29 Ağustos 2021 00:35

SSCB’de satrancın tarihi: İşçilere satranç götürün!

G. Caner Malatya, Sovyetler Birliği'nde satrancın gelişimini yazdı.

Aleksandr Bogdanov, Maksim Gorkiy ve Lenin | Fotoğraf: Lenin Müzesi 

Paylaş

G. Caner MALATYA

M.S. 6. yüzyıldan itibaren oynanan satranç, 19.yüzyıl ile birlikte dünya çapında bir popülerliğe ulaşmış ve oyun niteliğinin yanı sıra spor olma niteliğini de kazanmıştır. 20. yüzyılda ise satranç, özellikle Soğuk Savaş döneminde, ABD ve Sovyetler Birliği’nin rekabet ettiği alanlardan birisi olmuş, fakat bu rekabette Sovyetler Birliği ezici bir üstünlük kazanmıştır. 1948’den 1991 yılına kadar (Bobby Fischer’in 1972-1975 arasındaki şampiyonluğu hariç) Sovyetler Birliği erkeklerde beş farklı büyük usta ve kadınlarda 6 farklı büyük usta ile 1950’den 1991’e kadar dünya şampiyonluğunu elinde tutmuştur. Yine Sovyetler Birliği 1952’den 1990 yılına kadar Satranç Olimpiyatları’na on dokuz defa katılmış ve on sekizinde altın madalya kazanmıştır. Bu başarılar Sovyet toplumunun satrancı kendi sporları olarak ilan etmelerine yol açmıştır. Ayrıca Sovyetler Birliği’nde satranç, eğitimden askeriyeye kadar birçok alanda özel bir yere sahip olmuştur.

PARTİ KADROLARININ EĞİTİMİNDE SATRANÇ

1917 Ekim Devrimi öncesinde ve ilk yıllarında satrancın Rus toplumunda sadece soyluların ya da entelektüellerin sosyal yaşamında yeri bulunmaktaydı. Sovyetler Birliği’nin kurucusu Lenin başta olmak üzere diğer önde gelen Bolşevikler hevesli birer satranç oyuncuları olmuşlardır. Bolşeviklerin bu satranç sevgisine rağmen, Sovyet iktidarının ilk yıllarında satranç için özel bir politika yürütülmemiştir. Fakat devrimden sonra yaşanan iç savaşın da etkisiyle satranç, başlangıçta askeri ve parti kadrosu için bir eğitim aracı, ikinci olarak Sovyet toplumunu şekillendirmek için kültürel bir araç ve en sonunda da Sovyetlerin üstünlüğünü kanıtlamak için bir propaganda aracı olarak faydalı görülmüştür.

Ekim Devrimi sonrasında başlayan iç savaşla birlikte satranç ile askeri beceri arasında benzerlik kurulmuş, askerlerin eğitim programına satranç konulmuştur. Askerlere satranç eğitimi verilmesinde ve satrancın politikleştirilerek devletin desteğinin sağlanmasında Bolşevik bir militan olan İlin-Jenevskiy’in payı büyük olmuştur. İlin-Jenevskiy satrancın hem askeri becerilerin geliştirilmesi hem de parti kadrolarının eğitilmesi için oldukça yararlı olduğunda ısrar ederek partinin ve devletin satranca destek vermesini sağlamıştır.

Satrancın kazandırdığı nitelikler ile ideal komünistin özellikleri arasında yakın paralellikler çizilmiştir. Hem satranç oyuncusu hem de komünist becerikli ve yaratıcı olmalı, hem strateji hem de taktikler konusunda hislere sahip olmalı ve özellikle tüm engelleri aşmak ve herhangi bir “kaleye” saldırmak için sağlam bir kararlılığa sahip olmalıydı. Bundan dolayı parti kadrolarının aldıkları politik eğitimin yanında satranç eğitimi de verilmiş ve böylece satranç ilk olarak ordu, sonrasında parti kadroları aracılığıyla Rus halkının önemli bir kesimine yayılmaya başlamıştır.

SOVYET SATRANÇ ŞAMPİYONASI

İlin-Jenevskiy’in girişimleriyle 1920’de ilk Sovyet Satranç Şampiyonası yapılmıştır. Turnuvanın organizasyonunu kolaylaştırmak için askeri kaynaklar kullanılmış ve turnuva kışlada yapılmıştır. Kışla soğuk, sert yataklara sahip olmakla birlikte yemekler de yetersiz asker tayınlarıyla sınırlıydı. Fakat bu kısıtlı imkanlar iç savaşın sürdüğü koşullar içerisinde en iyi imkanlar olmuştur. Nitekim turnuva sırasında gıda sıkıntısı da yaşanmıştır. 200 gram ekmek ve akşamları kızarmış ringa balığı ile ringa balığı çorbasından oluşan tayınların oyuncular için yetersiz kalması nedeniyle huzursuzluk başlamıştır. Buna ek olarak seyahat masraflarının ödenmemesi ve ödüllerin verilmeyeceğine dair söylentilerin başlaması nedeniyle oyuncular turnuvanın beşinci turunu oynamayı reddederek greve gitmişlerdir. Oyuncular ekmek tayınında artış, sigara ve peynir isteklerini barındıran ültimatomu turnuva yönetimine sunmuşlardır. İsteklerinin kabul edilmesinden sonra oyuncular turnuvaya devam etmişlerdir.

24 Ekim 1920’de tamamlanan turnuvayı Alekhine birinci, Romanovskiy ikinci, Levenfish üçüncü bitirmiştir. İlin-Jenevskiy ise on altı kişi arasında dokuzuncu olmuştur. Turnuvanın sonunda vadedilen ödüller verilmemiştir. Bunun yerine yurt dışına kaçan zenginlerin el konulan çeşitli eşyaları ödül olarak verilmiştir. Bu eşyalar bir odaya konulmuş ve sırasıyla Alekhine, Romanovskiy, Levenfish odaya girerek değerli gördükleri eşyayı ödül olarak seçmişlerdir.

POLİTİK SATRANÇ VE İŞÇİLER

Turnuva sonrasında İlin-Jenevskiy, devrim öncesinde satrancın ayrıcalıklı sınıflara ait olduğunu belirterek devrimle birlikte satrancın proleter yaşamın bir parçası olduğunu ileri sürmüş ve “politik satranç” fikrini ortaya atmıştır. Satrancın politik bir araç olarak kullanılmasına dair önemli vurgularda bulunduktan sonra satrancın proletaryanın entelektüel birikimine katkı yapacağı ve kapitalizme karşı mücadelesinde gücünü arttıracağını belirtmiştir. “Satranç entelektüel kültürün güçlü bir silahıdır!”, “İşçilere satranç götürün!”, “Satranç, her işçi kulübünün ve her köylü okuma odasının bir özelliği haline gelmelidir!” gibi sloganlarla satrancın halka yayılmasına dair kararlar alınmıştır.

İlin-Jenevskiy’in girişimlerini devam ettiren Bolşevik bir militan olan Nikolay Vasilyeviç Krilenko olmuştur. Krilenko ile birlikte satrancın askeri personeli ve parti kadrosunu eğitmek için kullanılması gibi bir fikirden kitlelerin kültürel seviyesini artıracak bir araç olarak görülmesi fikrine geçilmiştir. Görece geri bir ülkede sosyalizmin kurulması zorunluluğuyla karşı karşıya kalan parti, proletaryanın kültürel gelişimi için satrancı kullanmak istemiştir. Böylece satranç, resmi işçi örgütleriyle bağlantılı hale getirilmiş ve kitlelere yayılmıştır. Krilenko kitlelere satrancı yaymakla birlikte dünya çapında satranç kadroları da yetiştirmeyi hedeflemiştir. Krilenko, dünyanın en iyi satranç oyuncularının da katıldığı 1925 Moskova Uluslararası Satranç Turnuvası düzenlemeyi başarmış ve bu turnuva da satrancın kitleselleşmesine neden olmuştur.

Bir ay süren turnuva Sovyet halkında büyük bir heyecan yaratmıştır. Turnuvanın her turunun biletleri günler öncesinden tükenmiştir. Halkın turnuvayı izlemesi için sokaklara büyük panolar yerleştirilmiştir. Moskova’nın her yerinde, günlük sonuçlar satranç hayranları tarafından yayımlanmış ve turnuva insanların yaptıkları sohbetlerin ana konusu olmuştur. Turnuva haberleri, radyo mesajları ve gazete makaleleri ile turnuvanın heyecanı Sovyetler Birliği’nin her yerine yayılmıştır. Diğer yandan bu turnuva video kaydı olan ilk turnuva olmuştur. Bu görüntülerden Pudovkin’in yönetmenliğini yaptığı Satranç Ateşi filmi de çekilmiştir.

SATRANÇ BÖLÜMÜ FABRİKALARDA VE KÖYLERDE

1925’teki turnuvanın ardından fabrikalarda ve köylerde satrancı öğretmek ve tanıtmak için bir kampanya yürütülmüştür. Satranç Bölümü tarafından istihdam edilen birçok alt düzey satranç ustası gezici propagandacılar olarak ülkeyi dolaşarak satranç öğretmişlerdir. Yerel fizik kültür komitelerinde satranç bölümleri kurulmuş, gazetelerde satranç köşeleri başlatılmış, satranç dersleri verilmiş ve yerel yarışmalar düzenlenmiştir. Kampanyanın odak noktası ise işçiler ve onların çocukları olmuştur. 1926 yılının sonunda Satranç Bölümü, kampanyadaki ilerlemeyi değerlendirmek için N. Grigoriev'i on haftalık bir araştırma gezisine göndermiştir. Grigoriev gittiği her yerde ilginin yüksek olduğunu görmüş ve satranç örgütlerinin geliştiğini ifade etmiştir. “Büyük bir satranç dalgası Sovyetler Birliği’ni kasıp kavurmuş” diye belirtmiştir. Buna rağmen taşra şehirleri ile kırsal kesimde satranca yönelik ilgiyi kanalize edecek yeterli örgütlenme oluşturulamamıştır. Yerel örgütler ilgiye karşılık verilemediği için satranca yönelik coşkunun büyük bir kısmının dağıldığını söylemişlerdir. Bununla birlikte Satranç Bölümü’nden dersler ve turnuvalar düzenlenmek, satranç kulüpleri kurmak için daha fazla satranç ustası gönderilmelerini istemişlerdir.

Bu atılım doğrultusunda satranç özellikle fabrikalara sokulmuş ve öğle yemeği arası etkinliği haline gelmiştir. Ayrıca satranç işçi evlerinde ve apartmanlarında oynanmaya başlanmıştır. 1929 yılında işçi örgütlerindeki satranç oyuncusu sayısı 125 bine varmıştır. Fabrikalardaki bu gelişmeye rağmen kırsal kesimdeki çalışmalar yine kadro yetersizliğinden dolayı sınırlı kalmıştır. Kırsal kesimde satranç köy odaları ve okumaları ile sınırlı kalmaya devam etmiştir.

Bunlarla birlikte yeni “Sovyet insanının” oluşturulmasında da satranca özel bir önem verilmiş ve çocuklar ile gençler arasında satrancı yaygınlaştırma çabalarında da bulunulmuştur. Bu çabalar sonucunda ortaya çıkan genç Sovyet satranç ustalarıyla 1935’te 2. Moskova Uluslararası Satranç Turnuvası’na katılınmış ve Botvinnik bu turnuvada ikinci olmuştur. Ertesi yıl Nottingham’da düzenlenen turnuvada Botvinnik’in şampiyon olmasıyla Pravda gazetesinde Sovyetler Birliği’nin “satranç ülkesi” olduğu ilan edilmiştir.

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA SATRANÇ

İkinci Dünya Savaşı sırasında satranç, savaşta halka moral verme ve propaganda amaçlı olarak kullanılmaya çalışılmıştır. Moskova ağırlıklı olmak üzere yaralı askerlerin tedavi sürecinde satrancın önemli bir yeri olmuştur. Diğer yandan hayatın olağan akışının devam ettiğini göstermek amacıyla kuşatma altındaki şehirlerde turnuvalar düzenlenmiş ve böylece halka moral verilmek istenmiştir.

