07 Mart 2017 13:44

Demirtaş: Bu iddianameyle bana karşı suç işleniyor

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş yaptığı savunmada ‘Bu iddianameyle ben suçlanmıyorum, bana karşı suç işleniyor’ dedi.

Paylaş

SEGBİS ile hakim karşısına çıkan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Bu iddianameyle ben suçlanmıyorum, bana karşı suç işleniyor. Burada suçsuzluğumu ispat etmek zorunda olan ben değil savcıdır" dedi. 

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 9 Eylül 2015'te Diyarbakır'da yaptığı bir konuşmada, "Hükümeti alenen aşağıladığı" iddiasıyla hakkında 6 aydan 2 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın duruşmasına devam edildi. Diyarbakır 7 Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya Demirtaş tutuklu olduğu Edirne F Tipi Cezaevi'nden SEGBİS üzerinden katılırken, avukatları hazır bulundu. Yoğun katılım nedeniyle duruşma salonunda yer kalmadı. Kimlik tespiti, iddianamenin özetinin okunması ardından Demirtaş savunma yaptı. 

Bu davada hakkındaki iddialar ve cezalandırılması istendiği maddenin doğrudan yaptığı konuşma ile ilgili olduğunu ifade eden Demirtaş, yaptığı konuşmanın şiddet, ırkçılık propagandası içerip içermediğine bakılması gerektiğini, konuşmasının bu unsurlardan birini taşımadığı durumda AİHM, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay içtihatlarına atıfta bulunularak, takipsizlik kararı verilmesi gerektiğini söyledi.

Demirtaş savunmasının devamında şunları söyledi: 

'LAF OLSUN DİYE YAZILMAMIŞ'

"Velev ki soruşturma makamı söz konusu konuşmayı bu yönüyle irdelememişse bu bir soruşturma eksikliğidir ve iddianamenin reddi gereklidir. Bahsettiğim prosedür her yurttaş için geçerli olmalıdır... Dokunulmazlık ve sorumsuzluk birbirinden ayrı ve farklı koruma mekanizmalarıdır. Dokunulmazlık usulüne uygun bir şekilde kaldırılabilirken, sorumsuzluk hiçbir şekilde kaldırılamaz. Bu durumda bir milletvekili ile ilgili konuşma içeriğinde soruşturma başlatılacaksa ya da yargılanacaksa konuşmanın sorumsuzluk kapsamına girip girmediğinin tespit edilmesi yargılama veya soruşturma açısından mutlak bir zorunluluktur. Nasıl ki TCK 301 ve 299 maddelerine dair soruşturma açılabilmesi Adalet Bakanlığı'nın özel iznine tabi ise bakanlıktan izin alınmadan soruşturma yürütmek usule aykırı ise aynı şekilde bir milletvekilinin konuşmasının Anayasa 83/1 maddesi gereğince sorumsuzluk kapsamında kalıp kalmadığını da bir ön şart olarak tespit etmek gerekirdi. Aksi takdirde açık bir Anayasa ihlali oluşurdu. Anayasanın yasama sorumsuzluğu güvence altına alan maddesi laf olsun diye oraya yazılmamıştır. 

‘BU İDDİANAME İLE SUÇ İŞLENİYOR’

Şimdi bu yönüyle dönüp iddianameye baktığımızda bu konuşmanın parlamentoda yapılıp yapılmadığına dair en küçük bir araştırma zahmetine dahi girilmediğini görüyorum. Dolayısıyla mahkemeniz sırf bu nedenden dolayı durum açıklığa kavuşmadan bir yargılama engeli var mı, yok mu netleşmeden iddianameyi yüzüme okuyarak suçlama yöneltmesi de usule aykırıdır. Tabi ki her yurttaşın temel hak ve özgürlükleri güvence altında olmalıdır. Ama şu anda yargıladığınız kişi sıradan bir yurttaş değil, parlamentomuzda en büyük 3. partisinin milletvekili ve eş genel başkanıdır. Eğer yargılanacaksa ciddi soruşturmasının bütün aşamalarında ciddiyet ve yasaya uygunluk, uluslararası yasalara uygunluk sağlanmalıydı. Benim bu iddianameye karşı hissiyatım şudur ki, bu iddianamede ile ben suçlanmıyorum. Bu iddianameyle bana karşı suç işleniyor. Dolayısıyla ilk olarak sorumsuzluk gibi bana tanınmış özel bir koruma mekanizmasını ihlal ederek bana açılmış bu davanın düşürülmesini talep ediyorum. Eğer mahkemeniz düşme yönünde bir karar vermeyecekse de TBMM Başkanlığına yazı yazarak iddianameye konu olan sözlerin herhangi bir genel kurul konuşmamda, grup toplantısında, komisyon toplantısında ifade edip etmediğimin sorulması gerekmektedir. Bunun cevabı gelince durum netleşinceye kadar da yargılamanın durdurulmasını talep ediyorum.

‘SUÇSUZLUĞUM İSPAT ETMEK ZORUNDA OLAN BEN DEĞİLİM’

Elinizde böyle bir konuşma varsa bunu mahkemeye sunabilirsiniz denilebilir. Ama bu da açıkça masumiyet karinesinin ihlali anlamına gelir. Burada suçsuzluğumu ispat etmek zorunda olan ben değilim. Suçluluğumu ispat etmek zorunda olan savcıdır. Ne soruşturma ne de kovuşturma aşamasında bu delilleri toplama yükümlüğü sanığa bir külfet olarak yüklenemez. Ama iddianame bu külfeti bizim üzerimize yıkmıştır. Yargılamanın devam etmesi sorumsuzluğumun yok sayılması anlamına gelir. Bu dosyadan beraat kararı almış olsam bile yargılanmış olacağım. Bu nedenle bu dava ifade özgürlüğü nedeniyle AİHM'den dönecektir. Dolayısıyla biz bu aşamada mahkemenizin bu soruşturma engelini ciddiye alarak taleplerimiz doğrultusunda bir ara karar vermesini talep ediyorum. Vereceğiniz ara karara göre de kovuşturmanın diğer aşamalarına dair savunmalarımı mahkemenizle paylaşacağım." 

AVUKATLAR DAVANIN DÜŞÜRÜLMESİNE TALEP ETTİ

Ardından söz alan Demirtaş'ın avukatı Mehmet Emin Aktar, müvekkilinin çeşitli tarihlerde TBMM'de ki grup toplantılarında yaptığı konuşmaların Meclis Başkanlığından istenmesini talep etti. Aktar, bu konuşmalar üzerinde yapılacak incelemede müvekkilinin basın açıklamasında söylediği sözler ile yasama sorumsuzluğu kapsamında söylediği sözlerle benzerlik oluşturduğu tespit edilmesi durumunda dava hakkında düşme kararı verilmesini istedi. 

Avukat Ercan Kanar ise, yasama sorumsuzluğunun çiğnenmesi durumunda bir halkın iradesinin çiğneneceğini, bir halkın siyaset yapma hakkının rafa kaldırılacağını vurgulayarak, Avrupa Parlamentosu’nun danışma organı olan Venedik Komisyonu'nun hazırladığı raporda, yasama sorumsuzluğunun sınırının sadece mecliste sınırlı olmadığı şeklindeki tespitine yer verdi.

MECLİS’TEN DEMİRTAŞ'IN KONUŞMALARI İSTENDİ 

Savunmaların ardından ara kararına açıklayan mahkeme, Demirtaş'ın 28 Temmuz 2015, 20 Ocak 2015 ve 03 Ocak 2012 tarihlerinde Meclis’teki grup toplantılarında yaptığı konuşma tutanakları ve görüntülerinin istenmesi için TBMM Başkanlığına yazı yazılmasına, gelen görüntülerdeki konuşmaların yazıya dönüştürülmesi için bilirkişiye gönderilmesine karar verdi. 

Demirtaş hakkında daha önce benzer suçlamadan açılan davaların, bu dava dosyasıyla birleştirilmesi ve bu konuşmaların yasama sorumsuzluğu kapsamında kalıp kalmayacağının belirlenmesi için bir önceki duruşmada verilen ara kararının sonucunun beklenmesine karar verildi.

‘BU TARİH DURUŞMA TAKVİMİME UYGUN’

Ara karar yazı yazıldığı ve duruşma günü belirlendiği sırada söz isteyen Demirtaş, "Bu konuşmamla ilgili hem İstanbul'da hem de Diyarbakır'da dava açılmış. İstanbul'da açılan dava CNN'de çıkan haber, Diyarbakır açılan dava ise İMC TV'de çıkan bir haber nedeniyle açılmış. Haziran ayına kadar her hafta duruşmam var, uygun bir duruşma tarihi verilmesini talep ediyorum" dedi.

Bir sonraki duruşma gününü 22 Haziran olarak belirleyen hakimin uygun mu sözlerine, Demirtaş'ın, "Bu tarih benim duruşma takvimime uygun" cevabı salonda gülüşmelere neden oldu.

SİİRT’TEKİ DURUŞMA YİNE ERTELENDİ 

Öte yandan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ve HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan hakkında 28 Mart 2011 tarihinde Siirt merkezindeki Kasaplar Deresi’nde düzenlenen yürüyüşe katıldıkları gerekçesiyle açılan davanın ikinci duruşması Siirt 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Önceki duruşmada ifadeleri alınan Demirtaş ve Aydoğan duruşmaya bağlanmazken, avukat Deniz Doğan önceki savunmaları aynen tekrar ettiklerini ve dava dosyasındaki eksik hususların giderilmesi talebinde bulundu.

Mahkeme, aynı davadan yargılanan HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan’ın Bakırköy 41. Asliye Ceza Mahkemesi’ne hitaben yazdığı ıslak imzalı dilekçesinin dönüşünün beklenmesine karar vererek, duruşmayı 20 Nisan’a erteledi. (DİHABER)
 

ÖNCEKİ HABER

Yugoslav deneysel sinemasından seçkiler Pera Film’de

SONRAKİ HABER

Uçurtma, çocuklara ‘Evrim’i anlatmak için yola çıktı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...