12 Eylül’ü sorular anlattı
12 Eylül darbecilerinin “yattıkları yerden” yargılandığı 12 Eylül davasının üç gün süren duruşmalarında darbeciler, avukatların tüm çabalarına, soruların çarpıcılığına rağmen, konuşmadı; soruları yanıtsız bıraktı, vicdan muhasebesi yapmadı, pişman olmadı... Ancak müdahil avukatlar, yanıtsız kalsa da bugüne kadar mahkemede sorulan soruların, bir dönemin fotoğrafını ortaya koyduğu görüşündeler.
Öte yandan 1 Mayıs 1977 katliamının üzerinden 35 yıl geçmesine rağmen hiçbir soruşturmanın yapılmadığı İntercontinental Oteli’ndeki ABD’liler konusunda nihayet mahkeme MİT’den bilgi istedi. Müdahil avukatlar bugüne kadar hiçbir bilginin olmadığı bu konuda, mahkemenin MİT’ten bilgi istemesinin önemli olduğu görüşündeler. Bu ve diğer katliamlar da darbecilere sorulan ancak yanıtsız kalan sorulardı.
‘TARİH, BENİM’
Darbecilerin “Bizi tarih yargılar” sözlerine cevap iki genç avukattan geldi. Darbeden çok sonra dünyaya gelen genç kadın avukatlar, aslında bu soruları, darbenin muhatapları olarak kendileri adına da sordular. Avukatlardan birinin “Tarih bizi yargılar diyorsunuz ama ben 1985 doğumluyum ve tarih benim” sözleri, diğer bir avukatın ise “Türkiye’nin bugünkü halinden memnun musunuz? Sussanız da görüyoruz ki memnunsunuz” demesi, kayıtlara geçecek önemli sorulardandı.
KCK DAVASI İLE YANYANA
Darbe davası sürerken, 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hemen yanındaki salonda bir başka önemli dava vardı. Burada da KCK davası avukatları hakim karşısındaydı. Kürt siyasetçilerinin ve gençlerinin “KCK operasyonu” ile cezaevine tıkıldığı, davanın avukatlarının bile yargılandığı Türkiye’de, 32 yıl önce darbe yapan ve aslında şimdiki dönemin koşullarının hazırlanmasına vesile olan darbecileri “yargıladığını” iddia eden AKP hükümetinin, niyetini teşhir eden bir görüntüydü .
BERAAT İHTİMALİ YOK
Av. Ömer Kavili:
Dava ciddi bir iştir. AKP davayı açtırmış olmakla bir süreci başlattı ama başlayan süreç 12 Eylül muhataplarının acılarıyla yüzleştiği noktaya geldi. Savcının iddianamesi yetersiz ve yüzeysel. Beraat kararı bile çıkabilirdi ama biz müdahil avukatların olağanüstü gayretleri ile dava bu aşamaya geldi. Beraat etme ihtimal ve şansları yok artık. Son aşamada soruşturmanın genişletilmesi ise şaşırtıcı değil. Darbeciler cevap vermeseler de sorular derlendiğinde olayın fotoğrafı ortaya çıkıyor.
Av.Öztürk Türkdoğan:
Davada en önemli kısmı geçtik. Bir mahkumiyet kararı çıkacak. Evren, duruşma salonuna gelse de cevap vermeyecekti sorulara. Kendilerine çok ağır ithamlarda bulunuldu. Tek bir tepki dahi vermedi ikisi de. Zaten bu kadar büyük suçlar işleyen kişilerden insani tepki beklemiyorduk. Soğukkanlıydılar. Teknik olarak yargılama ile ilgili bir sorun yok. Ama tabii gerçek yüzleşme toplumsal ve siyasal alanda yaşanır. Türkiye, sadece darbecilerini yargılayarak geçmişle yüzleştiğini söyleyemez. Her şey gelip bu dava üzerinden değerlendirilmemelidir.
ERDAL’IN AİLESİ: DOĞRUYU SÖYLEMİYOR
İdamı 12 Eylül’ün sembolü haline gelen Erdal Eren’in fotoğrafının Kenan Evren’e gösterilmesi de davanın unutulmayacak anlarındandı. Eren ailesi adına davaya katılan Avukat Mehmet Horuş, Erdal’ın fotoğrafını göstererek, “Bu kişiyi tanıyor musunuz?” demişti. Darbecilerle tam bir yüzleşmeydi bu. İdama karşı olanlara, “Asmayalım da besleyelim mi?” diyen darbeci Evren’in fotoğraf gösterildiğince yüz ifadeleri ise telekonferans yöntemiyle tam anlaşılamadı. Evren Erdal’ı tanımadığını ileri sürdü. Erdal’ın ailesi ise bu ifadeyi gerçekçi bulmadı, “Evren’in doğruyu söylemediğini” ifade etti.
‘O FOTOĞRAF TEK BELGEYDİ’
Av. Mehmet Horuş da o fotoğrafın önemini şöyle tarif etti: “12 Eylül’de gözaltına alınan 650 bin kişiden 300 bini öğrenci ve gençlerden oluşuyordu. Bunların arasında lise ve ortaokul öğrencileri de vardı. Yani 12 Eylül gençliği de hedef almıştı ve cuntacılar darbeyle aslında geleceğe de ipotek koydu. Bu açıdan biz Devrimci 78’liler Federasyonu Hukuk Çalışma Grubu olarak çok sayıda devrimcinin ailelerinin avukatıyız. Erdal Eren’in fotoğrafını çıkarıp savunmayı onun üzerine kurmamızın nedeni, Erdal’ın gençliğe ve ülkenin geleceğine dönük bir simge olmasındandır. Aslında Erdal Eren’in fotoğrafı, Kenan Evren’in savunmasına karşı gösterilecek tek belgeydi. Erdal sadece 12 Eylül döneminin hukuksuzluklarının değil, 2012 döneminde de darbe, vesayet rejimi ve demokrasi mücadelesiyle birlikte anılan bu davanın sembolüdür. (Ankara/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et