30 Nisan 2025 23:38

Kimyasal silahlar tarihi: Protesto sahnelerinde biber gazı müdahalesi

Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’ne imzacı devletler, kâğıt üzerinde düşmanlarına karşı dahi kullanmayacakları kimyasalları halklarına karşı kullanmakta sakınca görmemiştir.

Kimyasal silahlar tarihi: Protesto sahnelerinde biber gazı müdahalesi

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği öğrencileri

Biber gazı, hammaddesi oleoresin capsicum (OC, Türkçesi biber reçinesi) olan göz yaşartıcı bir gaz türüdür. Üretimi, OC’nin bir emülgatör ile suda askıda kalması sağlandıktan sonra basınçlanarak bir sprey elde edilmesiyle gerçekleşir. Hepimizin aşina olduğu “kitle kontrol” kullanımı amacının haricinde, vahşi hayvanlara karşı korunma amacıyla da kullanılmaktadır.

Biber gazına maruz kalırsak ne yapmalı?

Biber gazına maruz kaldıysanız, bilirsiniz ki sanılanın aksine su ile etkisini geçirmek imkansızdır. Yapı olarak, ancak alkol, kloroform ve benzeri organik çözücülerde çözünmeye uygun olduğu için su gibi inorganik çözücüler biber gazının etkilerini sönümleyemez. Biber gazı etkisini deriden emildikten sonra sinir uçlarında uyarım ile ortaya çıkarır. İlk etkisi, bilindiği üzere, gözlerde hassasiyet ve geçici körlük olarak karşımıza çıkar; solunum yoluna yapışıp birikmesi üzerine de öksürük, nefes darlığı ve ciltte ise yanma hissi ile etkisini gösterir. Psikolojik olarak, duyu organlarının kısıtlanması sonucu kişide panik hali yaratarak sağlıklı düşünmeyi zorlaştırır. Polisin geçmiş kullanımlarından kaynaklı biber gazına bağlı ölümler, gazete haberlerinde yer almıştır (Los Angeles Times, 18 Haziran 1995). Literatüre ölümcül olmayan etmen olarak geçmiş olsa da ölüme neden olabileceği de belgelenmiştir.

Biber gazına maruz kalındıysa, en kısa zamanda ortamdan uzaklaşılmalı, nefes ağızdan alınıp burundan verilmeli ki etkilenen solunum yollarından kaynaklı kişide nefes alıp verme düzeni bozulmasın ve sakin kalınabilsin. Gözlerde lens varsa, eli temiz bir kişi tarafından çıkarılmalı; maruz kalan kişi asla kendisi çıkarmaya çalışmamalıdır. Biber gazının yapıştığı kıyafetler çıkarılmalıdır. Gözler ve cilt bol suyla ya da serum fizyolojik ile yıkanmalı ki henüz cilt tarafından emilmeyen biber gazı vücuttan uzaklaştırılabilsin; ancak gözler ovuşturulmamalıdır. Sonrasında cilde sıvı parafin, bebek şampuanı veya vazelin uygulanarak vücuda yapışan biber gazı çözündürülebilir. Ağrının giderilmesi için antiasit içeren süspansiyonların kullanılması suya göre daha verimlidir. Deri tahrişi için kortizonlu kremler ve oral antihistaminikler kullanılabilir.

Kimyasal gazların tarihi

İşlenen acı biberlerin düşmana fırlatılması çok daha eskiye dayanan bir pratik olsa da göz yaşartıcı gazlar ilk defa Birinci Dünya Savaşı'nda kitlesel olarak kullanılmıştır. Savaşın ardından Cenevre Protokolü ile kimyasal silah kullanımına ciddi kısıtlamalar getirilse de yeni kimyasal silah ve göz yaşartıcı gaz formülleri bulmak için araştırmalar devam etmiştir.

Biber gazının kullanımı, daha az ölümcül olması nedeniyle benzer amaçlarla kullanılan diğer kimyasallar kadar tepki görmüyordu, ta ki Vietnam Savaşı'na kadar. ABD hem Vietnam’da hem de ülke içindeki savaş karşıtı eylemlerde kitleyi dağıtmak için yoğun biber gazı kullanımına başvurmuştur. “İsyanları kontrol altına alma ajanı” kalıbı da bu dönemde kullanılmaya başlanmıştır. 1. İntifada’da ise gaz kullanımı en az 40 Filistinli’nin ölümüne sebep olmuştur.

