28 Kasım 2005 22:00

Ben bir direniş şairiyim

Kürt Şair Şêrko Bêkes, Diyarbakır Edebiyat Günleri kapsamında etkinliklere katılmak için Diyarbakır'daydı. Kürtlerin büyük şairlerinden Faik Bêkes'in oğlu olan Şêrko Bêkes 1970 ve sonrasında yeni Kürt şiirinin öncülerinden kabul edilir.

Paylaş
Kürt Şair Şêrko Bêkes, Diyarbakır Edebiyat Günleri kapsamında etkinliklere katılmak için Diyarbakır'daydı. Kürtlerin büyük şairlerinden Faik Bêkes'in oğlu olan Şêrko Bêkes 1970 ve sonrasında yeni Kürt şiirinin öncülerinden kabul edilir. Şiirlerini Sorani lehçesiyle yazan Bêkes'in 27 şiir kitabı yayımlandı. Kurmanci lehçesine çevrilmiş "Ji nav şiîrên min" şiir seçkisi bulunuyor. Seçme şiirlerinin bulunduğu bir kitap İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, Danimarkaca, Arapça, Türkçe'ye çevrildi. Dağlarda peşmergelik ve 1991'de Irak Kürdistanı'nda Kültür Bakanlığı da yapan Şêrko Bêkes kendini "direniş şairi" olarak tanımlıyor.

Irak Kürdistanı'ndaki Kürt şiirinin kaynakları ve gelişimi hakkında bilgi verir misiniz? Irak Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana kesintili de olsa, sürekli olmasa da Kürtçe eğitim, Kürtçe okullar her zaman oldu. Bu açıdan bu durum bugünkü şiire bir temel oluşturdu. Türkiye'de özgürlük olmadığı için, okullarda okutulmadığı için böyle bir imkana kavuşmadığı için bir gelişim olmadı. Kürt mirlikleri döneminden beri yani 200 yıldır bir şekilde Kürt edebiyatı canlıdır bu tarihsel arka planı oluşturabilmiştir. Bu bir temeldir. İktidar bir şekilde o edebiyatı beslemiştir. Irak hükümeti dönem dönem bir dergi de olsa, bir radyo da olsa Kürtçe'ye yer vermiştir, imkanlar sunmuştur. 1970-74 yıllarındaki otonomi döneminde meydana gelen edebiyat ve gelişim önceki on yıldan daha fazla gelişmiş, büyük bir sıçrama, büyük bir atılım yapmıştır. 1991 yılındaki Raperin'den (Diriliş) sonra yani Irak'tan kurtuluş döneminde meydana gelen edebi gelişim yüz yıllık edebi gelişime bedel olmuştur. Şu anki özgürlük ortamı içinde onlarca kurum ve örgüt ve yayın var. Zaxo'dan Xaneqin'e kadar birçok örgütün, kurumun yayınevi var. Bu büyük bir imkan sağlıyor.

