Dış politikadaki tıkanıklık
TIKANIKLIK ÇÖZÜME ZORLUYOR
Son süreçte Suriye’de devam eden olayların Lübnan ve Ürdün gibi ülkeleri de içine alarak devam edeceği görülüyor. Ülkelerin Suriye konusunda tıkanmış siyasetleri ülkeleri artık birbirleriyle masaya oturmaya mecbur bırakıyor. ABD, Rusya ile mutabakata vararak artık Suriye krizini çözümlemek istiyor. Rusya’nın Esad’tan yana izlediği tavır, ABD’nin Suriye meselesinde peşinen yapacaklarını sınırlıyor ama aynı zamanda Rusya’nın, Esad’ı savunur tarzından bir şey elde edemeyeceğini görmesi, iki devleti Suriye üzerine bir konferans yapmaya zorladı.
ABD, Lübnan, Rusya, İran, İsrail, Ürdün gibi ülkeler Suriye krizi içerisinde söz sahibi olmaya ve bununla birlikte bu süreçte inisiyatif alarak süreci kendi lehlerine çevirmeye çalışıyorlar. Türkiye ise Suriye ile yaşanan bu durumda söz sahibi olmaya çalışan fakat sözlerinin ne olacağına kendisi karar veremeyen bir ülke durumunda. ABD’nin Türkiye’ye “Sen Ortadoğu’da bir rol üstlen ama benim istediğim kadar” dediği biliniyor. Bu bize Türkiye’nin kendi politikalarını uygulayabilecek bir güçten yoksun olduğunu gösteriyor.
Suriye krizinde baştan beri söz sahibi olan ABD ve İsrail coğrafyadaki diğer ülkelere de politikalarını dayatarak kendi istediklerini yaptırır hale geliyorlar. Türkiye’nin de baştan beri sürece dahil olma ve inisiyatif alarak kendi payına düşeni yapma durumu bu iki hegemon gücün dudakları arasında sona gelmiştir. Gördüğü yanlışlıkları bile ABD’ye danışarak konuşan hükümet, Türkiye’nin özellikle 1950 sonrası politikalarına birebir bağlı olduğunu gösteriyor.
Egemen ülkelerin Suriye üzerinde değişen hesapları, Suriye’nin geleceğini de her geçen gün içinden çıkılamaz bir hale getiriyor. İsrail’in Lübnan’daki en büyük düşmanı Hizbullah’ın Esad’ı desteklemesi ve Hizbullah’ın Esad’a silah vermesinden dolayı Suriye’yi bombalaması, İsrail’in Suriye’de aslında nasıl bir hesap peşinde olduğunu da bize gösteriyor. Çıkarlar dahilinde yürütülmeye çalışılan politikalar devletlerin artık bir yerde ortak bir paydada buluşması zorunluluğunu getiriyor. Bu yüzden tıkanan süreçlerle beraber artık egemen kuvvetlerin yapmak istedikleri de sınırlı koşullarda seyrediyor. Sona gelinmeye başlayan bu sürecin nasıl sonuçlanacağını da ileriki günlerde görmüş olacağız. Müzakere edilen ve karara vardırılan sonuçların halklar adına hayırlı kararlar olmayacağı da sürecin başından beri bellidir.
BAĞIMLI DIŞ POLİTİKA
Son açıklamasında Erdoğan “ABD öncülüğünde Suriye’ye yapılacak kara harekatına destek veririz” dedi. Bu açıklamayla birlikte anlaşılıyor ki; Türkiye ne kadar inisiyatif almak istese de, diğer güçlerin sözünden çıkamayacak bir dış politika yürütüyor. Türkiye’nin Suriye muhalefetine Özgür Suriye Ordusu üzerinden yaptığı destek, aynı zamanda ülke içerisinde bir mülteci sorunu yaşanmasına neden oldu ve bu her geçen gün daha fazla içinden çıkılamayacak bir noktaya doğru gidiyor.
Ortadoğu gibi bir coğrafyada politika yürütmek sürekli değişen olaylar sebebiyle zor. Bu zorlukta Türkiye ne kadar bu topraklar üzerinde söz sahibi olmaya çalışsa da bu pek mümkün olmuyor. İsrail’in Şam’a attığı bombaya ilişkin Esad’ın yaptığı katliamları örtmemesi gerektiğini söyleyen Erdoğan, BM’ye maruzatını bildirmiştir.
Evrensel'i Takip Et