Üçüncü kurultaya daha örgütlü
Üyelerinin yarısı kadın olan, kadın sekreterlikleri ve kısmen kadın komisyonları bulunan, üye sayısına oranla yetersiz olsa da diğer memur ve işçi sendikalarına kıyasla kadın yöneticilerinin nispeten yüksek olduğu Eğitim Sen, 9-10 Şubat tarihlerinde İkinci Kadın Kurultayı’nı gerçekleştirdi. Ülkemizde bir sendikanın, üstelik ikinci kez kadın kurultayı topluyor olmasının önemini ve değerini herkes teslim edecektir. Önemli kararlarla sona eren kurultayımız, sadece örgütlenme süreci ve sonuçları itibariyle değil, emekçi kadınlar arasında mücadele eden tüm kadınlar açısından da dersler çıkarılması gereken bir deneyim.
Kurultayda kadın istihdamı ve çalışma yaşamına yönelik saldırılar; esnek, kuralsız, güvencesiz çalışma biçimlerinin kadınları nasıl vuracağı; dayak, taciz, tecavüz ve artan kadın cinayetleri gibi şiddetin her biçimi; kadının örgütlenmesi önündeki engeller; ana dilde, bilimsel, laik, parasız eğitim hakkı; Kürt sorununun çözümü gibi pek çok önemli konuda tartışmalar yapıldı. Tüm bu alanlarda toplumun diğer kesimleriyle birlikte en geniş mücadelenin örgütlenmesi kararları alındı.
İLGİ NEDEN AZDI?
Ancak emekçilere yönelik bunca saldırının olduğu (Üstelik seçim öncesi ve 8 Mart arifesi) bir dönemde gerçekleştirilmiş olmasına rağmen, kurultayımız yeterince ilgi görmedi. 260 delege ile yapılması planlanan kurultaya 170 delege katılımı ile başlandı. Oysa bu ikincisiydi ve ilkine oranla daha örgütlü, daha yüksek katılımlı, daha ileriden tartışmaların yürütüldüğü bir kurultay olması beklenirdi. Ancak tersine bütün bu açılardan sönük bir kurultay yaşadık. Çünkü kurultayın örgütlenme biçiminden delege sayısına, delege dağılımından üyelerin söz ve iradelerinin yansımasına kadar pek çok sıkıntı yaşandı. Kurultayımızın hedeflerine ulaşabilmesi için tüm yöneticilerin ve aktif kadın üyelerin iş yerlerinden başlayan bir çalışmayı hayata geçirmesi gerekiyordu. Sınırlı çabaları saymazsak, ne yazık ki büyük ölçüde böyle olmadığını söyleyebiliriz.
Kadınların sözlerini söylemesinin, sendikal mücadeleye katılımlarının, yönetim ve karar alma noktalarında kadın varlığının gerekliliğinin henüz yeterince kavranmadığı ortada. Üstelik bu sadece erkek üye ya da yöneticiler için değil kadınlar için de geçerli. Üstelik şube yönetimlerinde ve işyerlerinde faaliyet gösteren tüm anlayışlar için geçerli.
Birçok arkadaşımız herhangi bir hazırlık içinde olmadan, atölye çalışmalarına dahi katılmadan kurultay sürecine dahil oldu. Oysa hepimiz kadınların mücadeleye katılmadığı, sözlerini söylemediği, iradesini yansıtmadığı hiçbir mücadelenin başarılı olamayacağı konusunda hem fikiriz!
Sendikalarımızda kadının örgütlenmesinin en önemli araçlarından biri olan kadın komisyonlarının, üye sayısı fazla olan büyük kentlerde dahi hayata geçirilememiş olması bu komisyonlarda yer almada, faaliyet yürütmede eksik davranılması da değerlendirilmesi gereken önemli konulardan biri.
KARARLARIN TEMİNATI
2004 yılında gerçekleştirilen birinci kadın kurultayında alınan kararların pek çoğu hayata geçirilememişken bunun nedenlerine dair bir değerlendirme yapılmadan; hangi amaçlarla ve nasıl örgütleneceği, kadın örgütlülüğüne ve mücadelesine nasıl hizmet edeceği fikri oluşturulmadan ikinci kadın kurultayını gerçekleştirmek kurultayın hedeflerin uzağında kalmasına neden oldu.
Alınan kararların hayata geçirilmesinin garantisinin, genel kurullarda önerge verilmesi olmadığını artık hepimiz anlamış olmalıyız. Yine de “Kurultay kararlarının işyerlerinde kadınların somut talepleri etrafında örgütlenerek hayata geçirilebileceği ve kadınların iradesini açığa çıkaran çalışmaların örgütlenmesi” fikri genel kabulden öteye geçemedi.
Eksikliklerine rağmen kurultayımızı saldırılara karşı birleşik bir kadın mücadelesinin örgütlenmesine hizmet edecek kararlarla sonuçlandırdık. Uzlaşılamayan birkaç önerge dışında tüm önergelerin oy birliğiyle karara bağlandığı kurultay önümüze tüm sendikalar, emek örgütleri ve geniş halk kesimleriyle birleşen bir mücadele hattının örülmesi görevini koydu.
Bundan sonra asıl mesele alınan kararların nasıl hayata geçirileceği, işyerlerinde hızla nasıl çalışmalar başlatılacağı, kadın örgütlülüğünün nasıl geliştirileceği ve kadınların sendikalar içinde daha ileri görevleri nasıl alacağına dair kafa yormakta. Eğitim emekçisi kadınlar, iş yerlerinde, farklı istihdam biçimleri, her geçen gün artan iş yükü, idarenin baskısı gibi pek çok soruna karşı örgütünden kopuk mücadele ediyor. Ev ve iş yeri arasına sıkışmış, çocuk bakımı, hasta, yaşlı bakımı, ev işleri gibi işlerden kendisine zaman ayıramaz durumdalar. Kadrolu, kadrosuz, ücretli, vekil tüm kadınları ortak talepler etrafında örgütleyebilecek iş yeri merkezli çalışmaları acilen başlatmalıyız.
Komisyonlar kurarak, bu komisyonlarda aktif görev ve sorumluluk almalı, emekçi kadınların en geniş birliğini sağlayan çalışmaların hızla hayata geçirilmesi için il ve ilçelerde diğer emek ve kadın örgütleriyle ortak mücadelenin parçası olmalıyız.
Üçüncü kurultayımız ancak bu şekilde, binlerce, on binlerce kadın eğitim emekçisinin sözünün bir araya geldiği ve sesini yükselttiği bir platform olabilir.
*Eğitim Sen Ankara 1 No’lu Şube Kadın Sekreteri
Evrensel'i Takip Et