AKP’nin pek çok sorun ve çelişki ile iktidara geldiğini de görmemiz gerekir. Kötüleşen yaşam ve çalışma koşulları, Ortadoğu’da bataklığa gömülen bir politika, geleceksizlik, kadınlara dönük şiddetin katlanarak artması gibi oldukça uzun bir dizi sorun da AKP ile birlikte iktidar koltuğunda.
Antalya’da gerçekleştirilecek olan zirve sorunların çözümü değil, sorunun ta kendisidir. Bu zirve halklara ölüm, halklara zulüm getirenlerin en ileri örgütlü yapısıdır. Kasım ayında Antalya sahillerine halkların sorunlarını değil kendi sorunlarını tartışmaya gelmektedirler.
Bakınız amaçlar ne kadar da açık bir şekilde ortaya konmuş; şirket kuralım, ortak olalım, şirket yönetiminde yer alalım. Yani yeni bilgi üretimi, teknolojik gelişim kılıfı altında apaçık bir gerçek yatıyor. Bu gerçek de teknopark ya da kentlerin amacının öğrenciyi de öğrenim görevlisini de sermayenin, patronların işine yarar işler yapar hale getirmek
Bir CEO veya müdürün katıldığı bu zirveler; vizyon, misyon, enerji, sinerji gibi afilli kelimelerin havalarda uçuştuğu trajedi ve totolojinin harika bir dansı niteliğindedir. Bu dansa da kadınlar ve erkekler en şık takımları ve elbiseleriyle gelmeyi ihmal etmezler.
Abi ben AKP ne zaman iktidara geldi tam olarak bilmiyorum ama baya oldu ona eminim. Bundan emin olduğum kadar asgari ücreti 1300 tl yapmayacaklarına da eminim. Niye 5 ay önce yapmayıp da seçime 1 ay kala yaygara çıkardılar, aslında her şey belli.
Okul kıyafeti almayacağımızı söylediğimizde idare bizi okula almamakla tehdit ediyor. Bu durumda bazı arkadaşlarımız maddi durumu yeterli olmadığı halde yüksek fiyattaki okul kıyafetlerini almak zorunda kalıyorlar.
Onlar mesela, ellerinde silahla değil oyuncaklarla gitmişlerdi çocuklara umut olmaya. Barış isteyen insanları neden öldürürler arkadaş?
“Yani kanaatimce asıl mesele YÖK’ün varlığını sürdürmesi ya da kaldırılması değil ulusal düzlemde yükseköğretimi planlayan ve denetleyen bir kurum olmayla sınırlandırılması. Bu anlamda yakın dönemde YÖK’ün kaldırılacağına ilişkin hiçbir emare yokken bu tür bir beklentinin de pek anlamı yok.”
Sermayenin ihtiyaçlarını karşılamayan sosyoloji, felsefe, fizik, kimya gibi bölümlerin kapatılması tartışmalarının döndüğünü dahi hatırlarız. Bir hayli demokratik bir dönüşüm yaşamış desenize YÖK! Eğer bu demokrasiye boyun eğmez ve YÖK’ü protesto ederseniz de yiyeceğiniz cop işin cabası; çünkü “ öğrenimi kısıtlayan her türlü eylem, işgal, protesto akademik özgürlüğün ihlalidir.”
IŞİD’e yardımları belgelenen AKP’nin %49’luk oy oranıyla tek başına iktidar olduğu bir seçimin ertesi günü IŞİD bayraklarının üniversiteye saçılması herhangi bir özgürlük tanımına girmeyeceği gibi provakatif ve korku salmak amaçlı bir plandır kuşkusuz
Bütün üniversitelerde topluluklara dönük baskının ve saldırının olduğunu biliyoruz. Biz de bu baskıları kendi üniversitemizde yaşıyoruz. Biz kim miyiz? Kocaeli Üniversitesi Ekmek ve Gül Kadın Çalışmaları Atölyesi!
34. Kuruluş yıl dönümünü geride bıraktığımız YÖK'ün üniversiteler üzerindeki tahakkümünün, bilimin ve özgür düşüncenin üretildiği yer olan üniversitelerin YÖK eliyle üniversiteleri niteliksiz, statükocu, muhafazakar eğitim politikaları çerçevesinde şekillendirmeye çalıştığının göstergesidir.