Saldırılara ve kuşatmaya rağmen Leningrad Spor Komitesi Satranç Müfettişi Abram Iakovlevich Model, 1943’ün sonlarında kentte bir satranç bölümü kurulmuştur. Askeri birimler ve hastanelerde dersler vermiş ve turnuvalar düzenlemiştir. Satranç çalışmalarının yanı sıra açlıktan ölmek üzere olan çocukları tahliye eden nakliye araçlarının komutanıydı. Model bu taşımalar sırasında satrancın çocukları sakin tutmaya yardımcı olduğunu görmüştür. Model’in tahliye ettiği binlerce çocuk arasında, geleceğin dünya satranç şampiyonu Boris Spasskiy de bulunmuş ve bu tahliye sırasında satranç oynamayı öğrenmiştir.

Moskova Satranç Kulübü Direktörü Alatortsev ve arkadaşı Boris Samoilovich Vainshtein ise hastanelerde binlerce maç ve turnuva organize etmişlerdir. Alatortsev, hastane satrancının temel amacının yaralıların savaşa daha erken ve gelişmiş bir savaşçı ruhla geri dönmesine yardımcı olmak gibi çok pragmatik bir hedefi olduğunu ileri sürmüştür. Ayrıca satrancın, sürükleyici ama hareketsiz bir faaliyet olduğu için daha hızlı iyileşmeyi sağladığını ifade etmiştir. Satranç saldırının ve savunmanın değerini takdir etme, sabır ve sebat geliştirme ve zor durumlarla baş etme becerisini geliştirme gibi askeri becerileri de öğrettiği belirtmiştir. Askeri hastanelerdeki maçlara ve konferanslara 200 binden fazla asker katılmıştır.

SOĞUK SAVAŞ VE SATRANÇ

Savaşın ardından Sovyetler Birliği, satrançtaki üstünlüğünü bütün dünyaya kabul ettirmeye yönelmiştir. Bunun için de 1 Eylül 1945’te ABD ile SSCB oyuncuları arasında satranç maçı gerçekleşmiş ve SSCB 15.5-4.5 gibi bir skorla maçı kazanmıştır. ABD’nin ardından Britanya ile maç yapan SSCB ekibi bu maçı da 18-6 gibi bir skorla kazandı. Bu maçta İngiliz ekibinin ortalama yaşı kırk iki iken, Sovyet ekibinin ortalama yaşı yirmi sekizdi. Bu durum Krilenko yeni nesil Sovyet ustalar yetiştirme hedefinin başarıldığını göstermekteydi. Eylül 1946’da ABD’li ekiple Moskova’da bir satranç maçı daha yapıldı. Bu maçı da SSCB 12.5-7.5 kazandı. Bu maçların ardından 1948’de yeni dünya şampiyonunun belirleneceği turnuva gerçekleştirilmiştir. İlk yarısı Lahey’de, ikinci yarısı da Moskova’da oynanan turnuvanın şampiyonu Botvinnik olmuş ve Sovyetler Birliği, dünya satrancında hegemonik bir güç haline gelmiştir.

Bütün bunlarla birlikte satranç Sovyet insanın yaşamının önemli bir parçası haline gelmiştir. Bir Sovyet insanının akşamlarını satranç kulübünde geçirmesi iyi Sovyet davranışının bir özelliği haline gelmiştir. Satranç kültürel olarak geri durumdaki işçilerin ve köylülerin entelektüel düzeylerini arttırmada başarılı olmuş, yaratılmak istenen yeni Sovyet insanın oluşumunda büyük pay sahibi olmuştur. Ayrıca satranç Sovyetler Birliği’nin diğer küresel güçler tarafından kabul edilmesi, dünyadaki insanlar tarafından meşruiyet kazanmasını da sağlamıştır. Soğuk Savaş döneminde ise satranç, Sovyetler Birliği’nin güç gösterisi ve propaganda yaptığı önemli alanlardan biri olmuştur. Ve satranç bugün de post-Sovyet ülkelerinde etkisini sürdürmekle birlikte bu ülkeler tarafından Sovyetler Birliği’ndekine benzer amaçlarla kullanılmaya devam etmektedir.

ÖNCEKİ HABER

Genco Erkal: İktidar herkesi potansiyel suçlu olarak görüyor

SONRAKİ HABER

Antalya'da bir otoparkta 5 yavru köpek ölü bulundu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa