16 Şubat 2004 23:00
Masaya üç şart konuldu
Kıbrıs görüşmelerinde Türk tarafının temel üç şartı bulunuyor. Özellikle adada iki kesimliliğin korunması, olmazsa olmaz şartlar arasında sayılıyor. Rumlar ise gelinen noktadan memnun değil. Özellikle muhalefet partileri New York'ta Rum heyetinin gelişmelere seyirci kaldığını belirtiyor.
Kıbrıs Türk tarafı, 19 Şubat'ta Lefkoşa'da başlayacak Kıbrıs müzakerelerinde 3 temel konuyu masaya getirecek. Annan planı üzerinde, olmazsa olmazları olarak belirlediği "iki kesimlilik, garantörlük ve yeni sınır düzenlemeleri" çerçevesinde değişiklikler isteyecek olan Türk tarafı, Birleşik Kıbrıs Devleti'nin "iki eşit halk" tarafından kurulacağının vurgulanmasında da ısrarlı olacak.
Türkiye ve KKTC, AB'den de anlaşmada öngörülecek mülkiyet, serbest dolaşım ve yerleşim özgürlüklerine sınırlamaların benimseneceği konusunda resmi güvence almaya çalışacak. Türk tarafının, 19 Şubat'ta başlayacak müzakerelerde zemin olacak Annan planı üzerinde temel değişiklik telepleri şöyle:
İKİ KESİMLİLİK GÜÇLENMELİ Annan planı, kurulacak yeni Birleşik Kıbrıs Devleti'nin "iki-bölgeli" bir yapı olacağını kaydediyor. Ancak Rumların Kıbrıs Türk tarafına yerleşmelerine olanak verilirken, diğer yandan bu 15 senelik zaman dilimi sonunda Türk nüfusunun yüzde 21'i ile sınırlandırılıyor. Türk tarafına göre bu durum, iki kesimliliğin "sulandırılması" anlamına geliyor. Kıbrıs Türk tarafına yerleşecek Rumlar, yerel ve genel seçimlerde oy kullanabilecek. Annan planı, Birleşik Kıbrıs Devleti'nde ortak bir parlamentonun kurulması, bunun da Temsilciler Meclisi (alt meclis) ve Senato'dan (üst meclis) oluşmasını öngörüyor. Temsilciler Meclisi'nde nüfusa göre yüzde 25 oranında Türkler ve yüzde 75 oranında Rumlar temsil edilecek. Senato ise 24-24 şeklinde eşit olacak. Türk tarafı, Kıbrıs Türk devletine geçecek olan Rumların oranının yüzde 21'den yüzde 10'lara düşürülmesini istiyor. İki kesimlilik ilkesinin korunması için, Türk tarafına yerleşecek Rumların genel seçimlerde Rum kesiminden oy kullanmaları talep ediliyor. Böylece Senato'daki 24-24'lük dengenin korunması amaçlanıyor. Türk tarafının üzerinde ısrarla durduğu bir diğer konu da, Birleşik Kıbrıs Devleti'nin kuruluş anlaşmasında, yeni ortaklığın "iki eşit halk" tarafından kurulacağının vurgulanması. Rum tarafı, Kıbrıs'ta tek bir halk olduğunu savunurken, iki ayrı egemenlik düşüncesine de karşı çıkıyor. Annan planı, iki ayrı kurucu devletten oluşan bir Birleşik Kıbrıs Devleti öngörürken, iki ayrı halk ifadesine yer vermiyor. Bu da, Kıbrıs Türk kurucu devletinin egemenlik kaynağını muğlak bırakıyor.
TÜRKİYE'NİN GARANTÖRLÜĞÜ Türk tarafı, Türkiye'nin garantörlüğü konusunun Annan planında zayıflatıldığını düşünüyor ve değişiklikler talep ediyor. Adada asker bulundurma konusunu da, garantörlük kapsamında değerlendiren Türk tarafı, bu konuda öngörülen düzenlemelerin de değiştirilmesini istiyor. Annan planı, adada tarafların anlaşacağı bir takvim uyarınca, garantör ülkelerin bulunduracağı asker sayısının 6 bine indirilmesini öngörüyor. Türkiye'nin AB üyeliğinin gerçekleşmesiyle bu 6 bin asker de geri çekilecek ve ada tümüyle silahsızlandırılacak. Planda, Türkiye'nin AB üyeliğine kadar adada kalacak 6 bin askerin faaliyetleri konusunda katı sınırlamalar getiriliyor. Türk tarafının bu sınırlamalar konusunda itirazları bulunuyor ve Türkiye'nin AB üyeliği sonrasında sembolik de olsa adada askeri güç bulundurmak istiyor.
SINIRLAR YENİDEN BELİRLENMELİ Annan planında öngörülen toprak düzenlemeleri, büyük ölçüde Rum tarafının talepleri doğrultusunda belirlenmiş bulunuyor. Bu duruma, Kıbrıs Türk tarafının geçen yılki müzakerelerde Genel Sekreter'e bu çerçevede bir öneri sunmamasının da etkili olduğu belirtiliyor. Türk tarafı, girintili ve çıkıntılı olarak çizilen sınırların yerine daha düz bir hat belirlenmesini ve toprak ayarlamalarının da yeniden yapılmasını istiyor.
İKİ KESİMLİLİK GÜÇLENMELİ Annan planı, kurulacak yeni Birleşik Kıbrıs Devleti'nin "iki-bölgeli" bir yapı olacağını kaydediyor. Ancak Rumların Kıbrıs Türk tarafına yerleşmelerine olanak verilirken, diğer yandan bu 15 senelik zaman dilimi sonunda Türk nüfusunun yüzde 21'i ile sınırlandırılıyor. Türk tarafına göre bu durum, iki kesimliliğin "sulandırılması" anlamına geliyor. Kıbrıs Türk tarafına yerleşecek Rumlar, yerel ve genel seçimlerde oy kullanabilecek. Annan planı, Birleşik Kıbrıs Devleti'nde ortak bir parlamentonun kurulması, bunun da Temsilciler Meclisi (alt meclis) ve Senato'dan (üst meclis) oluşmasını öngörüyor. Temsilciler Meclisi'nde nüfusa göre yüzde 25 oranında Türkler ve yüzde 75 oranında Rumlar temsil edilecek. Senato ise 24-24 şeklinde eşit olacak. Türk tarafı, Kıbrıs Türk devletine geçecek olan Rumların oranının yüzde 21'den yüzde 10'lara düşürülmesini istiyor. İki kesimlilik ilkesinin korunması için, Türk tarafına yerleşecek Rumların genel seçimlerde Rum kesiminden oy kullanmaları talep ediliyor. Böylece Senato'daki 24-24'lük dengenin korunması amaçlanıyor. Türk tarafının üzerinde ısrarla durduğu bir diğer konu da, Birleşik Kıbrıs Devleti'nin kuruluş anlaşmasında, yeni ortaklığın "iki eşit halk" tarafından kurulacağının vurgulanması. Rum tarafı, Kıbrıs'ta tek bir halk olduğunu savunurken, iki ayrı egemenlik düşüncesine de karşı çıkıyor. Annan planı, iki ayrı kurucu devletten oluşan bir Birleşik Kıbrıs Devleti öngörürken, iki ayrı halk ifadesine yer vermiyor. Bu da, Kıbrıs Türk kurucu devletinin egemenlik kaynağını muğlak bırakıyor.
TÜRKİYE'NİN GARANTÖRLÜĞÜ Türk tarafı, Türkiye'nin garantörlüğü konusunun Annan planında zayıflatıldığını düşünüyor ve değişiklikler talep ediyor. Adada asker bulundurma konusunu da, garantörlük kapsamında değerlendiren Türk tarafı, bu konuda öngörülen düzenlemelerin de değiştirilmesini istiyor. Annan planı, adada tarafların anlaşacağı bir takvim uyarınca, garantör ülkelerin bulunduracağı asker sayısının 6 bine indirilmesini öngörüyor. Türkiye'nin AB üyeliğinin gerçekleşmesiyle bu 6 bin asker de geri çekilecek ve ada tümüyle silahsızlandırılacak. Planda, Türkiye'nin AB üyeliğine kadar adada kalacak 6 bin askerin faaliyetleri konusunda katı sınırlamalar getiriliyor. Türk tarafının bu sınırlamalar konusunda itirazları bulunuyor ve Türkiye'nin AB üyeliği sonrasında sembolik de olsa adada askeri güç bulundurmak istiyor.
SINIRLAR YENİDEN BELİRLENMELİ Annan planında öngörülen toprak düzenlemeleri, büyük ölçüde Rum tarafının talepleri doğrultusunda belirlenmiş bulunuyor. Bu duruma, Kıbrıs Türk tarafının geçen yılki müzakerelerde Genel Sekreter'e bu çerçevede bir öneri sunmamasının da etkili olduğu belirtiliyor. Türk tarafı, girintili ve çıkıntılı olarak çizilen sınırların yerine daha düz bir hat belirlenmesini ve toprak ayarlamalarının da yeniden yapılmasını istiyor.
Evrensel'i Takip Et