Bizim okulumuzda ise olması gereken gibi değil daha çok bir kariyer basamağı olarak görülüyor. ÖTK başkanları vizyonları için o koltuklarda bulunuyorlar. ÖTK başkanlarını toplantılarda takım elbiseyle görüyoruz hep, hangi öğrenci okula takım elbiseyle gelir. Bu mudur öğrenci temsiliyeti?
Üniversitelerin üzerindeki baskı politikası dokuz kollu bir ahtapot misali. Bu kollardan biri de kulüp ve toplulukları sarmış durumda. Eh bu düğümü kesip atmak da bizim elimizde!
Fukuşima ve Çernobil nükleer facialarının önlenemediğini, gelişmiş ülkelerin bu yüzden nükleerden vazgeçtiğini belirtiyor Kaya. Ülkemizde olmasının ise daha fazla endişe verdiğini, Soma'da, Torunlar'da iş kazalarını önleyemeyen hükümetin ve patronların bu ülkede olduğunu, yani Türkiye'nin ihmaller ülkesi olduğunu söylüyor
Kapitalist kriz ve Türkiye…
Şaşkın ördek
İki kupalı amatör
Fatih Polat, Suriyeli Nura'ya konuk oldu | Kafesteki kuş, camdaki bayrak ve bir göçmen
Hazırlayan: Fatih Polat
İstanbul ve Ankara'da gazetecilere dönük operasyonda 9 gazeteci gözaltına alındı.
AKP eski milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınları tarafından eşi ve 2 oğlu katledildiği için adalet mücadelesi veren Şenyaşar hakkında "cumhurbaşkanına hakaret" iddiasıyla dava açıldı.
MKG ve DFG, basın çalışanlarına yönelik operasyonları kınayarak, "Bu saldırılar özgür basın emekçilerini yıldıramaz. Artık bu tarz yönelimlerden vazgeçin" diye açıklama yaptı.
MESEM'li Ali: "Ağabey iş zaten zor ve kötü bir de ustalar işi daha da zorlaştırıyorlar. Küfreden var, bağıranlar var…İşe gidiyorum ama istemeye istemeye."
AKP'lilerin lüks yaşamlarını sosyal medyada paylaşmaları tepkilere neden olunca, parti yönetimi milletvekillerini, "Giyim kuşamdan yemeden içmeye, her konuda hassas olun" diyerek uyardı.
İTO başkanı Avdagiç, "Bütün Trakya'yı, Çanakkale, Bursa, Sakarya ve bütün çevredeki Organize Sanayi Bölgeleri'ni canlı izleyen, OSB radarı gibi çalışacak bir sistem kurguluyoruz" dedi.
Çoçuklar bugün sermayenin ucuz işçileri. 13, 14 ve 15 yaşında işçi çocuklar anlattı: "Oyuna zamanım olmuyor. Akşam 10’da evde oluyorum, biraz telefonla oynuyorum. Sonra yorgunluktan uyuyorum."
Bugün 23 Nisan çocuk bayramı ama Türkiye’de çocukların yaşam koşulları bayrama çok uzak. Yüz binlerce çocuk atölyelerde sömürülüyor. Çocuk eğitim hakkından mahrum, hayalleri ise çalınmış durumda.
Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...
AKP’li Menemen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan, 31 Mart seçimlerinin ardından işten atma ve sürgünlere başladı.
Buca Belediyesi temizlik, fen işleri, park ve bahçeler işçileri olmak üzere tüm çalışanların ücret, fazla mesai ücretleri ve gıda kartı ödemelerinde yaşanan sorunlara işçiler tepkili.
TED Aliağa Koleji’nde veliler hakları için örgütlenme mücadelesi veren öğretmenlere destek verdi.
Smyrna’dan İzmir’e Kentin Gündemi'nde mücadeleci işçilerle 1 Mayıs'a nasıl hazırlandıklarını ve taleplerini konuştuk.
Miray Madencilik A.Ş.’ye ait “Termal Turizm Amaçlı Jeotermal Kaynak Arama Sondaj” projesi bilirkişi raporunda kamu yararı olmadığı çevresindeki tarımsal faaliyete zarar vereceği belirtildi.
Aliağa İZSU ve Yerel Hizmetler birimlerinde Genel-İş 2 No’lu ve Tüm Bel-Sen 1 No’lu Şube iş yeri temsilcilikleri, işçileri talepleri için 1 Mayıs'ta alanlarda olmaya çağırdı.