Barıştır dileğimiz gücümüzdür gençliğimiz
Tabi bunun sadece tatil yapmakla alakası yok, biz bunu toplumsal haklardan biri olarak görüyoruz. Nasıl ki çalışma hakkının, sağlık hakkının, sosyal güvenlik hakkının, eğitim hakkının olması gerektiği konusunda hemfikiriz, tatil yapmanın da hak olduğunu, emekçi çocuklarının da dinlenmeye vakit ayırması gerektiğini düşünüyoruz. Tabi bu dinlenme biçiminin 5 yıldızlı otellerin ve tatil köylerinin sunduğu gibi olmadığını hatırlatmak isteriz. Tatilin sadece denize girip güneşlenmek, yiyip içmek olduğunu dayatan anlayışa karşı öğrenmeye, konuşmaya, iletişim kurmaya ve en önemlisi barışmaya ihtiyacımızın olduğu bu dönemde yapacağımız Gençlik Yaz Kampı’mız önemli bir yerde duruyor.
NEDEN KATILMALI
Biz diyoruz ki bu tarihleri boş bırakın, kampımıza gelin. Neden mi?
Ondan fazla atölyemizde ritim tutup, müzik dinleyip, heykel yapıp, fotoğraf çekip, evrimi konuşup, yemek de yapıp konuşacağımız, tartışacağımız, yazıp çizeceğimiz başka bir gençlik yaz kampı yok.
Yıl içinde yaşadığımız onca sınav stresini, sıkıntılarımızı, üzüntülerimizi 9 gün de olsa başımızdan atacağımız, denizin ve güneşin tadını çıkaracağımız bir tatil köyünde hemen hemen her gencin katılabileceği bir gençlik kampı olacak.
Türkiye’nin dört bir yanından arkadaşlarımız var ve olmaya da devam edecek.
Üniversiteli ve liseli gençlik gibi toplumun eğitimli kesimini oluşturan gençleri, fabrika ve atölyelerinde çalışan işçi gençlikle tanıştırıp, toplumun farklı kesimlerinden olan gençlerin birbirlerinden farkı olmadığını anlamalarını sağlayacağız.
Arkadaşlığı, dostluğu, halklar arasında kardeşleşmeyi esas alan bir istek ve çabayla binlerce gencin bir araya geldiği geleneksel bir kamp organisazyonuna dönüştük ve gelecek kamplarımız da bu yönde olacak.
Barışa hasret olduğumuz yılların ardından girdiğimiz çözüm ya da barış sürecinde biz de gençliğin taleplerini dile getireceğiz, kürsümüzü tüm gençliğe açık çağrılar yaparak oluşturmaya devam edeceğiz.
16 Ağustosta kampımızda buluşmak üzere...
KAMP KATILIM KOŞULLARI
Kampımız gençlerin birlikte organize ettiği, birlikte ürettiği ve her işi beraberce yaptığımız, tüketim kültürüne karşı, kollektif bir kamptır.
Kampımızın yaş sınırı 15-25 yaş arasıdır.
Kamp ücreti 15 Haziran’a kadar 200 TL, sonrasında yapılacak kayıtlar için 250 TL’dir
Kamp ücretine ulaşım ücreti dışında her şey dahildir. Ulaşım için geçmiş senelerde olduğu gibi düşük ücretlerle otobüs kaldıracağız.
Kamp alanına gittiğimizde çadırlarımızı kurulu bulacağız.
Kampta ihtiyaçlarımızı karşılamak üzere büfemiz olacak.
Kampta ücretsiz sağlık hizmeti veren bir revirimiz olacak.
Kamp alanımız çevrilidir. Kampımız güvenlidir. Kamp katılımcıları dışında giriş yapılmasına izin verilmez. Katılımcılara kamp kimlikleri verilir.
KAMP HATIRASI
Barış Akgün
Kampa ilk kez katılan birisi olarak zorluklar çekmedim desem yalan olur. Tabi yeni katıldığım için grubumdaki arkadaşlar nelere dikkat etmem gerektiğini söylediler. Ben de bunlara karşılık önlem almaya çalıştım. Kampın ilk günü çoğu katılımcı gibi benim de sıkıntılarım oldu. Yatma yeri, barınma yeri, atölye kayıtları, yaka kartları derken kampın ilk gününü böyle bitirdim. Zaman su gibi geçiyor ve farklı farklı olaylardan haberim oluyor. Yüz boyamalar, el boyamalar, ayak boyamalar, kampet çalmalar derken biraz tedirgin olmaya başladım. Neyse kahvaltı, atölye, deniz, öğlen yemeği, panel derken gün geçiyor ve hüzünlenmeye başlıyorum. Nedeni ise buradaki kollektif yaşama ara vermek zorunda kalmam.
