3 Şubat 2005 23:00
Yüzlerindeki gülümsemeyi görün
GÜNÜN YAZILARI
Şizofreni Gönüllüleri ve Dayanışma Derneği Başkanı Meliha Aksay'ın dernekteki yolculuğu Ankara Tıp Fakültesi 2. sınıfta okuyan oğlu Serdar'ın şizofren hastalığına yakalanmasıyla başlamış. "Çok zor günler yaşadık" diyen Aksay oğlunun hastalanmasını ve evini nasıl dernek haline getirdiğini şöyle anlatıyor; "Oğlumun hareketlerinde değişiklikler olmaya başlamıştı. İçine kapanıyor, hiç konuşmuyordu. Ne yapacağımızı saşırdık. Okulunu dondurduk. Antalya'da oturmamıza karşın bu hastalık için İstanbul'a kalkıp geldik ve tedavisine burada devam ettik. O zaman bizi bu hastalık hakkında yönlendirecek hiç kimse olmadığı için nazar değmiş diyorlardı hacılara hocalara götürün diyorlardı. İnanmadığım halde bunları bile yaptım. Çünkü çok zor durumdaydım. Bu zorlukları yaşadıktan sonra benim çocuğum iyi oldu neden başka çocuklar iyi olmasın diyerek dernek kurduk. Kirayı verecek paramız da olmadığı için ben evimi dernek için kullanmaya başladım."
Müzik ve sohbet Evinde 1.5 yıl dernek faaliyetleri yürüten Aksay, şimdi de Şişli'deki bürosunda devam ediyor dernek çalışmalarına. İnsanların şizofren hastalarına karşı önyargılı olduğunu ve bu önyargıyı kırmak için dernek kurduklarını söyleyen Aksay, "Hastalar hastaneden çıktıktan sonra yapayanlız kalıyorlar. Diğer insanlarla iletişim kuramıyorlar. Hastalar burada güzel vakit geçiriyorlar ve kendilerini ifade edebiliyorlar" dedi. Derneğin en önemli görevlerinden birinin çocuklara ilaç kullanma alışkanlığı kazandırmak ve hasta yakınlarına yardımcı olmak olduğunu vurgulayan Aksay, "Hasta ve hasta yakınlarının yüzündeki o mutlu ifadeyi görmek bizim için en büyük ödül" diye konuştu. 300 üyesi bulunan dernekte doktorlar düzenli terapi veriyor. Aileler de çocuklarına nasıl davranması gerektiği konusunda ayrı terapiler alıyorlar. Tedavinin dışında müzik dinleyecekleri, sohbet edecekleri ortamlar var. Şizofreni hastaları küçük uğraşlar edinecekleri işleri de yapıyorlar. Bu uğraşların başında da resim yapmak ve boncuktan takılar yapmak geliyor. Ayrıca şiir günleri ve gezi gibi etkinlikler düzenleniyor.
Önyargıları kırmak Aksay'ın en çok tepki gösterdiği durumlardan biri de çevredeki insanların şizofreni hastalığına karşı önyargılı olması ve bu insanlara 'deli' damgasının yapıştırılması. Aksay, "Medya da toplum da bu konuda çok yanlış davranıyor. Benim çevremde bulunan insanlar bile beni bu konuda yanlız bıraktı. Gerekçeleri de 'sizi rahatsız etmeyelim.' Bir baktım çevremde kimse kalmamış. Medya da bir başlık atıyor bizim şu ana kadar çalışmalarımızı yerle bir ediyor. 'Şizofren hasta, adam bıçakladı.' Sanki normal insanlar adam bıçaklamıyorlar. Hastalık hakkında bilgileri olmadan konuşuyorlar" dedi. Oğlunun Endütsri Mühendisliği 2. sınıfta okurken şizofreni olduğunu kaydeden dernek başkan yardımcısı, Rabia Aslaner, bu duruma daha da tepkili; "Ben burada 100 tane şizofren hastasıyla birlikteyim ama hiç tedirgin olmuyorum. Kendimi güvende hissediyorum. Ama dışarda kendimi tedirgin hissediyorum."
