7 Mart 2025 17:27

Agrobay işçilerinin yargılandığı davanın dördüncü duruşması görüldü

İzmir — İzmir Bergama'da bulunan Agrobay Seracılık'ta sendikalı oldukları gerekçesiyle işten çıkarılmalarını protesto ederken gözaltına alınan işçiler, Bağımsız Maden-İş Sendikası ile Tarım-Sen yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 22 kişi hakkında açılan davanın dördüncü duruşması Bergama 4. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü.

"Gösteri ve Yürüyüş Kanunu'na muhalefet etmek" suçlamasıyla aralarında Bağımsız Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Gökay Çakır, Bağımsız Maden-İş Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu ve Tarım-Sen Genel Başkanı Umut Kocagöz'ün de aralarında olduğu 22 kişinin yargılandığı davanın duruşmasında, sanık avukatları, sendika yöneticileri ile avukatları hazır bulundu. Kentteki sivil toplum örgütü temsilcileri de duruşmayı izledi.

Çakır: Bu davanın bugün bitmesini, beratımı talep ederim

Bağımsız Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Gökay Çakır, savunmasında Agrobay işçilerine destek olmak için söz konusu eylemlere katıldığını kolluk kuvvetlerine bir mukavemet göstermediklerini belirterek "Biz gözaltına alınırken bizim geleneğimizde de göreneğimizde de şu var. Asker ya da polis geldiği zaman ellerimizi kaldırırız, teslim oluruz sadece. Biz de onu yaptık. Teslim olduk. Ben bu davanın bugün bitmesini, beratimi talep ederim" dedi.

Polislerden müşteki sıfatıyla konuşan H.S. ise işçiler oturma eylemi yaparken amirlerinin emriyle müdahale ettikleri sırada U.K'nin "tırnaklaması sonucu" sol elinin üstünün ve sağ kol dirseğinin derisinin yüzüldüğünü iddia ederek şikayetçi olduğunu söyledi. Öte yandan H.S'nin beyanı sırasında işçilerin avukatlarıyla hakime arasında kısa süreli yönlendirme tartışması yaşandı.

Aksu: Bu bir holding yargılamasıdır

Duruşmada Bağımsız Maden-İş Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu, tutanaklarda yer alan kamuya yararlı bir işte çalıştırma isteğinin kendisine sorulmadığını belirterek böyle bir talebinin olmadığını söyledi. Aksu, "Holdingin insan kaynakları biriminde hazırlanmış iddianame, yargılama, keyfi ceza istinadı, mahkemelerde vakit kaybettirme ceza biçimleri zaten yeterince aşağılayıcı. Biz işçi sınıfı mücadelesi yürütüyoruz. Gecemiz gündüzümüz bu mücadele içerisinde geçiyor. Şayet holding bizim ceza yatmamızı istiyorsa bunun tutuklama olması gerekir. Derhal tutuklanmamız ya da derhal beraatimizi talep ediyoruz. Bu bir holding yargılamasıdır. Vereceği ceza ne olursa olsun buyursun gelsin. Ama burada bir yargılama, iddianame, tutarlılık, ciddi hiçbir şey yok. Bu işçi sınıfını aşağılama. Patronlar aşağılıyor. Çalışma hayatında alışırken aşağılanıyor. Şimdi hakim, savcı da aşağıyıyor. Biz de buna itiraz ediyoruz, varoluş gerekçemiz bu. Gece gündüz saat saniye fark etmeden holdinglerle, holdingci yargıyla hesaplaşıyoruz. İstediğiniz cezayı verebilirsiniz" diye konuştu.

Duruşmada iki tanık da dinlendi. Tanıklar beyanlarında olaylarda yaşanan arbedelerin birden başladığını, kolluk kuvvetlerinin orantısız şiddet uyguladığını, kaos ortamının olduğunu, kolluk kuvvetleri tarafından toplumsal olaylara ilişkin yönetmeliklerde yer alan anonsların yapılmadığını söyledi.

Savcının mütalaasını bir sonraki duruşmada açıklayacağını ifade etmesinin ardından dava, 21 Mart’a ertelendi.