LAYIK GUNEKO BI
Yine bir sabah uyandım ve grubumuzdaki Medet ağabey yine horul horul uyuyor. Tam uyandıracaktım bir de baktım tırnaklarını boyamışlar, adam horul horul uyuyor, hiçbir şeyden haberi yok. Uyandırdım, tırnaklarının boyandığını görünce kendisi de kızdı ama iş işden geçmişti. Tabi ben de kendi kendime diyorum “Hayret, yanımıza kadar gelmişler beni nasıl boyamadılar.” Günler su gibi geçiyor ama Medet ağabeyin boyamaları bitmiyor. Her sabah kendisini boyanmış görüyorum. Kardeşim hadi tırnaklarını boyadınız adamın yüzünden ne istediniz. Kendi kendime diyorum acaba Medet ağabey kamptan kendine boya kombinesi mi aldı her gece boyuyorlar! Adam abone olmuş resmen. Biz Dersimliler’in bir lafı vardır “layık guneko bı” (çocuğa yazık etmişler) tam Medet ağabey’in üstüne söylenmiş bir laf. Sanki duvar, gelen geçen bir boya sürüyor. Tabi ben de kızdırıyorum kendisini.
Gel zaman git zaman bir gece Serhat arkadaş çadırımızın olduğu yere kahkahalar atarak geldi. Saate baktım gece iki ya da iki buçuktu. Dedim Serhat ne kahkaha atıyosun? Saat kaç haberin var mı git yat. Dedi gel Orhan’lara bak ne yapmışlar. Birden baktım ki vay vay vay Serhat niye kahkaha atmasın, Orhan ağabeyle Hasan’ı bir boyamışlar apaçimi desem kızılderilimi desem anlamadım. Tabi hemen uyandırdık ikisini. Orhan ağabey hemen ıslak mendil aramaya başladı, zavallı Hasan’ın hiç kalkmaya niyeti yok. Çocuğun haberi yok ki dudaklarını bile boyamışlar, insaf vallahi! Neyse Serhat’la bir iki tur attık. Yatmaya geri döndüm. Tabi içimde derin bir endişe, dedim bunlar alıştı daha gelirler. O tedirginlikle öyle yatmışım. Allah annemden razı olsun, uzun çarşaf tarzı bir şey vermişti kendime sardım uykuya dalıp yatmışım. Öyle uyurken birden ayağımda bir soğukluk hissettim, hemen gözlerimi açtım üstümde bir gölge, farkettim boyacıların geldiğini. Aniden kalkayım derken birden kampet yana devrilmesin mi. Sinirim daha da arttı. Neyse ki boyacı genç insaflı çıktı, kaldırdı. İkimizde de bir panik var. O sıra elimi yüzüme götürüyorum hissetmeye çalışıyorum boya var mı yok mu diye kendisine de soruyorum yok ağabey diyor vallahi seni bir arkadaşa benzettim diyor. Aldım bunu Orhan ağabeyin yanına götürdüm. Neyse ki Orhan Ağabey ortalığı yatıştırdı bir boyama olayı da öyle geçti. Sen misin yoldaşına gülen, kızdıran!
"140 AYŞE"
Bilgesu Eyi
Kampta uyuyanları boyamak gibi bir adet vardır, geçen yıllarda gelenler bilir. Biz de hep birilerini boyamak için plan yapar ama bir türlü gerçekleştiremezdik. Sonra insanları boyamaktan vazgeçip barakanın önündeki lambaya kaş göz çizmiştik, dallardan yaprak koparıp saç yapmıştık ve fazladan bir kamp kartı alıp onun adına bir kart doldurmuştuk, lambamızın adını da 140 ayşe koymuştuk. (140 numaralı barakada kalıyorduk o yüzden 140) Gece lambalar yandığında kaşı ve gözüyle bir korkuluktan farksızdı. Biz bu kamplarda çok eğlendik. İstanbul’dan Adana’ya kadar neredeyse her ilden arkadaşımız oldu. Bence her genç bu kamplara mutlaka katılmalı. Hem çok eğlenceli hem de insanı geliştiren bir kamp.
Atölyeler çok aktif, ben fotoğraf atölyesiyle gazete televizyon atölyesine katıldım. Fotoğraf atölyesinde fotoğraf makinesi, fotoğraf çekerken nelere dikkat edilmesi gerektiği, fotoğrafın tarihçesi gibi pek çok konu hakkında bilgi edindim. Gazete Televizyon atölyesinde çekim, gazete haberleri gibi konularda bilgi edindim. Katıldığım lise forumlarında lisedeki diğer arkadaşlarımın kendi okullarında ne gibi sorunlar yaşadığını ve bunlara nasıl çözüm bulduğunu öğrendim. Kamplar bana her yönden çok şey kattı.
EĞLENCE VE POLİTİKA
Ahmet Gazi UÇAR
Benim ilk kampım 2010 uluslararası gençlik kampıydı. Kampa gitmeden önce bulunduğum ortamın da etkisiyle kürt sorununa mlliyetçi bir bakış açısıyla bakıyordum. Kampa gittiğimde alanda eğlencenin yanında politik bir ortam olduğunu gördüm. Orda da kürt sorunuyla ilgili tartışmalar dikkatimi çekmişti. Tanıştığım arkadaşla da bu konu üzerine tartışdım. Kürt sorununun savaşla çözülemeyeceğini ve anadilde eğitim konusunda haklı olduklarını anladım. Zamanla bu görüşüm oturdu ama bunda kampın çok büyük etkisi oldu.
Evrensel'i Takip Et