27 Mart 2010 01:00
Akredite gazeteci Başbakanlığın gazetecisi değil
Başbakanlık muhabiri iken akreditasyonu iptal edilen ve devamlılık kriterine uymaması gerekçe gösterilen Ankara temsilcimiz Sultan Özerin, Türkiye Gazeteciler Sendikasıyla (TGS) birlikte açtığı davada, Danıştay 10. Dairesi ön kararını verdi. Danıştay kararında, Başbakanlığa savunma için 30 günlük süre tanımakla birlikte, Akredite edilen gazeteci Başbakanlığın gazetecisi değildir dedi. Sultan Özerin dava konusu akreditasyonu, 10 Kasım 2008 tarihinde iptal edilmişti.
Başbakanlık, 10 Kasım 2008de, aralarında muhabirimiz Sultan Özerin de bulunduğu 7 gazetecinin akreditasyonunu iptal etmişti. Özerin, hem kişisel olarak kendi akreditasyonunun iptaline hem de genel olarak akreditasyon uygulamasına karşı Ankara 9. İdare Mahkemesine TGS ile birlikte açtığı dava, genel bir uygulamanın iptalinin istenmesi nedeniyle Danıştaya gönderilmişti. Danıştay 10. Dairesi ise nihayet ara bir karar vererek, Başbakanlığa savunma için 30 günlük süre tanıdı.
YARGININDEVAMLILIK DEĞERLENDİRMESİ
Özerin akreditasyon iptali, Başbakanlık tarafından önce yalan-yanlış haber yapmak iddiası, daha sonra devamlılık kriterine uymadığı gerekçesine dayandırılmıştı. Danıştay 10. Dairesi, Bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içeren basın özgürlüğü, bu özgürlüğü zedelememek, kullanımını engellememek koşuluyla, basın yayın organları ve gazetecilerle haberin ve bilginin kaynağını oluşturanlar arasındaki ilişkinin kimi kurallara bağlı tutulmasını engellemez diyerek, üstü kapalı Başbakanlığın akreditasyon uygulamasını doğru bulan bir karar verdi. Ancak Danıştay, Başbakanlık Muhabirliği Akreditasyon Esaslarının akredite edilecek gazetecinin belirlenmesinde devamlılık ilkesinin gözetileceği yolundaki kuralın, akredite edilen basın yayın kuruşulunun ve muhabirlerinin bütün basın toplantılarına ya da Başbakanın basın tarafından izlenmesi istenen faaliyetlerine katılmaya zorunlu tutulması anlamına geldiği değerlendirmesini yaptı. Bu zorunluluğa uyulmaması durumunda ise akreditasyon iptal edilerek, basın yayın kuruluşu ve muhabiri, önceden belirlenmiş çalışma esaslarının güvencesi altında Başbakanlıktan bilgi ve haber toplama olanağından yoksun bırakılmaktadır görüşünü ifade eden Danıştay 10. Dairesi, Oysa akredite edilen gazeteci, Başbakanlığın muhabiri değildir. Bu gazetecinin hangi toplantılara katılacağı, hangi faaliyetleri izleyeceği kendisinin ve bağlı bulunduğu basın yayın kuruluşunun değerlendirmesine ve iradesine bağlıdır dedi.
YÜRÜTME DURDURULMALI AMA...
Toplantının ya da faaliyetin konusunun haber değerini ve önceliğini içeren bu değerlendirme ve iradenin ise bizzat basın özgürlüğüne dayandığının altı çizilen kararda, Bu haliyle dava konusu kural ve kurala dayanılarak oluşturulan işlem, hukuka ve kamu yararı ilkesine aykırı olup, davacının isteminin kabulüyle dava konusu kuralların yürütülmesinin durdurulması gerektiği düşünülmektedir denildi.
Mehmet Ünlüçay başkanlığında oybirliğiyle, Başbakanlıktan dava konusu işlemin yasal dayanağının açıklanmasının istenmesi, ara karara cevap için Başbakanlığa 30 günlük süre verilmesi, davanın durumu ve uyuşmazlığın hukuki niteliğine göre yürütmenin durdurulması isteminin de bu süre sonunda incelenmesi kararı verildi.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ HATIRLATMASI
Sultan Özerin avukatı Meliha Selvi, bu kararla, gazetecinin hangi olayı izleyip hangisini izlemeyeceğine; hangi olayı, nasıl haberleştireceğine, kendisinin ve çalıştığı basın yayın organının karar vereceği ve basın özgürlüğünün de zaten bu demek olduğunun vurgulandığını söyledi. Kararı değerlendiren Selvi, Şimdi Başbakanlıktan resmi olarak, akreditasyona esas evrak ve müvekkilim Sultan Özerle ilgili kararın dayanakları soruluyor. 30 gün sonra da davada, yürütmeyi durdurma konusunda karar verileceği vurgulanıyor dedi.
Selvi, Danıştayın kararında öz olarak, akreditasyon sistemine evet, ancak akreditasyon esaslarının basın özgürlüğünü ortadan kaldırır şekilde belirlenmesine hayır denildiğini ifade etti.
(Ankara/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et