Av. Saygıner: Gelecek celse savcılık tarafından mütalaa açıklanacak

Duruşmanın ardından davada yargılanan isimlerin avukatları ve duruşmayı takip edenler adliye önünde basın açıklamasında bulundu. Dava sürecine ilişkin açıklamalarda bulunan işçilerin avukatlarından avukat Büşra Cansu Saygıner, "Agrobay işçilerinin 2911 sayılı Kanun’a muhalefetten haksız yere gözaltılara maruz kaldığı yargılamanın dördüncü duruşması bugün gerçekleşti. İşçiler sendikaya üye oldukları için işten çıkartılmışlardı. Hakları kendilerine teslim edilmedi. İşçilere haklarını teslim etmek istemeyen işveren aynı zamanda işçilerin önüne bir çok jandarma, kolluk kuvveti getirdi. Kolluk kuvvetiyle işçileri karşı karşıya bıraktı. Bu süreçte çok sıkıntılı bir yargılama geçiriyoruz. Dördüncü duruşmayı bugün gerçekleştirdik. Gelecek celse savcılık tarafından mütalaa açıklanacak. Duruşma 21 Mart'a ertelendi. İşçilerin sendikal mücadelede önüne yargıyla engeller konulmak istenmekte. İşçiler bu şekilde yeni sendikal özgürlükler, yeni sendikal faaliyetler yürütme sürecinde baskıyla karşılaşmakta. İşçilerin bu haklı mücadelesi yargıyla engellenemez. Onların sonuna kadar yanındayız. Gelecek celse, karar celsesi olacağını düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.

Kocagöz: Holdingci yargıyla mücadele ediyoruz

Tarım-Sen Genel Başkanı Umut Kocagöz ise "Bu dava süreci tarım işçilerinin, tarım emekçilerinin haklarını arama hakkını engellemekle ilgili bir davadır. Biz seralarda örgütlenme faaliyeti yürütüp hak arama mücadelesi verdiğimizde karşımıza bu holdingleri, şirketleri koruyan önce kolluk sonra yargı çıkıyor. Biz köylerimizde ormanlarımızı tarım arazilerimizi korurken yaşama hakkımızı savunurken karşımıza önce kolluk sonra yargısı çıkıyor. Nerede bir holdingci, yağma, talan, örgütlenme özgürlüğüne karşı bir kasıtlı girişim varsa orada jandarmanın, özel olarak bu şirketleri, holdingleri koruyan, sanki adeta onun güvenlik görevlisiymiş gibi davranan tutumunu görüyoruz. Öncelik bu tutumu teşhir etmek istiyoruz. Daha dün Çayırlı köyünde jandarma, köylülerin, ormanların savunması için yürüttüğü mücadeleyi engelleyerek oradaki talanı canlı canlı köylüye izletti. Bunu daha önce Akbelen'de de gördük. Daha önce pek çok hidroelektrik santral yapımına karşı direnen köylülerin mücadelesinde gördük. Madenlere karşı mücadele eden Kaz Dağları'nda gördük ve Türkiye'nin her yerinde bunu gördük. Şimdi de bunu Agrobay'da işçilerin, tarım işçilerinin, seralarda çalışan çoğunluğu kadın işçilerin arama mücadelesinde gördük. Biz bu holdingci yargıyla mücadele ediyoruz. Holdingci jandarmayla mücadele ediyoruz" dedi. (ANKA)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Sermaye diktası

Sermaye diktası

İşçi başına 608 bin lira aylık kâr elde eden TÜPRAŞ, dayattığı sefalet sözleşmesine direnen işçilerin eylemlerini ‘tutanakla işten atma’ tehdidini kullanarak şimdilik bastırdı. Kimi zaman ‘demokrasi nutukları’ atan büyük sermayenin, harekete geçen işçiyi önce polisle sonra fişleyerek tehdit etmesi, ülkedeki ‘otoriterleşme’nin esasen kimin işine yaradığını ve sermaye diktasının vardığı boyutu gösteriyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
10 Mayıs 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et