Günümüzde aşina olduğumuz kutulardaki sprey formunu alması ise Alan Litman tarafından, eşinin kendini koruyabilmesi amacıyla tasarlanmıştır. 1993’te imzalanan Kimyasal Silahlar Sözleşmesi ile göz yaşartıcı gazların savaş durumunda kullanımı yasaklanmış; fakat kolluk kuvvetleri tarafından “düzeni sağlamak” amacıyla kullanılması yasağa dahil edilmemiştir. İçlerinde Türkiye’nin de olduğu imzacı devletler, kâğıt üzerinde düşmanlarına karşı dahi kullanmayacakları kimyasalları halklarına karşı kullanmakta sakınca görmemiştir.

İnsan sağlığı da yaşamı da hiçe sayılıyor

Türkiye’de ise biber gazı, birçok olayda çocukları, hastaları, yaşlıları, engellileri ve toplumsal olayla ilgisi olmayan diğer kişileri olumsuz etkileyecek biçimde rastgele kullanılmaktadır. Kimi olaylarda göstericilere müdahale etmek için hastanelere, acil servislere dahi biber gazı müdahalesinde bulunulmuştur. 2013’te Taksim’deki 1 Mayıs gösterileri sırasında Taksim İlkyardım Hastanesi’ne polisin biber gazı kapsülü fırlatması üzerine insanların tepki göstermesine, amir “Bana işimi öğretemezsin” diye karşılık vermiştir. Gezi eylemleri dönemine gelindiğinde, 3 haftada bir yılın stoku olan 130 bin gaz kapsülü kullanılmıştır. Buna binaen 400 bin gaz kapsülü ihalesi açılmıştır. Türk Tabipleri Birliği’nin verilerine göre, 1 Mayıs-24 Haziran 2013 tarihleri arasında meydana gelen olaylarda dört kişi ölmüş, 60’ı ağır olmak üzere sekiz bin kişi yaralanmış, on bir kişi gözünü kaybetmiş, 103 kişi kafa travması geçirmiştir.

Biber gazı kullanımı, 2013’te yayınlanan iki genelgeyle detaylandırılmıştır. Buna göre, “Göz yaşartıcı gazlar kullanılmadan önce topluluğun duyabileceği şekilde göz yaşartıcı gaz kullanılacağı ve dağılmaları gerektiği yönünde topluluk ikaz edilmelidir. Göz yaşartıcı maddelerin dozu, topluluğun veya kişinin direncine ve karşı koymasına orantılı olarak kademeli bir şekilde arttırılır. Göz yaşartıcı gaz fişekleri doğrudan insan vücudunu hedef alacak şekilde atılmaz… Gaz spreylerinin polise yapılan direnişle orantılı olarak en az 1 metre mesafeden sıkılmasına özen gösterilir. Göz yaşartıcı maddeler, direniş ve saldırısına son vermiş kişilere karşı asla kullanılmaz… Gazdan etkilenen şahısların kaçış yolları açık tutulmalıdır…. Kullanıcının vücuduna 45 derece açı ve ideal hava şartlarında yapılan atış ile 150 m mesafe ötesi etki altına alınabilir.” Geçtiğimiz nisan ayında ise toplam 160 bin biber gazı ihalesi açılmıştır.

Kadınlara yasak “çapulculara” serbest

Bu bilgiler ışığında görüyoruz ki yalnızca genelgeler ve uluslararası anlaşmalar ihlal edilmekle kalınmıyor, polisin yoğun müdahalesi ile insan sağlığı da hiçe sayılmaktadır. Vahşi hayvanlara karşı kullanırken dahi 45 derece açı önerilirken, 19 Mart ile başlayan süreçte de gördük ki polis biber gazını öğrencilerin suratına olabilecek en yakın mesafeden aşırı dozda sıkmaktan kaçınmamıştır. Bunun yanında, sprey formunun kadınların kendilerini koruması amacıyla tasarlanmasına rağmen, bugün Türkiye’de kişilerin yanlarında biber gazı taşıması yasaktır.

Evrensel'i Takip Et