15 Mayıs 2013 11:48

Git de giyin kral

Uğur Ayçil


Olayın ardından bir basın toplantısı yapıyor hükümet yetkilileri, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay var o toplantıda. Hemen saldırının gerçek maksadını açıklıyorlar. ‘Huzuru bozmak’mış saldırıların asıl sebebi. Duyunca rahatlıyoruz tabi biz de, başka şeyler var diye korkuya kapılıyorduk neredeyse. Oysa sadece birkaç kendini bilmez ‘Türkiye çok huzurlu bir ülke, gelin de huzuru bozalım demiş’.

RÜYADAN KABUSA

Yaklaşık 2 senedir Suriye’de bir iç sorun var ve bu soruna kendini muhattap görüyor AKP. Kendi ülkemizde sorunumuz kalmamış gibi başka ülkelerin de sorunlarına el uzatmaktan çekinmiyor. Çünkü Ortadoğu’nun lideri olmak gibi bir derdi var. Daha ayrıntılı değinmek gerekirse ABD’nin Ortadoğu’daki karakolluğunu üstlenmek gibi hayalleri var, bize bu huzurlu ülkeyi sunan AKP hükümetinin.

Bunun için de ilk hedef Suriye.

Suriye, çünkü ABD yanlısı bir tutum sergilemiyor ve düşmesi lazım. Bunu başarmak için de gerekli kılıflar uydurmak gerekiyor tabi.

Yandaş medyasına gerekli ‘ayarı’ veren Başbakan’ın, Suriye’deki iç savaşı körüklemek için en büyük kozu, kendilerine Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) adını veren çeteci gruplar. Sınırlarımız içindeki kamplarda ÖSO militanlarının barınmasına imkan veren ve her türlü ihtiyaçlarını karşılamaktan çekinmeyen hükümet, bu tutumuyla Esad’a karşı açık bir tutum almıştır. Hatta Suriye sınırları içerisinde yaralı kalan bu militanlara ambulans göndermeyi de ihmal etmemiştir, hastanelerimizde rahatça tedavi olabilmişlerdir.

Bu ‘çabalarımızın’ karşılığını önce Ceylanpınar’a düşen top mermisi ile yaşamını yitirenlerle, daha sonra da Cilvegözü sınır kapısındaki patlamada yaşamlarını yitirenlerle gördük! Türkiye sınırları içerisinde insansız bölgelere düşen top mermilerini saymıyoruz. Suriye’de terör estiren militanları sınırlarımızda barındırırsak, o sınırların çok da güvenli olmayacağını tahmin edebiliriz.

Ve Reyhanlı’daki patlama. ‘Kim yaptı?​’ sorusuna her ağızdan farklı bir açıklama geliyor,  farklı kişiler suçlanıyor. Peki ya asıl sorulması gereken soru: Bu olayın olmasına çok mu şaşırdık?


PATLAMA NEDEN OLDU

SURİYE’nin iç işlerine müdahale edip, oradaki iç karışıklığı  körükleyip, eli silahlı çetelerin her ihtiyacını karşılayıp, finanse ediyorsak ve kötüyü iyi gösterme çabasındaysak zaten bu savaşta fiilen bir taraf olmuş değil miyiz? Evet insanlarımız hayatını kaybetti üzülüyoruz, yasımız var. Ama şaşırmadık.

Ve en son başbakan da konuştu patlamadan sonra, hem de ‘Analar Ağlamasın’ temalı Anneler Günü programında. Yaşanan patlamadan sonra patlamanın yarattığı çukurda kollarını yukarı açmış bir annenin nasıl feryat ettiği fotoğrafını görmemiş olsa gerek. Hatay’daki hassasiyetler kullanılarak kaos ortamı yaratılmaya çalışılmış ona göre. “Türkiye kanlı bataklığa sürüklenmek isteniyor” muş Başbakan’a göre, “Esad bu yaptıklarının hesabını ödeyecek – Gerekirse müdahale ederiz” sözleri söyleyen Başbakan bugün savaşa çekilmek istenen taraf olmuş!

Sonuç olarak ise bataklığa giren dış politikayı kurtarmaya kelime cambazlığı yetmeyince  “AK Parti’nin dış politikasını hedef almak tam anlamıyla fırsatçılıktır, tam anlamıyla Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ sürmektir.” diyor Başbakan. Kolay yolu seçiyor. Oysa saflar çoktan belliymiş, düşmanlar bile belirlenmiş. Kim bu düşman merak ediyoruz?

Evrensel'i Takip Et