1 Mayıs 2025 00:21

1 Mayıs’ta nefrete karşı onurla direnmeye!

Kadın ve LGBTİ cinayetlerinin politik olduğunu, hükümetin ve TBMM’nin köküne kadar sızmış bulunan “nefreti yasallaştırma çabalarında” net bir şekilde görüyoruz.

1 Mayıs’ta nefrete karşı onurla direnmeye!

Fotoğraf: Mercedes Mehling/Unsplash

Lara ÖZMEN

İstanbul Üniversitesi

Tarih boyunca eylemselliğin gücünü en iyi ve kitlesel şekilde gösteren ve hakları için savaşmayı asla bırakmadan kazanç üstüne kazanç ekleyen kadınlar ve LGBTİ'ler, toplumsal mücadelenin ayrılamaz parçalarıdır. Kapitalist sistem altında kadınlar hem ücretli emek süreçlerinde hem de görünmeyen ev içi emekleriyle çifte sömürüye maruz kalmaktadır. Kadının evdeki emeği, sermaye için gerekli işgücünün yeniden üretimini sağladığı için kapitalist düzenin sürekliliğinin temel dayanaklarından biridir. Bu nedenle kadınlar yalnızca işyerlerinde değil, aile içinde de kapitalist sömürü ilişkilerinin taşıyıcıları haline gelmişlerdir.

25 Kasım’lar ve 8 Mart’larda geniş kitleler halinde sesini duyuran kadınlar, bu ataerkiye karşı şüphesiz en güçlü şekilde hayır cevabını verenlerdir. Her yıl giderek artan kadın cinayetleri ve erkek şiddetinin politik olduğunu 19 Mart'ta başlayan bu süreçte de bir kez daha anladık. Kadınların en basit yaşam hakkını dahi koruyamayan, hatta korumaya tenezzül dahi etmeyen polisin; kadınlar, öğrenciler, halk hakkını arıyor diye ne tür müdahalelerde bulunduğu apaçık ortada! Üstüne üstlük kadınlara 3 çocuk doğurmasını söyleyen, kadına anne rolü dışında bir alan tanımayan iktidar, kadının bu çocukları nasıl doğurması gerektiğine de burnunu sokuyor. Sezaryen doğumu ulaşılamaz hale getiriyor. Bir avuç erkek, kadının hayatı için neyin "normal" olduğuna hadsizce karar verme cüretini gösteriyor. Haklarımızı, hukuku, adaleti, güvenliğimizi, korkmadan, sömürülmeden hep birlikte insanca yaşayabilmek ve hayatımızı kazanmak için mücadeleye devam edeceğiz.

LGBTİ’ler iktidarın hedef tahtasında

LGBTİ'lerin adeta varoluşlarının kriminalize edildiği bir düzlem söz konusu. HÜDAPAR TBMM'ye yeni bir yasa önerisinde bulundu. Bu yasa "Aynı biyolojik cinsiyetten kişiler arasındaki cinsel ilişkiyi veya cinsel davranışı teşvik edip özendiremez, propagandasını yapıp yayamaz." gibi maddelerle LGBTİ+ bireylerin kendi kimliklerine dair herhangi bir beyanlarının direkt suç olarak kabul edilebileceği bir gerçeklik yaratmaya çalışıyor. Bu yasayla aynı cinsten iki kişinin halk içinde birbirlerine sevgi göstermesi, el ele tutuşması dahi bastırılabilir hale geliyor. Trans cinayetlerinin politik olduğunu, Hükümetin ve TBMM’nin köküne kadar sızmış bulunan “nefreti yasallaştırma çabalarında” net bir şekilde görüyoruz. Halkı nefrete, ayrımcılığa ve haksız muameleye iten bu politikaları kabul etmiyoruz.

Kadınları bir meta gibi gören, ev içi emeğini sömüren ve kadını bir işgücü üretme makinesi gibi gören, kadınlara iş imkânları tanımayan, politikalarıyla kadına şiddeti körükleyen AKP iktidarına ve beslendiği kapitalist sömürü düzenine karşı her alanda emeği ve hakları sömürülen tüm kadınları; kapitalizmin oluşturduğu aile düzenine, kimlikleri ve varoluşları yüzünden insanları içeri tıkmaya çalışan iktidarın nefret düzenine, para için soykırımı destekleyen bu düzene karşı tüm LGBTİ’leri 1 Mayıs'ta beraber mücadele etmeye çağırıyoruz.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Vergi kamburu!
İşçinin yılda en az iki aylık ücreti vergiye gidiyor

Vergi kamburu!

Türkiye’nin en büyük holdingleri, milyarderler listesinin üst sırasında yer alan patronlar neredeyse sıfır vergi verirken, tüm vergi yükü işçilerin sırtında. Sadece 2025’in ilk üç ayında işçilerin ödediği vergi, patronların ödediğini 20’ye katladı. Enflasyon ve vergi dilimi uygulamasıyla ücretlerden yapılan kesintilerin artması nedeniyle işçinin eline geçen kuşa döndü.

İşçiler için mayıs ayı dert ayı oldu. Nisan'da başlayan vergi kesintilerindeki artış, Mayıs'ta neredeyse tüm işçileri kapsadı. Brüt geliri 158 bin lirayı geçen işçilerin vergi dilimi artırıldı, yüzde 20’ye çıkarıldı. Brüt geliri 330 bin liranın üzerinde olanların vergi kesintisi ise yüzde 27 oldu.

52 bin TL brüt ücret alan bir işçinin cebine ocak ayında kesintilerin ardından net 37 bin 180 TL girerken, bu miktar ücrete hiç zam yapılmaz ise vergi kesintileri sebebiyle 31 bin 880 TL’ye kadar düşüyor. Yani bu ücreti alan bir işçi bir yılda iki brüt ücretinden fazla gelir ve damga vergisi ödüyor.

Vergi yükü ise işçilerin sırtında. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre 2025'in ilk üç ayında ücretlerden kesilen vergileri de içeren gelir vergisi tevkifatı kalemiyle toplam 469.2 milyar TL vergi toplandı. Aynı dönemde şirketlerden toplanan kurumlar vergisi ise sadece 23.75 milyar TL oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
10 yıldır alamadığı tazminatını isteyen işçi Erol Eğrek, Çalık Holding binasında darbedilerek öldürüldü

Evrensel'i Takip Et