Sıra arkadaşı başhekim yardımcısı Şizofreni hastalığına yakalananların çoğunun yöksekokul mezunu olduğunu ya da bu hastalığa yakalandığı için okulunu bırakmak zorunda kaldıklarını kaydeden Aksay, hastaların kendi hastalıklarının farkında olduklarını ama bunu diğer insanlara farkettirmemeye çalıştıklarını söyledi. Aksay, "Mesala benim oğlumun okulda sıra arkadaşı şimdi Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekim Yardımcısı. Oğlum da öyle olabilirdi. Ama sıra arkadaşına hastası olarak gidiyor" diyor gözyaşlarını gizlemeye çalışarak. Aksay, tıpta okuyan oğlunun düzeldikten sonra tekrar eğitimine devam edip etmeyeceği sorusuna karşılık olarak da "Bunun imkânı yok" diyor ve ekliyor, "Okuluna devam edemiyor ama başka uğraşlar buluyor kendine. Mesala benim oğlum 3 ayda bir çıkan derneğimizin dergisini bir doktorla birlikte hazırlıyor."
Erken tanı önemli Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde Psikiyatri Uzmanı Dr. Emrem Beştepe şizofreni hastalığının tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun altını çizerek, "Erken tanı hastalığın tedavisi için çok önemli. Davranış değişikleri olduğu zaman ailenin buna dikkat etmesi gerekiyor" dedi. Şizofreni nedir? Şizofreni bir beyin hastalığıdır. Beyin kimyasında bir takım değişikliklerle ortaya çıkıyor. Kesin nedeni bilinmiyor. Genetik yatkınlık var tabii ama, kesin bir genetik yatkınlık sözkonusu değil. Eğer ailede şizofreni hastalığı varsa kişinin şizofreni olma riski artıyor. Genellikle düşünce bozukluğu ile ortaya çıkar. Hastanın yanlış inançları olabilir olmayan sesler duyabilir. Tedavi edilebilen bir hastalıktır. Eskisi gibi ümitsiz değiliz bu konuda. Hastalık nasıl gösterir kendini? Genellikle davranış bozuklukları ile ortaya çıkıyor. Hastalarımızda ilk başta çevreyle ilişkisinin kesildiğini görüyoruz. Ardından da bir takım yanlış inanışlar ortaya çıkıyor. Olmayan sesler duyma bazen insanların kendine kötülük yapacağını düşünmeye başlıyor. Kaç yaşında ortaya çıkıyor? Genellikle 18 yaş ile 35 yaş arasında ortaya çıkıyor. Tabii bu yaşlar dışında görülmesi ileriki ya da küçük yaşlarda hiç olmadığı anlamına gelmiyor. Zeki insanlarla şizofreni hastalığı arasında bir ilişki var mı? Zeki olan ve az zeki olan insanlar arasında da aynı sıklıkta görülür. Zakayla direkt bir ilişkisi yok. Şizofreni olan insanda tamamen akıl gidiyor mu? Hayır aklının tümüyle gittiğini söyleyemeyiz. Bazı alanlarda bozulma oluyor. Muhakeme kusurları ortaya çıkıyor. Ama bu her zaman her şeyin bozulduğu anlamına gelmiyor. Duygularda bozulma oluyor mu? Hastaların kendi duygularını göstermesinde bir bozukluk oluyor. Tabii bu durum bu insanların duygusuz olduğu anlamına gelmiyor. Nasıl farkediliyor? Davranış bozuklukları başladığı anda farkedilebilir. Erken dönemde bu bozuklukların farkedilmesi bizim için daha iyi tabii. Daha kolay tedavi edilir. Çevreden kendini soyutlama, farklı alışkanlıklarının ortaya çıkmaya başlaması. Uykularında bozulmalar olmaya başlıyor, yeme içmelerinde bozulmalar başlıyor, hatta yedikleri yemeklerin kendilerini zehirleyeceğini düşünmeye başlıyorlar. Kendi kendine gülmeye konuşmaya başlarlar. Ailenin bunlara dikkat etmesi gerekiyor. Aileler genellikle ergenlik dönemindeki hırçınlıklar ile hastalığın başladığını farkedemeyebilirler bunun için doktora başvurmaları gerekiyor. İnsanlar