Irak Kürdistanı'nda bugünkü edebi ve kültürel faaliyetleri anlatır mısınız? Şu an ben Süleymaniye'de olan Serdem Yayınevi'nin editörüyüm. Biz 1998 yılından bu yana onlarca kitap bastık. Edebiyattan felsefeye birçok alanda kitaplar basıldı. Sadece bizim yayınevinin 6 dergisi var. Bu dergilerden biri Arapça diğerleri Kürtçe yayımlanıyor. Bir yayınevinin 6 dergi yayınlaması az görülmüş bir olaydır. O dergilerden biri sadece çeviri yapıyor. Dünyanın birçok dilinden Kürtçe'ye çeviri yapıyor. 2 aylık ve adı Serdem. Diğerinin adı Ayinde(Gelecek), aylık bir dergi ve Kürt kültürüne özgü. Zanistî Serdem ise bilimsel bir dergi. Rovar adlı bir dergi var. Bu kelimeyi kendim ürettim. Rojname'nin Ro'sunu Kovar'ın 'var'ını birleştirerek Rovar adını oluşturdum. Bu dergi her sayısında bir kişiyi; Kürt büyüğünü, şairini, yazarını, folkloristini ele alan bir dergi. Dosya dergisi gibi. Her ay bir cep kitabı basıyoruz. 100 sayfalık. Bazen iki tane de olabiliyor. Her ay çocuklara yönelik bir kitap basıyoruz. Arapça olan dergi üç ayda bir çıkıyor. Bu derginin amacı Kürt halkının düşüncelerini, sorunlarını Arap kamuoyuna bildirmek. Bizim gibi birçok yayınevi var. Örneğin Süleymaniye Belediyesi şimdiye kadar 60 kitap bastı. Hükümetin yardımıyla bu çalışmaları yapıyoruz, ama biz özerk bir yayıneviyiz. Bugüne kadar hükümetten her hangi bir öneri ya da talimat almadık. Özgürüz. Yayın kurulu karar veriyor her şeye. Bütün şehirlerde dergiler, gazeteler haftalık, aylık basılıyor. Hewler (Erbil) ve Süleymaniye'deki hükümetin dışında yayınevleri var ve onlar da kitaplar basıyorlar. Kürt edebiyatında şu anda yetkin ve yetenekli kadın şairler ve yazarlar var. Kısaca söylemek gerekirse Irak Kürdistanı'ndaki şiirin haritası canlı ve hareketlidir. Edebiyat dışında örneğin güzel sanatlarda gelişmeler var. Her hafta bir resim sergisi açılıyor, kadın sorunlarıyla ilgili her hafta bir etkinlik ve bir seminer, panel, çalışma yapılıyor. Bal arısı gibi çalışıyorlar.

Şêrko Bêkes kendi şiirini nasıl tanımlıyor? Kürt şiiri içerisinde nereye koyuyor? Ben modern tarzda şiir yazıyorum. Ben şiirle iç içeyim. Benim babam ünlü bir şairdi. Şimdiye kadar 27 şiir kitabı yazdım. Bundan on yıl kadar önce uzun şiirler yazmaya başladım. Roman tarzında yazılmış şiirlerim var. Kısa şiirlerim de var. Kısa şiirden maksadım yoğun ve anlam yüklü bir şiir. İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, Danimarkaca, Arapça, Tükçe başta olmak üzere şiirlerim dünyada 10 dile çevrilmiştir. Toprak, tabiat ve kadın. Bu piramitten oluşuyor şiirim. Ben hep Kürt şairlerinden etkilendim çünkü onları okudum. Bir şekilde Arap dilinin aracılığıyla dünya edebiyatını tanıdım. Kürt folklorünün, masallarının ve destanlarının şiirimin üstünde etkisi vardır. Annem bana sürekli Kürtçe hikayeler anlatırdı. Ondan dolayı Kürt dili benim nezdimde çok tatlı ve önemlidir. Annemin çok güzel bir sesi vardı.

Hareketli bir yaşantınız var. Şiire nasıl başladınız? Ben gözümü açar açmaz babamın marşlarıyla büyüdüm. Çocukluğumdan beri kulağım vatan, özgürlük kavramlarıyla doludur zaten. Kendi özel tarihim açısından 1953'te hayatım değişti. Güney'deki ulusal mücadeleye aktif olarak katıldım. Hem Eylül devriminde (1950'lerde Molla Mustafa Barzani'nin Irak'a karşı verdiği mücadele kastediliyor) hem de yeni devrimde aktif olarak yer aldım. Ben 4 yıl o dağlardaydım. Radyo'da çalıştım. Kitaplarım Irak hükümeti tarafından yasaklandı, toplatıldı üç yıl boyunca sürgün hayatı yaşadım Ramadi'de.

Peşmergelik dönemi şiirlerinize nasıl yansıdı? Benim için peşmergelik dönemimde yazdığım şiirler direniş şiirleridir. Çok az peşmerge vardı sırtında ve fişekliğinde ekmeği ve silahının yanı sıra şiir kitapları olan. 4-5 kitabım dağlarda basıldı. Keşkolê Peşmerge gibi. Birçok peşmerge de benim şiirlerimi ezberlemişti. Ben radyoda da okuyordum. Benim şiirim bölgesel, yöresel değil Kürdistani bir şiirdir. Dersimi, Diyarbakır'ı şiirlerimde andım. Çok uzun şiirlerimden biri Beyan isimli İran Kürtlerinden bir devrimciye adanmıştır.

