Jack Reacher’ı tanır mısınız?
Jack Reacher, hem sinema hem de edebiyat dünyasında iz bırakan, gri alan tanımayan bir karakter olarak yeniden karşımızda.

Eski Askeri Polis Jack Reacher
Alper Kaya
[email protected]
Jim Grant’ın Lee Child mahlasıyla yazdığı kitaplarının baş karakteri olan, Eski Askeri Polis Jack Reacher’ı tanır mısınız? Eğer suç-gerilim türlerini takip ediyorsanız, adını mutlaka duymuşsunuzdur ama söz konusu bizim ülkemiz olunca bu tanışıklık biraz garip bir hal alıyor… Merak etmeyin, aklınızdaki karmaşayı gidereceğim.
Sinemadan mı, dijitalden mi?
Jack Reacher karakteri, romanların yanı sıra beyazperdede ve dijital platformlarda da boy gösterdi. İlk olarak 2012 yılında, “Jack Reacher” isimli filmle (evet, ne kadar da yaratıcı) Christopher McQuarrie’nin yönetmenliğinde ve Tom Cruise’un Reacher’a can verdiği bir uyarlama gördük. Bunu, 2016 yılında “Jack Reacher: Never Go Back” isimli uyarlama takip etti. Yönetmenlik koltuğu Edward Zwick’e devrolsa da Reacher karakteri hâlâ Tom Cruise’un üzerine zimmetliydi.
Fakat takvimler 2022’yi gösterdiğinde format birazcık değişti. Birden fazla yönetmenin karşımıza çıktığı dizi uyarlaması “Reacher” ile bu kez bu emektar dedektifimize can veren Alan Ritchson oldu ve filmlerin aksine dizi kitaplardaki kronolojik sıralamaya riayet etti.
Kitaplara dönelim…
Hazır kitaplardaki kronolojik sıra demişken, kitaplara dönelim. Lee Child imzalı toplam 29 Reacher kitabı var. Dilimize çevrilmiş 10 kitabı bulunuyor. Ama 10 Reacher macerasını sırasıyla okuyacağınızı sanıyorsanız orada biraz yanıldığınızı belirtmem gerekiyor.
Birinci kitap, Oğlak Yayınları tarafından 2006 yılında “Öldüren Kumpas” ismiyle dilimize çevriliyor. Onu 1 yıl sonra “Düşman” isimli çeviri takip ediyor. Fakat bu kitap, serinin sekizinci kitabı.
2009’da bu kez Artemis Yayınları’nda boy gösteren haşin Reacher’ın bu kez 13. kitabı dilimize çevrilmiştir: Yarın Yokum. Artemis’teki macerası 2011’de serinin 12. kitabının çevirisi olan “Kaybedecek Bir Şey Yok” ile, 2012’de ise serinin 9. (Ve 2016 yılında filme uyarlanan) kitabının Türkçesi “Tek Kurşun” ile devam etti. Yani Reacher, Artemis’te bir nevi Benjamin Button muamelesi gördü.
2016 yılında ülkemizdeki son adresi olan Koridor Yayıncılık’a geçiş yapan Jack Reacher serisinin 18. kitabı “Asla Geri Dönme” o yıl okurlarla buluşurken 2017’de serinin 4. kitabı “Körebe”, 2020’de serinin 14. kitabı “61 Saat” ve 2022’de serinin 15. kitabı “Ölmeye Değer” ismiyle dilimize kazandırıldı.
Ancak Koridor Yayıncılık, 2025’te bir sürprize imza atarak (Reacher serisini muhtemelen yeniden ele almaya karar verdiği için olsa gerek) ‘yepyeni’ bir Lee Child romanını bizimle buluşturdu: Mezbaha.
Aslında bu kitap 2006 yılında başka bir yayıncı ile okuyucuların karşısına çıkan, serinin ilk kitabıydı. Haklarını teslim edelim: Koridor Yayıncılık, okuyucu dostu bir tavır ortaya koyarak kitabın üzerine “Jack Reacher 1” yazarak etik de bir duruş sergiledi.
28 yılda ne değişti?
Peki ilk kez 1997’de okurların karşısına çıkmış bir kitabı 28 yıl sonra okumak nasıl bir duygu?
Öncelikle Çevirmen Belgin Selen Haktanır’ın da en az yayınevi kadar hakkını teslim etmek icap ediyor. Lee Child’ın akıcı üslubunu, bir o kadar akıcı ve berrak bir Türkçe ile bizlere ulaştırmayı başarmış. Lee Child, yabancıların ‘page-turner’ dedikleri türden bir yazar. Yani sayfalar birbirini o kadar hızlı bir şekilde takip ediyor ve yazar kendisini o kadar iyi okutuyor ki 512 sayfalık “Mezbaha” bir günde dahi bitirilebiliyor.
Hikayeye gelecek olursak, 28 yıldan sonra okuduğunuzda aslında hem dünyadan hem de kendi lokal bakış açımızdan hiçbir şeyin değişmediğini görmemiz biraz üzücü. Alakası olmayan bir suçla suçlanıp hapse tıkılmaya çalışan birileri, sahte para basmak için akla hayale gelmeyen şeyler icat edebilen başkaları, arada kalan masum güvenlik görevlileri ve kirli polisler... Hatta kirli siyasetçiler… Okudukça bu kadar tanıdık gelen bir manzaranın 1997’de yazılmış olduğuna inanmak da güçleşiyor.
Bir de Reacher’dan bahsedelim ve bu bahsi kapatalım.
Reacher aslında riskli bir karakter. Herkesin sevebileceği bir figür değil. Hatta şöyle diyeyim: Onu seven çok sever, sevmeyen ise hiç sevmez. Bu kadar net ve gri alanlardan azade bir figür. Fakat akıcı bir roman okumak istiyorsanız, hikayesinin de sırlarla örülü ve zekice çıkarımlarla aydınlatılabildiği bir altyapıya sahip olması tercihinizse, biraz da aralarda vurdulu-kırdılı bölümler olsun istiyorsanız hiç düşünmeden “Mezbaha” romanını okuyabilirsiniz.
Fakat uyarayım: İlk sayfayı okuduktan sonra finale kadar elinizden nasıl bırakacağınızı bilemeyeceksiniz.
Evrensel'i Takip Et