arasında şizofren hastalarının tehlikeli olduğu yönünde görüşler var bu konuda neler söyleyeceksiniz? Tabii kısmen bir tehlike olabilir. Ama bu normal insandan daha fazla değil. Yani normal insanların suç işleme oranından daha fazla değil. Bu tehlikelilik dediğimiz şeyi çok arttırmıyor. Nasıl tedavi edilir? İlaçlarla tedavi edilir. İlaçsız bir şizofreni tedavisi düşünülemez. Bunun yanı sıra da hastanın aile ve çevresiyle olan iletişimi için bir takım terapiler uyguluyoruz. Tedaviyi yardımcı olarak kullanıyoruz. Kullanılar ilaçlar bağımlılık yapıyor mu? Bu ilaçlar bağımlılık yapmaz ancak sürekli kullanılması gerekiyor. Bağımlılık yapan ilaçlar zaten Yeşil Reçete ile satılır. Şizofreni hastalığını ilaçla tedavi tamamen ortadan kaldırır mı? Küçük bir bölümünde tamamen ortadan kalkabiliyor. Ama genellikle kalıcı bir hastalıktır. Şeker ya da tansiyon hastalığı gibi ilaç kullanılmadığı zaman hastalık tekrarlıyor. İlaçların bırakılması hastalığın yüzde 80 ortaya çıkmasına neden oluyor. İlaç kullanarak hastalanmadan önceki hayatlarına dönebilirler mi? Hastalığın gidişatı kişiden kişiye değişiyor. İlaç kullanan hasta hastalık önceki hayatına dönmese de kendi hayatını devam ettirebiliyor. Çok fazla olmasa da çalışabiliyorlar. Genel olarak hastaların yüzde 25'i tamamen iyileşiyor, yüzde 25'i iyileşemiyor geri kalan yüzde 50'si de kendi hayatlarını sürdürebiliyorlar. Mesala şizofreni nedeniyle tıp fakültesinden ayrılan bir kişi ilaçlarına düzenli devam etse tekrar okuluna gidebilir mi? Bu kadar ağır işleri yapmak çok mümkün olmuyor. Çünkü doktorluk oldukça ağır bir iş. Bu kadar ağır bir işi yapamayabilirler ama başka türlü işleri yapabilirler. Örneğin mimar olup da hasta olan bir insan eskisi kadar ağır çalışmamak koşuluyla işine devam edebilir. Bu da mümkün olabilir. Şizofreni hastaları evlenebilir mi? Buna hastasına göre karar verilmesi gerekir. Ülkemizde yanlış bir inanış var. "Evlenirse iyileşir" diye. Şizofren hastalarının evlendiği zaman iyileşmesi söz konusu değil. Evlenecek kişi karşısındaki kişinin şizofren olduğunu biliyor ve şizofren olan kişi de evlenmek istiyorsa evlenmesinde bir sakınca yoktur. Ama bilmeden evleniliyorsa çok sorun çıkabilir onu önermiyoruz tabii.
Müzik ve sohbet Evinde 1.5 yıl dernek faaliyetleri yürüten Aksay, şimdi de Şişli'deki bürosunda devam ediyor dernek çalışmalarına. İnsanların şizofren hastalarına karşı önyargılı olduğunu ve bu önyargıyı kırmak için dernek kurduklarını söyleyen Aksay, "Hastalar hastaneden çıktıktan sonra yapayanlız kalıyorlar. Diğer insanlarla iletişim kuramıyorlar. Hastalar burada güzel vakit geçiriyorlar ve kendilerini ifade edebiliyorlar" dedi. Derneğin en önemli görevlerinden birinin çocuklara ilaç kullanma alışkanlığı kazandırmak ve hasta yakınlarına yardımcı olmak olduğunu vurgulayan Aksay, "Hasta ve hasta yakınlarının yüzündeki o mutlu ifadeyi görmek bizim için en büyük ödül" diye konuştu. 300 üyesi bulunan dernekte doktorlar düzenli terapi veriyor. Aileler de çocuklarına nasıl davranması gerektiği konusunda ayrı terapiler alıyorlar. Tedavinin dışında müzik dinleyecekleri, sohbet edecekleri ortamlar var. Şizofreni hastaları küçük uğraşlar edinecekleri işleri de yapıyorlar. Bu uğraşların başında da resim yapmak ve boncuktan takılar yapmak geliyor. Ayrıca şiir günleri ve gezi gibi etkinlikler düzenleniyor.
