09 Ekim 2016 04:59

Hayat’ın öyküsü yarım kalmayacak!

Hayatın Sesi televizyonu politika editörü Erdi Tütmez kapatılmayla ilgili yazdı.

Paylaş

Erdi TÜTMEZ*

Hayat televizyonuna (RTÜK baskısıyla yapılan isim değişikliğinden önce) adımımı attığımda buraya uzun ve değerli bir maceranın ardından geldiğimi biliyordum. 9 yıl önce memleket belki de özlemini kurduğu, hayalini yaşattığı bir düşe kavuşmak üzereydi. Herkes çok heyecanlıydı. ‘Yapamayacağız’ kaygısı kimsede yoktu ve kumbaralarla kapı kapı dolaşmaya başlamıştık bile. Evlerde ‘1 liralarla televizyonunuz kuruluyor’ dediğimizde bizi öpüp sarılan da dalga geçenler de olmuştu. Dershaneden bir hocam, ‘1 lirayla televizyon mu kurulur lan’ dediğinde içimden ‘kurulur’ diye çoktan geçirmiştim bile. Kollar sıvanmıştı... Kurulmuştu  ve artık bu ‘değerli macera’nın içindeydik. Bu kısa tarihimizde onurlu ve gururlu bir iş yaptığımızın farkındaydık.

‘HAYATIN SESİ’ OLMAK...

Ana akım televizyonlarda ‘Soma’da ne oluyor’ diye son dakika bantları geçtiğinde oradaki işçiler çoktan bile bizi aramıştı: ‘Burada yüzlerce ölü var. Ne olur sesimizi duyurun.’

Haber merkezimiz ağlayarak günlerce özel yayın götürüyordu...

Günlerce izlediğimiz işçi direnişleri vardı... İşçiler direnişlerini kazandığında onları arayıp yayına bağlıyorduk. Yüzümüz gururlu bir şekilde gülüyordu. İşçiler ‘İyi ki varsınız, sizin sayenizde kazandık’ dediğinde dünyanın en mutlu insanları oluyorduk...

Gezi’yi birlikte yaşıyorduk. Günlerce süren direnişi uyumadan, yerinde izleyerek takip ediyorduk. Gezi’nin neşesi de acısı da bizdeydi. Neşelenip, üzülüyorduk...

Cerattepe’de doğa talanına karşı Havva Ana ile birlikte isyan ediyorduk...

‘Hayatın Sesi’ olmak böyle bir şeydi...

‘Milyonerlerin değil, milyonların sesi’nin sadece bir sloganda kalmadığının göstergesiydi...

Çok gürültünün içinde, kaybolan giden hayatların, artık ekranlarda kendilerine yer bulduğunun kanıtıydı...

Kendi hikayesini diğer kanallarda bulamayan onlarca insan, programlarımızda, haber bültenlerimizde çıkıp dertlerini anlattı.

İşten atılan işçiler,

Barışı savunduğu için işinden olan akademisyenler,

Demokrasi mücadelesi veren Kürt halkı,

İnancından dolayı ötekileştiren Aleviler,

Şiddet gören kadınlar,

Kentsel dönüşüme direnen mahalle halkı,

Doğasına sahip çıkan yaşam savunucuları...

600 haftayı aşkındır adalet mücadelesi veren Cumartesi Anneleri...

Bu  hikayede kendilerine yer bulanlar ve bunlardan daha da fazlası... 

HİÇBİR ŞEY YARIM KALMAYACAK

Ve bir akşam ekranlarımız karartıldı...

Ve günlerce süren bekleyişin ardından kanalımız mühürlendi...

Ardından da binbir türlü zorlukla bir araya getirebildiğimiz malzemelerimiz adeta gasbedilerek TRT’ye devredildi.

Bizzat gençlerin kendisinin çivisini çaktığı dekor,

Yine çalışanlarının günlerce uğraşarak yaptığı Ekmek ve Gül dekoru...

Yine çalışanlarının yaptığı, sanatçıların tasarladığı Arka Bahçe dekoru,

Kamu emekçilerinin aldığı Emek Forum mikrofonu....

Arkadaşımız İsmail Gökhan Bayram’ın kendisinin yaptığı prompter...

Hepsi TRT’ye devredildi...

OHAL’i fırsat bilip bu ekranları karartanlar, Kanun Hükmünde Kararnamelerle darbecileri değil, halkı, halkın nefes borularını tıkayanlar şimdilik kazandıklarını düşünebilir...

Binbir emekle bir araya getirdiğimiz yayın malzemelerine el koyanlar şimdilik zafer kazandığını sanabilir.

‘Nokta’ ile ‘virgül’ arasında büyük bir fark var...

Mühür işleminin ardından hep birlikte dediğimiz gibi biz şimdilik sadece bir virgül koyuyoruz...

Biliyoruz ki döndüğümüzde bu ülkede her şey çok daha güzel olacak...

Sesi olduğumuz, görüntüsü olduğumuz her şey, OHAL’in antidemokratik uygulamalarına sığmayacak.

Bu ülkeyi KHK’lerle yönetebileceğini sananlar, televizyonları, radyoları kapatarak kendi iktidarlarını sağlamlaştırdıklarını düşünenler bir kez daha hayal kırıklığına uğrayacak...

Onlarca emekçisiyle, rejisiyle, haber merkeziyle, aşçılarıyla biz sözümüzü çoktan verdik bile...

Yarım kalan işimizi ortada bırakmaya niyetimiz yok...

Bir liralarla kendi televizyonunu kuranların, onu besleyip büyütenlerin, yeni bir dünya özlemiyle yaşayanların yenilmeye, pes etmeye hiç de niyeti yok...

Geri döneceğiz, ama bu sefer daha güçlü geleceğiz...

Bu yarım kalan öyküyü birlikte yazmaya devam edeceğiz...

* Hayatın Sesi Televizyonu politika editörü

ÖNCEKİ HABER

Galileo 21. yüzyılda yargılanıyor

SONRAKİ HABER

Direnen ses: Sennur Sezer

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...