03 Kasım 2016 11:20

Emek Sahnesi’nin kurucusu rolünden de oldu

Emek Sineması'nı yıkıp AVM yapan şirket “Emek” sözcüğünü gasbetmeye çalışıyor. Son olarak Emek Sahnesi'nin kurucusu Pınar Yıldırım rolünden oldu.

Paylaş

Ayşen GÜVEN
İstanbul

Emek Sineması konusunda nasıl bir yanılsama yaratılmak istenirse istensin gözle görüldüğü üzere artık yok! Koskoca bir direniş not düşerek bu tarihe üzerine Grand Pera adıyla yeni bir yapı inşa edildi. Hukuksuz, haksız hatta sinema yapan ve seyredenlerin itirazlarını yok sayarak. Şimdi Emek Sinemasını yıkıp yerine AVM yapan şirket sahipleri “Emek” sözcüğünü de gasbetmeye çalışıyor.

Anadolu yakasının çiçek gibi tiyatro sahnelerinden Emek Sahnesi’ne kapatılan Hayatın Sesi televizyonu için röportaja gittiğimizde daha inşaattan yeni çıkmışlardı. Sahnenin kurucusu Pınar Yıldırım her bir çiviyi “emekle” kendilerinin çaktığı anlatmıştı. “Emek”i tekeline almak isteyenler şimdi sahnenin tabelasından sözcüğü çekiştiriyor. Üstelik kimi sanat insanları maalesef orada oyun sahnelemeye ya da filmini göstermeye hevesle koşuyor. Pınar Yıldırım, Nedim Saban’ın Fosforlu Müzikali’yle orada sahneye çıkma ısrarına oyundan ayrılarak cevap verdi. Yıldırım’la sadece 1 haftada sahne adından, rolünden olma ama dik durma sürecini konuştuk.

‘CİDDİ BİR BASKIYLA KARŞILAŞTIM’

Oyundan ayrılma sebebini Yıldırım anlatıyor: “Bir sezon boyunca oynadığım ve ikinci sezonuna başladığım Fosforlu’dan Grand Pera’da oynamak istemediğimden ayrıldım. Daha doğrusu bu sebepten ayrılmak zorunda bırakıldım.”

Yıldırım, kendisi ile beraber, aynı sebeple oyuncular Mirza Metin ve Hande Ağaoğlu’nun da ayrılmak zorunda bırakıldığını ifade ediyor.

Sahnelerinin adını almak isteyen şirketin mekanında oynamak istemediğini ifade ettiği halde Yıldırım, ciddi bir basınçla karşılaşmış. Anlatmaya devam ediyor oyuncu: “Avukatlarla toplantıdayken, Emek Sahnesi ekibimizle durum değerlendirmesi yaparken, kendi iç savaşımı verirken, telefonum sürekli “Oynamalısın, hiç profesyonel davranmıyorsun, duygusal yaklaşma, peki diğer oyunlarda oynayacak mısın?, o zaman birini bul hazırla, bundan sonra başkası ile devam edeceğiz” temalı bir dolu telefon görüşmesi geçti aramızda. İnsanı bu yaralıyor işte. Tavır ve üslup çok önemli. Hayatımızda yer alan kişileri böyle zamanlarda tanıyoruz. Etiklerimiz aynı değilmiş demek ki. Yolları açık olsun.”
Sahnelerindeki herkesin Emek Sineması konusunda zaten hassas olduğunu söylüyor Yıldırım ve ekliyor: “Yıkılması söz konusu olduğunda söylediklerimiz, duruşumuz, eylemlerde yaşadığımız kötü muamele. Yani arkadaşım bir zahmet de kimse yakıp-yıkmak-yok etmek üzerine kurulu bir sistemin de parçası olmayıver. Bırak bomboş kalsın yerine diktiği bina. Dayanışmayı, birlikte yan yana durmayı becerebildiğimiz sürece ne kadar güçlü olduğumuzu defalarca gördük. Çok mu zor söylemlerinin ardında durmak ? Mevzu kâr-kazanç meselesine dönüşünce işin rengi değişiyor bazılarımız için demek ki.”

Sonuçta ‘pat’ diye rolünü bırakmak zorunda kalan bir oyuncunun bu konuda haklarını koruyan bir düzenleme var mı diye soruyoruz Yıldırım’a ama “hukuk” sözcüğünden bile fazlası ile sıkılmış. “Tabii ki hakkım yok” diyor ve “Oyuncular sendikası bu konuda bir açıklama yapıp hepimizi aydınlatsa çok güzel olmaz mı ?” sorusunu da yanına bırakıyor.

‘VİCDANDA BİZ HUKUKTA ONLAR HAKLI’

Pınar Yıldırım Emek Sahnesinin adıyla ilgili olan biteni ve gelinen aşamayı da bize anlatıyor: “Emek Sinemasını yıkıp, satın alan inşaat firması aynı zamanda 5 yıldır ürettiğimiz, markasını tırnaklarımızla yarattığımız ‘Emek Sahnesi’ Unvanının da patentini almıştır.
2012 şubat ayından beri tiyatro yaptığımız sahnemizin geçmişi alenen ortadadır. Kendileri patent başvurusunu 2016 nisan ayında yapmış ekim 2016’da almıştır. Şimdi de Emek Sahnesi isminin kendilerine ait olduğunu, bu ünden haksız kazanç elde ettiğimizi öne sürüyorlar. Durum ortada 2012-2016. Ama işte hukuki açıdan patent onlarda olduğu için beş yıllık emeğimizi yine yıkıp atmak istiyorlar. Vicdanda biz ,hukukta onlar haklı olmuş oluyor mu denilir artık bilemedim. Şu an son durum isim değişikliğine gitme zorunluluğumuz. Aksi takdirde sonuçları sahnemizin kapanmasına kadar gider görünüyor. Ama biz umutluyuz yine de. Ya da inanmak istiyoruz “emek” adını kurtaracağımıza. Bu çark bir yerde kırılmalı artık. “Boşuna çekilmedi bunca acılar.”

ÖNCEKİ HABER

AİHM: İş bırakan öğretmene ceza sendikal hak ihlalidir

SONRAKİ HABER

KESK’ten Cumhuriyet'e ziyaret

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...