12 Kasım 2015 17:13

Sadece yasak serbest!

Paylaş

1 Kasım seçimlerinin ardından sermaye hükümeti AKP, çatışma ortamına yaslanarak seçimlerden galip çıkmasının ardından bir süredir kendisine muhalif bütün kesimlerin ezilmesine dayalı politikasını “istikrarla” sürdüreceğine dair kararlılığını gösterdi!

Bir saldırı ve savaş hükümeti olarak, sermayenin de önemli bir bölümünü temsil eden politikalarıyla AKP, kendisine oy vermeyen, fabrikada, okulda, sokakta bugün AKP eliyle sürdürülen sermaye düzeninden rahatsızlığını dile getiren herkesi dile getirmeye çalışıyor. Onlarca genç “hepsi terörist, vatan haini” kara propagandası altında katlediliyor. Erdoğan’ın emrindeki polisin katlettiği her genç için “demokrasiye karşı”, “eşitliğe ve özgürlüğe karşı” dahası “dış güçlerin etkisindeki örgütlere üye”, ‘öldürülmeseler ülkeyi yaşanmaz hale getirecekler’ algısı medyada hep bir ağızdan işleniyor.

İşte bu kara propaganda altında, bu ülkenin sokaklarının, liselerinin, fabrikalarının, üniversitelerinin yaşadığı birde gerçek var. Milyonlarca gence yaşamı neyin, kimin dar ettiğine dair bir sözümüz var. Bu nedenle bu sayımız geçtiğimiz hafta akademideki yasakların simgesi durumundaki YÖK’ün (6 Kasım’ın) yıldönümü olması nedeniyle üniversitedeki yasaklara bir parantez açıyor.

Bizde bir parantez açarak, tartışmayı dergimizin sayfalarına bırakalım!

ÜNİVERSİTEDE “AKP’Lİ OLANIN SEÇİLMEMESİ” 
YASAK!
Rektörlük seçimlerinin ardından sonuncu olmuş ama AKP’ye yandaşlığıyla tanınan rektörü atamak serbest! Ama bu okulda siyaset yapmak yasak! 

Burjuvazinin yürütme organı olarak şekillenmiş devlete “fiili dikta rejimi” olarak da tanımlayabileceğimiz bir dayatmayla fiili başkanlık yapan, parlamentoyu çalıştırmayan cumhurun başı; ekonomik, toplumsal, ideolojik, akademik, siyasal, kültürel bir yapılanma/ kurum olarak eğitim sistemine şekil verirken ortada siyasi bir şey görmüyor olmalı ki iş sisteme dönük eleştirilerin kendisine / Cumhurbaşkanına yöneldiğinde “yasak” koyuyor.

Sermayedara, CEO’ya, yandaş cemaatlerin temsilcilerine üniversitenin kapısı da, bütçesi de açık! Üniversitede, öğrenciye, işçiye ve akademisyene söz hakkı yok! Onun dışında herkes üniversite hakkında konuşabilir! Derslere bu kadar imamın atandığı üniversitede bilimin biat ile anılması makuldür ama şüphelidir herhalde. Ama şüpheyi eleştiriye vardırmak yasaktır, Genç Hayat okurlarının tecrübesiyle sabittir.

ODTÜ’de cihat çağrısı yapmak serbesttir mesela, toplulukların her adımının bürokrasiye takıldığı üniversitelerde, IŞİD’in akademik eğitimden mahrum kalmamak için topluluklara üye olmasında anlaşılmayacak bir şey yoktur! Zaten anlayışla karşılamamak yasaktır! 


Üniversitede olay çıkabilir diye masum bir talep yürüyüşünün gaz bombalarıyla üniversitenin bütünüyle terörize edilmesine varan bir saldırganlıkla kuşatılması serbesttir. ‘Kaos çıkar biz yoksak’ deyip kaos çıkartmaya girişenler, öğrencilerin bu çatışma ortamı içinde taleplerinden arınarak geleneksel bilinç durumlarını gözeten “milliyetçilik/muhafazakarlık” temelinde kamplaşmalarını istiyorlar.


GERÇEK BİRİKİYOR, 
İLERLİYOR!
Yasaklar sadece üniversitede değil, işçi sınıfının akademisi olan grevlerde de kendini gösterir, liseler için de aynı şey söylenebilir. Sermaye devleti, işçi sınıfını, onun gençliğini, mücadele aygıtlarını, örgütlerini, en diri güçlerini yasakları altında sindirmeye girişiyor!

Seçimlerde edindiği psikolojik üstünlüğü, hakimiyet alanını genişleterek pekiştirmek istiyor. Ama bu sermaye sınıfının planıdır sadece. Bu tahterevallinin öbür tarafında, sorunları hergün kat be kat artan, baskı ve yasaklarla zapt edilmeye çalışılan, işsizlik ve geleceksizlikle sınanan milyonlarca işçi ve emekçi ve onun gençliği vardır! AKP’nin sandığının yada tutumunun  aksine toplumsal bilinç ilerlemekte, milyonların yeni bir yaşama, paylaşım ve dayanışmanın ön plana çıktığı toplumsal hayata katılma isteği büyümektedir. 

Dün metal işçilerinin direnişine yansıyan, bugün cam işçilerinde kendini gösteren, işçi kardeşlerini, sınıfını satmayan, sendikal bürokrasiye meydan okuyan tutum geriye düşebilir ama birikerek, yükselerek geri gelir! Biriken, ilerleyen ve yükselecek olan milyonların talepleri etrafında hergün daha çok adım atıp, daha çok haykıracağı gerçeğidir. Biz yasaklara teslim olmadıkça, bu korku çığının altında kalmadıkça, onlar yenemeyecek! Bu nedenle bu sayımız sadece yasakları sıralamıyor milyonların kendi gücüne güvenmesi gerektiğini yineliyor. Birlikte mücadele etmememizin, yan yana durmamızın daha çok koşulu var, bu egemenlerin de yenilmesinin, yeni bir dünyanın kurulmasının da ilk koşuludur!

ÖNCEKİ HABER

Esenyurt halkı Silvan için eylem yaptı

SONRAKİ HABER

Diyarbakırlılar Silvan için ses çıkarma eylemi yaptı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...