde yapılmasının önünde engel değil mi? Fabrikalarda delegeliklerin seçimle yapıldığını söyleyebilir misiniz? Seçim mi yapıldı yoksa temsilciler kendileri mi yazdı? İki delegenin seçimlerin çarşaf liste ile yapılması talebi üzerine, divana verilen blok liste önerisi 233 kabul oyuna karşılık, 3 ret oyu ile kabul edildi. Bu oylamanın sonucu, çarşaf liste talep eden delegelerin sordukları sorular da askıda kalmış oldu...
Evrensel'i Takip Et