Önyargıları kırmak Aksay'ın en çok tepki gösterdiği durumlardan biri de çevredeki insanların şizofreni hastalığına karşı önyargılı olması ve bu insanlara 'deli' damgasının yapıştırılması. Aksay, "Medya da toplum da bu konuda çok yanlış davranıyor. Benim çevremde bulunan insanlar bile beni bu konuda yanlız bıraktı. Gerekçeleri de 'sizi rahatsız etmeyelim.' Bir baktım çevremde kimse kalmamış. Medya da bir başlık atıyor bizim şu ana kadar çalışmalarımızı yerle bir ediyor. 'Şizofren hasta, adam bıçakladı.' Sanki normal insanlar adam bıçaklamıyorlar. Hastalık hakkında bilgileri olmadan konuşuyorlar" dedi. Oğlunun Endütsri Mühendisliği 2. sınıfta okurken şizofreni olduğunu kaydeden dernek başkan yardımcısı, Rabia Aslaner, bu duruma daha da tepkili; "Ben burada 100 tane şizofren hastasıyla birlikteyim ama hiç tedirgin olmuyorum. Kendimi güvende hissediyorum. Ama dışarda kendimi tedirgin hissediyorum."
Sıra arkadaşı başhekim yardımcısı Şizofreni hastalığına yakalananların çoğunun yöksekokul mezunu olduğunu ya da bu hastalığa yakalandığı için okulunu bırakmak zorunda kaldıklarını kaydeden Aksay, hastaların kendi hastalıklarının farkında olduklarını ama bunu diğer insanlara farkettirmemeye çalıştıklarını söyledi. Aksay, "Mesala benim oğlumun okulda sıra arkadaşı şimdi Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekim Yardımcısı. Oğlum da öyle olabilirdi. Ama sıra arkadaşına hastası olarak gidiyor" diyor gözyaşlarını gizlemeye çalışarak. Aksay, tıpta okuyan oğlunun düzeldikten sonra tekrar eğitimine devam edip etmeyeceği sorusuna karşılık olarak da "Bunun imkânı yok" diyor ve ekliyor, "Okuluna devam edemiyor ama başka uğraşlar buluyor kendine. Mesala benim oğlum 3 ayda bir çıkan derneğimizin dergisini bir doktorla birlikte hazırlıyor."
Erken tanı önemli Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde Psikiyatri Uzmanı Dr. Emrem Beştepe şizofreni hastalığının tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun altını çizerek, "Erken tanı hastalığın tedavisi için çok önemli. Davranış değişikleri olduğu zaman ailenin buna dikkat etmesi gerekiyor" dedi. Şizofreni nedir? Şizofreni bir beyin hastalığıdır. Beyin kimyasında bir takım değişikliklerle ortaya çıkıyor. Kesin nedeni bilinmiyor. Genetik yatkınlık var tabii ama, kesin bir genetik yatkınlık sözkonusu değil. Eğer ailede şizofreni hastalığı varsa kişinin şizofreni olma riski artıyor. Genellikle düşünce bozukluğu ile ortaya çıkar. Hastanın yanlış inançları olabilir olmayan sesler duyabilir. Tedavi edilebilen bir hastalıktır. Eskisi gibi ümitsiz değiliz bu konuda. Hastalık nasıl gösterir kendini? Genellikle davranış bozuklukları ile ortaya çıkıyor. Hastalarımızda ilk başta çevreyle ilişkisinin kesildiğini görüyoruz. Ardından da bir takım yanlış inanışlar ortaya çıkıyor. Olmayan sesler duyma bazen insanların kendine kötülük yapacağını düşünmeye başlıyor. Kaç yaşında ortaya çıkıyor? Genellikle 18 yaş ile 35 yaş arasında ortaya çıkıyor. Tabii bu yaşlar dışında görülmesi ileriki ya da küçük yaşlarda hiç olmadığı anlamına gelmiyor. Zeki insanlarla şizofreni hastalığı arasında bir ilişki var mı? Zeki olan ve az zeki olan insanlar arasında da aynı sıklıkta görülür. Zakayla direkt bir ilişkisi yok. Şizofreni olan insanda tamamen akıl gidiyor mu? Hayır aklının tümüyle gittiğini söyleyemeyiz. Bazı alanlarda bozulma oluyor. Muhakeme kusurları ortaya çıkıyor. Ama bu her zaman her şeyin bozulduğu anlamına gelmiyor. Duygularda bozulma oluyor mu? Hastaların kendi duygularını göstermesinde bir bozukluk oluyor. Tabii bu durum bu insanların duygusuz olduğu anlamına gelmiyor. Nasıl farkediliyor? Davranış bozuklukları başladığı anda farkedilebilir. Erken dönemde bu bozuklukların farkedilmesi bizim için daha iyi tabii. Daha kolay tedavi edilir. Çevreden kendini soyutlama, farklı alışkanlıklarının ortaya çıkmaya başlaması. Uykularında bozulmalar olmaya başlıyor, yeme içmelerinde bozulmalar başlıyor, hatta yedikleri yemeklerin kendilerini zehirleyeceğini düşünmeye başlıyorlar. Kendi kendine gülmeye konuşmaya başlarlar. Ailenin bunlara dikkat etmesi gerekiyor. Aileler genellikle ergenlik dönemindeki hırçınlıklar ile hastalığın başladığını farkedemeyebilirler bunun için doktora başvurmaları gerekiyor. İnsanlar arasında şizofren hastalarının tehlikeli olduğu yönünde görüşler var bu konuda neler söyleyeceksiniz? Tabii kısmen bir tehlike olabilir. Ama bu normal insandan daha fazla değil. Yani normal insanların suç işleme oranından daha fazla değil. Bu tehlikelilik dediğimiz şeyi çok arttırmıyor. Nasıl tedavi edilir? İlaçlarla tedavi edilir. İlaçsız bir şizofreni tedavisi düşünülemez. Bunun yanı sıra da hastanın aile ve çevresiyle olan iletişimi için bir takım terapiler uyguluyoruz. Tedaviyi yardımcı olarak kullanıyoruz. Kullanılar ilaçlar bağımlılık yapıyor mu? Bu ilaçlar bağımlılık yapmaz ancak sürekli kullanılması gerekiyor. Bağımlılık yapan ilaçlar zaten Yeşil Reçete ile satılır. Şizofreni hastalığını ilaçla tedavi tamamen ortadan kaldırır mı? Küçük bir bölümünde tamamen ortadan kalkabiliyor. Ama genellikle kalıcı bir hastalıktır. Şeker ya da tansiyon hastalığı gibi ilaç kullanılmadığı zaman hastalık tekrarlıyor. İlaçların bırakılması hastalığın yüzde 80 ortaya çıkmasına neden oluyor. İlaç kullanarak hastalanmadan önceki hayatlarına dönebilirler mi? Hastalığın gidişatı kişiden kişiye değişiyor. İlaç kullanan hasta hastalık önceki hayatına dönmese de kendi hayatını devam ettirebiliyor. Çok fazla olmasa da çalışabiliyorlar. Genel olarak hastaların yüzde 25'i tamamen iyileşiyor, yüzde 25'i iyileşemiyor geri kalan yüzde 50'si de kendi hayatlarını sürdürebiliyorlar. Mesala şizofreni nedeniyle tıp fakültesinden ayrılan bir kişi ilaçlarına düzenli devam etse tekrar okuluna gidebilir mi? Bu kadar ağır işleri yapmak çok mümkün olmuyor. Çünkü doktorluk oldukça ağır bir iş. Bu kadar ağır bir işi yapamayabilirler ama başka türlü işleri yapabilirler. Örneğin mimar olup da hasta olan bir insan eskisi kadar ağır çalışmamak koşuluyla işine devam edebilir. Bu da mümkün olabilir. Şizofreni hastaları evlenebilir mi? Buna hastasına göre karar verilmesi gerekir. Ülkemizde yanlış bir inanış var. "Evlenirse iyileşir" diye. Şizofren hastalarının evlendiği zaman iyileşmesi söz konusu değil. Evlenecek kişi karşısındaki kişinin şizofren olduğunu biliyor ve şizofren olan kişi de evlenmek istiyorsa evlenmesinde bir sakınca yoktur. Ama bilmeden evleniliyorsa çok sorun çıkabilir onu önermiyoruz tabii.
Evrensel'i Takip Et