Türkiye'de de gerilla edebiyatı üzerine tartışmalar yapılıyor. Siz bu tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Önemli olan şiirin şiir olmasıdır, içeriktir. Her konuda şiir yazabilirsin. Güçlü ve güzel yazılması, sanatsal olmasıdır önemli olan. Ben slogan şiiri yazmıyorum. Ben bir peşmerge ile ilgili şiir yazıyorum, ama ekmek yapan bir peşmerge ile ilgili de şiir yazıyorum. Ben parti propagandası için yazmadım o şiirleri. Ben bir aşık gibi şiir yazdım. Bir partinin üyesi olarak yazmadım. Peşmerge için benim şiirim bir aynaydı. Kendini buluyordu, severek okuyordu, keyif alıyordu. Şiir yazarken estetik değerlerden ödün vermiyorum. Bazen bir şair Allah için şiir yazıyor, ama o şiir olmuyor ama bazen bir fare için şiir yazınca o şiir olabiliyor.

Diyarbakır'daki Edebiyat Günleri'ni ve yaptığınız etkinliği nasıl değerlendiriyorsunuz? Daha öncede birçok kez Diyarbakır'a geldim. Bu kez Diyarbakır'a şiir okumak için geldim. Bu tür festivaller Kürtler arasında yeni kapıların yeni alanların açılmasına vesile oluyor. Burada bütün ülke bir araya geldi, Amude geldi, Mahabat, Süleymaniye geldi. Herkes burada birbirini gördü. Buradaki şiir okumamı yeni bir doğum olarak nitelendiriyorum.

Yani dört parçada yaşayan Kürtlerin duygu birliği-bütünlüğü biraz da bu tür kültür ve sanat kanalları üzerinden mi gelişiyor? Tabi, şiir, edebiyat ve sanat sınırları ortadan kaldırır. Bu iletişim bu paylaşım gelecek için önemli adımlardır. Sadece silahla özgürlük olmaz. Söz daha önemlidir. Ulusal ilişki ve iletişimi onlar sağlar.


Şêrko Bêkes kendini anlatıyor...

KIZLARIMI DAHA ÇOK SEVİYORUM Süleymaniyede doğdum. Babam Faik Bekes Kürt ulusal mücadelesinin simgesi şairlerinden biriydi. O öldüğünde ben çocuktum. Benim yaşamımın kahramanı annemdir. Süleymaniye'de okudum. Orda diplomamı aldım. Üniversiteye gitmedim. Çocukluğumda çok fakirdim. Öğretmenlik yaptım, devlet memurluğu yaptım. Bağdat'ta çok yaşadım. Yaşamımın dönüm noktalarından bir tanesiydi. Küçük bir şehirden büyük bir şehre gittim. Hareketin yoğun olduğu bir ortamdı. Ben Bağdat'a gittiğimde Arapça ekol ve kültürel bir ortamla tanıştım. 29 yıldır evliyim. 4 çocuğum var. 3 kız biri erkek. Ben kızlarımı daha çok seviyorum. Çünkü kadınlar ve kızlar daha vefakarlar. Şairliğimin yanı sıra, kadınları destekleriyorum ve onların hakları için çalışmalar yapıyorum. Kadın örgütleriyle yoğun bir ilişkim var. 2 yıl önce hakları için bir yürüyüş yaptılar. İçlerindeki tek erkek bendim.

ŞİİRİN KÜRSÜSÜ DAHA BÜYÜK VE ÖNEMLİDİR 1991'deki Raperin'den sonra (kurtuluş) yurtdışından döndüm ve ilk seçimlerde yeşil listede parlementoya girdim. Oybirliği ile Kültür Bakanlığı'na seçildim. Bir yıl üç ay görevde kaldım daha sonra istifa ettim. Antidemokratik ve hak ihlallerine yönelik şeyler gördüğüm için istifa ettim. Sonra herhangi bir görev almamaya karar verdim. Şiirin kürsüsü bütün kürsülerden daha büyük ve önemlidir.

ÖNCEKİ HABER

Mardin'de 'toplu mezar' iddiası

SONRAKİ HABER

Avrupa beyazperdede

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa