17 Ağustos 2008 00:00

Bakanlığın yapacağı bir şey kalmamış


Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e göre artık Tuzla’da Çalışma Bakanlığının yapabileceği bir şey kalmamış. “Tuzla’yla ilgili fikir beyan etmek isteyenler, yazlıkta şezlongun üzerinde oturarak, uzaktan nutuk atmasınlar” diye garip bir çıkış yapan Bakan Çelik, “Tuzla tersanelerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile ilgili hallolması gereken bir şey yok. Bakanlığımız, ilk günden itibaren üzerine düşen ne varsa hiç aksatmadan, hepsini yerli yerinde zamanında devam ettiriyor. Ne yapılması gerektiğini söyleyen, ‘şunu eksik bıraktınız’ diyen yok. Eğitimse eğitim, cezaysa idari para cezası, kapatmaysa kapatma, bizim yasal olarak başka yetkimiz yok ki... Yani iş sağlığı güvenliğinin temini açısından yasaların bize vermiş olduğu yetkilerin tamamını, bakanlığımın ilk haftasından beri kullanıyorum” diyerek ölümlerin sorumlusunun kendi olmadığını iddia etti.
Bursa’da bir açılışta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Çelik, son kaza olayının yaşandığı firmayla ilgili 7 kere teftişte bulunduklarını, idari para cezaları ve geçici süreyle kapatma dahil tüm cezai işlemleri uyguladıklarını belirterek, “Bizim açımızdan, Tuzla’dan hiç çıkmadık, çıkmaya da niyetimiz yok. Çünkü oradaki çalışma şartları çok kötü. Net söylüyorum; bu olay, farklı bir alanı ilgilendiren bir olay. Bakanlığımız ile ilgili yapılması gereken önemli faaliyetlerimizden biri, işçilerin eğitimiydi, şu an 10 bin işçinin eğitimini tamamladık, 13 bin işçinin de eğitimi devam ediyor” dedi.
‘Ölümü bekleyin’
Sorumluluğu başka bakanlıklara atan Çelik, “net söylüyorum bu olay, farklı bir alanı ilgilendiren bir olay. Denizcilik Müsteşarlığının, Ulaştırma Bakanlığının ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığının mutlaka Başbakan’ın da talimatıyla ortaya koymuş olduğu Tuzla’nın rahatlatılması, bir kısım tersanelerin tali edilmesi, hatta başka alanlar bulunabiliyorsa, İstanbul’un merkezinde hoş olmayan görüntüyü ortadan kaldırma imkanı başka yere transferle imkan varsa, oranın kapatılması” dedi.
Çelik, konuyla ilgili konuşmak isteyenlerin, Tuzla’ya giderek, tersaneleri gezmeleri, çalışma şartları ve alan darlığını gördükten sonra fikir beyan etmeleri gerektiğini vurgulayarak, “Tuzla’yla ilgili fikir beyan etmek isteyenler, yazlıkta şezlongun üzerinde oturarak, uzaktan nutuk atmasınlar” dedi.
Tuzla Tersanelerinin 1982’den beri faaliyette olduğunu, ancak küçük tekne yapımında kullanılan tersanelerin, günümüzde dev gemi inşaatında kullanıldığına dikkati çeken Çelik, 300 dönüm üzerinde imalat yapması gereken tersane 20 dönüm üzerinde imalatı yaptığı söyledi.
Çelik, “Yani A tipi bir tersane olduğu halde C tipi bir yerde üretim yapıyorsa, burada söyleyecek bir şey yok, burada söylenecek ‘ölümü bekleyin’dir. Bunu da bu şekle dönüştürmeye kimsenin hakkı yok. Buranın mutlaka ve mutlaka ilgilileri, tarafları kimse, konuşanlarla değil çözümden yana olanlarla masaya oturmaya her zaman hazırız. Bu konuya neşter atılmalı ve Tuzla rahatlatılmalı. 10-20 tersane, neyse oradan çıkmalı ve orada rahat bir çalışma ortamı elde edilmeli. Bu durumda her an işçiyi ölüm bekliyor. Ne tür güvenlik önlemi alırsanız alın, her taraf demir yığınıdır” diye konuştu.
Çelik, ‘işverenler de suçlu’
Çelik, taşınmaya karşı olan bazı tersane sahipleriyle ilgili görüşünün sorulması üzerine, şunları dile getirdi: “Son kazaya bakılınca, işletmelerin olayı nasıl algıladıklarını görelim. ‘Yalnız işletme sahipleri suçludur’ diye söylemiyorum, tabii ki filikayı, kızağı yapanlar, teknik denetimi yapanlar da var fakat neticede, işçilerimiz boğularak öldü.
Şimdi burada birilerinin suçu var. 2000’den bugüne 70’e yakın vatandaşımız orada can verdi. Burada bir sorumluluk işverende de var.
Onun için herkes sorumluluğunun bilincinde hareket etmeli. ‘Kapatılmamalı, tahliye edilmemeli, burası rahatlatılmamalı’ gibi ucuz laflarla değil, Tuzla çözüm bekliyor. Çözümle ilgili işverenler de ne katkı sağlamaları gerekiyorsa, oturup konuşmaları gerekiyor.” (Bursa/EVRENSEL)

Bakan topu taca atıyor

Limter-İş Genel Başkanı Cem Dinç Çalışma Bakanı’nın yaptığı açıklamayı şöyle değerlendirdi; “Bu açıklamayı aslında Çalışma Bakanı daha önce de yapmıştı. Ölümler olacak demişti. Biz Tuzla’yı tarif ederken ‘Acaba tersane patronları mı devlet, yoksa devletin gücü patronlara yetmiyor mu?’ demiştik. Patronlar karşısında devletin hangi durumlara düştüğü ortada. Bir çalışma bakanı ölümleri durduramayacağını açıkça söylüyor. Biz Limter-İş olarak bu ölümlerin önüne nasıl geçileceğini söyledik. Bağımsız bir komisyon oluşturalım, dedik. Sigortasız, örgütsüz çalışma ortadan kalkarsa bu koşullar düzelir. Bakan kolay yolu seçiyor ‘Kapatalım başka yere taşınsın.’ Bir bakanın böyle söylemesi çalışanların sorunları olduğunda ne kadar çaresiz kaldıklarını gösteriyor.” “Hastayı iyileştirelim mi öldürelim mi seçeneğinden “öldürelimi” seçiyor. Tuzla’nın sorunu gerçek anlamda çalışanların sigortalarının ödenmesi, örgütsüzlüğün ortadan kalması ile değişir” diyen Dinç, Çalışma Bakanının sorumluluğu başka bakanlıklara atmasının yanlış olduğunu, işçilerin olduğu her yerde Çalışma Bakanlığı’nın sorumlu olduğunu aktardı. Bakan Çelik’in sorunları çözemediğini tabul ediyorsa istifa etmesi gerektiğine dikkat çeken Dinç, alan konusunu da şöyle değerlendirdi; “Alan evet dar. Başka yerlere de taşıyabilirler. Fakat işçi sigortasız çalışıyorsa alan darlığıyla ne alakası var, sendikasız çalışıyorsa, baret, tulum verilmiyorsa, mühendis bulundurulmuyorsa bunun alan darlığıyla ne alakası var! Yolava’ya gitse böyle olmayacak mı? Çanakkale’ye gitse olmayacak mı? Gisan’ın Yalova’da da yeri var. Oraya gidince işçilerin orada kobay olarak kullanmayacağının garantisi var mı? Biz Bakandan sadece çıkarttıkları yasaları tersane de uygulamasını istiyoruz. Eğer Tuzla’yı düzeltmezsek ülkenin her tarafına ölümler yayılacak.”

Evrensel'i Takip Et