Ercan Kanar: 90'ları değil, Hitler faşizmi uygulamalarını yaşıyoruz
AKP'nin tepkilere rağmen Meclis'ten geçirdiği "İç Güvenlik Paketi"nin ardından sarıldığı savaş politikalarına karşı yükselen toplumsal muhalefeti bastırmak için "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmenliği"nde de önemli değişikliklere gitmesine ilişkin hukukçu Ercan Kanar, "Hitler faşizminin AKP biçimli uyarlamasına tanık oluyoruz" yorumunda bulundu.
Başta Kürt sorunu olmak üzere izlediği politikalar nedeniyle, halkın 7 Haziran seçimleriyle birlikte desteğini geri çektiği AKP, yeniden tek başına iktidar olma arzusuyla savaş politikalarını sarıldı. Bu politika doğrultusunda da bir yandan askeri operasyonlar ve siyasi yönelime girişilip, "Özel Güvenlik Bölgeleri" oluşturulurken, diğer yandan da bu politikalara gösterilen tepkileri bastırmak için yeni yasal düzenlemelere gidiliyor.
Daha önce gösterilen yoğun tepkilere rağmen polise geniş yetkiler tanınan "İç Güvenlik Paketi"ni Meclis'ten geçiren AKP, "geçici hükümet" olma pozisyonunda olmasına rağmen son olarak 1985'ten beri yürürlükte olan "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmenliği"nde önemli değişikliklere giderek, yönetmeliği "İç Güvenlik Pakaeti"ne uyumlu hale getirdi.
Değişiklik ile birlikte kolluğun güç ve yetkilerini daha da genişleten AKP, toplumsal muhalefete adeta sokağa çıkma yasağı ilan etti.
AKP'nin devreye koyduğu savaşla birlikte toplumu tümden pasifize etme amacı taşıyan bu düzenlemelerini tanınmış Ceza Hukukçusu Ercan Kanar, değerlendirdi.
'1990'LAR DEĞİL, NAZİ ALMANYA'SI UYGULAMALARI!'
AKP'nin devreye koyduğu savaş konsepti ve politikalarının ardından '1990'lı yıllara mı dönülüyor?' sorusunun çokça sorulmaya başlandığına değinerek değerlendirmelerine başlayan Av. Ercan Kanar, ancak durumun 1990'lardan da vahim bir hale dönüştüğünü vurguladı.
"IŞİD'le mücadele" maskesiyle AKP'nin tüm toplumsal muhalefete savaş açtığını söyleyen Kanar, bunun 7 Haziran'daki yenilginin intikamını alma ve savaş ortamında yeni bir seçimle tek başına iktidara gelme stratejisinden beslendiğini belirterek, "Tamamen 33-34 Hitler faşizminin AKP biçimli uyarlamasına tanık oluyoruz. Ama kuşkusuz bunu uzun vadede kalıcı kılamazlar. Mutlaka toplumsal muhalefet daha da yoğunlaşan bir özgürlük mücadelesiyle bunu engelleyecektir. Zaten 7 Haziran'da da bunun işareti görülmüştü. Sadece parlamenter mücadele ile de olmayacaktır bu. Sivil toplumun itaatsizlik eylemleri ile parlamento dışı alanlarda da halkın söz ve karara kartımla iradesinin ifade olarak gösteri olarak dışa vurulmasıyla da dile getirilecektir" dedi.
"TOPLANTI VE GÖSTERİ HAKKI TÜMDEN ORTADAN KALKIYOR'
Şu ana kadar 8 bölgede ilan edilen "özel güvenlik bölgelerinin" bir nevi OHAL uygulaması olduğunu kaydeden Kanar, durumun "Güvenlik Yasası" ile vali ve kaymakamlara verilen yetkinin hayratça kullanış biçimi olduğunu söyledi.
Kanar, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun, "İç Güvenlik Yasası"na uyarlanmasının ise mevcut durumda zaten kullanılması imkansız hale getirilen "Toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkı"nı, tümden ortadan kaldırdığını söyledi.
'YÖNETMELİK DEĞİL, DEVLET ŞİDDETİNİ ORGANİZE EDEN BİR YASA'
Kanar, yapılan bu son değişiklikler ile birlikte yönetmeliğin adeta bir yasa haline getirildiği değerlendirmesinde de bulundu. Ve yönetmelik için "Devlet şiddetini organize eden, toplanmamayı, gösteri yapmamayı ifade etmemeyi düzenleyen, toplumu suskunlaştıran, robot haline getirmek isteyen bir yasa denilebilir" nitelendirmesinde bulundu.
Yönetmeliğin "Toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkı"nı kullanmak isteyenlere çok katı maddeler getirdiğine işaret eden Kanar, bunlardan ilkinin "Açık ve yakın tehlike halinde" süresiz bir şekilde gösteriyi ve mitingi yasaklayabilme durumu olduğunu söyledi. "Açık ve yakın tehlike" durumunun ise yine vali ve kaymakamın keyfi tutumuna bırakıldığının altını çizen Kanar, yönetmelikte yapılan bir diğer değişikliğin de kolluk güçlerine ihtar dahi yapmadan zor kullanma yetkisinin verilmesi olduğunu kaydetti.
DEMOKRASİ İDDİASINDA OLAN HİÇBİR ÜLKEDE YOK!
Yönetmelikte, demokrasi iddiası olan hiçbir dünya ülkesinde görülmeyecek bir uygulamanın daha hayata geçirildiğine ifade eden Kanar, bunun da toplantı ve gösteriyi düzenleyecek düzenleme kuruluna verilen görevler olduğunu söyledi. Kanar, "Düzenleme Kurulu, toplantı ve gösterinin amacını kimlerin konuşma yapacağını, hangi afişi, hangi pankartı kimlerin taşıyacağını bir liste halinde toplantı ve yürüyüşten önce mülki amirliğe bildirecek. Halbuki Anayasa'nın ilgili maddesinde herkes izin almadan barışçıl bir şekilde toplantı ve gösteri yapabileceği yönünde düzenleme var. Yönetmelikte bir madde düzenlemişler ki toplantıyı ve gösteriyi düzenleme komitesi adeta polisin bir birimi haline getirilmiş. Tamamen tutanak tutarak polise gerekli bilgiyi verecek. Mesela yürüyüşte ve toplantıda kim aykırı slogan atmış o slogan atanın ismini bildirecek. Yani tetikçi ve ihbarcı bir güç olarak orada görev yapacak" diye konuştu.
'İÇ GÜVENLİK YASASI'NIN İPTALİ İÇİN YENİ HAZIRLIK
Yönetmeliğin Anayasa'ya aykırı olduğu gibi "İç Güvenlik Yasası"nın da yine şu an AYM gündeminde olduğunu hatırlatan Kanar, yasanın iptali için bir grup hukukçu olarak bir hazırlık içerisinde olduklarını da paylaştı. Kanar, çalışmalarının tamamlanması halinde çok sayıda avukatın imzasıyla yasanın iptali için AYM'ye yeni bir başvuru yapacaklarını söyledi. (DİHA)
Evrensel'i Takip Et