02 Aralık 2011 07:11

Fişlemeler

Van’da meydana gelen depremden sonra oradaki halka yardımların ulaşmaması, barınma sorunu vb nedenlerden dolayı halk zorunlu göçe mecbur bırakılıyor. Yapılan göçlerin büyük bir kısmı İstanbul’a olmakta ve göç edenlerin hemen hepsini de Kürt kardeşlerimiz oluşturmaktadır. Baktığımızda zaten İstanbul içeris

Paylaş
Ekin Demir

Bizim kardeş dediğimiz Kürt halkına AKP hiçte kardeş gözüyle bakmıyor. Hatta -kardeşlik, barış duygusu bir yana- tehlike, kan, savaş söylemleriyle anıyor Kürt halkını. Ve tehlike olarak gördüğü kardeşlerimizi her gün KCK operasyonlarıyla içeri alıyor; Kürt halkına kardeş dediği için, barış istediği için 500 üniversite öğrencisini tutukluyor. Aynı zamanda kardeşlerimizi geleceksizleştirmek, tehlikeyi (!) ortadan kaldırmak için her türlü yönteme başvuran AKP, Nazi dönemini hiç aratmıyor. Naziler, tehlike olarak görülen Yahudi ırkının kollarına taktıkları bezlerle Yahudileri ayrıştırmış, onların tehlike olduklarının anlaşılmasını kolaylaştırmıştı, şimdi de sıra Kürt halkında, Kürt halkının fişlenmesinde!
Bugün ilkokullarda yapılan ankette Doğu’dan göç eden herkes tehlike olarak işaretleniyor, anket üzerinde çok durulan başka bir konu ise “din”.Bu duruma pek de şaşırmamak gerekiyor çünkü AKP’nin tüm politikaları bu çerçeve etrafında çiziliyor. Yapılan anketin sadece Diyarbakır’daki İLKOKULLARDA yapılması apayrı bir konu. Henüz okuma-yazma bilmeyen çocukları bu kirli işlerine alet ettiler birde bunu yaparken iyi niyetli olduklarını söylüyorlar ama kirli politika yaparken nasıl bir iyi niyetten bahsediyorlar ?
Bu politikalar aslında yeni başlamış şeyler değil; bugün liselerde polise öğrencileri muhbir olarak kullandıran, bugün üniversitelerde de polise odalar açtıran zihniyet ilkokul öğrencisine fişleme yaptıran zihniyetle aynıdır. Baktığımızda bu sadece bir niyet ya da zihniyet sorununun da ötesinde bir sistem sorunudur. Sistem kendisi gibi fişleyen, fişleneni dişleyen bir nesil yaratmak istemektedir. Bugün okullarda badem bıyıklı örgütlenmelerine dayalı, bu örgütlenmeyi destekleyen ve devamını sağlayan bir eğitim verilmektedir. MEB ise bu sistem içerisinde kendine verilmiş görevi layıkıyla yerine getirmekte yani öğrenciyi fişleyen öğretmen, öğretmeni fişleyen müdür, müdürü fişleyen müfettişleri yetiştirip atama işini çok iyi başarmaktadır. Tüm bu düzen böyle ilerlerken fişlenen ile fişlenmeyene ne olacak sorusu da büyük önem taşıyor. Aslında ne olacağı belli 30 yıldır ne oluyorsa o olacak,bizler bir şeyler yapmazsak. Fişlenen; askerliğe doğuya verilecek, havan bombaları ile saldırıya uğrayacak, işsiz kalacak, eğitim göremeyecek, işkence görecek, yaşayamayacak, 12 yaşında öldürülecek… Fişlenmeyenler ise; şifrelenecek, gemicik sahibi olacak, özel okullarda okuyacak, Jaguar’lara binecek. Eğer bir şeyler yapmazsak bu sistem geldiği gibi bizleri de fişleyerek gidecek. Bunun için tepkilerin seslerini yükseltmeliyiz, veliler okullara akmalı, öğrenciler bu işe alet edilmemeli.. Badem bıyıklı örgütlenmelerine dur denmeli! Unutulmamalı bu fişlemenin faturası emekçi ailelere garantisi ise AKP iktidarına kalacaktır.

ÖNCEKİ HABER

Ayçiçeğinin anayurdundan Kürt diyarına

SONRAKİ HABER

Erdal’ı anmak, mücadele etmektir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa