27 Ocak 2025 14:05

Şebnem Korur Fincancı: Ödevimi yapıyorum ki yargılanıyorum

TTB Eski Başkanı ve Yazarımız Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı işkence üzerine yaptığı açıklamalar nedeniyle yargılandığı davada savunma yaptı.

Eylem NAZLIER
İstanbul

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyinin önceki dönem başkanı ve Yazarımız Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, işkence ve cezasızlık üzerine yaptığı açıklamalar nedeniyle yargılandığı davada savunmasını yaptı.

İstanbul 69. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmayı milletvekilleri, emek ve meslek örgütü ile kitle örgütü temsilcileri, Barış Akademisyenleri, Almanya ve Amerika Konsolosluğu temsilcileri ile gazetemiz yazarı Fatih Polat da takip etti.

ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER İHLAL EDİLİYOR

31. Asliye Ceza Mahkemesinin duruşma salonunda görülen davanın ikinci duruşması Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın savunmasıyla başladı. Katıldığım bir televizyon programında işkence üzerine yaptığım açıklamalar nedeniyle ‘Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve Devletin yargı organlarını alenen aşağılama’ suçunu işlediği iddiasına yanıt veren Fincancı, “Sosyal medyada işkence uygulamalarını da gösteren fotoğraf ve videoların paylaşıldığını ve bu paylaşımların; işkencenin kendisinin tek başına işkence uygulanana yönelik olmayıp topluma dönük o niteliğinin sosyal medya aracılığı ile de gerçekleştirildiğini söylemenin suç kapsamına alınması ve Adalet Bakanlığı izninin verilmiş olmasını Türkiye adına bir talihsizlik ve gerçek bir aşağılama eylemi olarak gördüğümü belirtmeliyim” dedi.

BM İşkenceye Karşı Komite’nin 2024’te yayınladığı Türkiye’ye ilişkin rapora dikkat çeken Fincancı, “Komite raporuna göre; işkence ve kötü muamelenin özellikle gözaltı yerlerinde yaygın bir şekilde uygulanmaya devam ettiğine, 2016’daki darbe girişimi ve 6 Şubat depremleri gibi bazı olayların ardından ve genel olarak terörle mücadele operasyonları bağlamında işkence ve diğer kötü muamelenin arttığına dair kendisine iletilen bilgilerden endişe duyulduğu ifade ediliyordu” dedi.

‘AYM VE BAKANLIĞINKİ DE SUÇ SAYILABİLİR’

Raporlara da yansıyan sorunları dile getirmenin kimi, nasıl ve neden aşağıladığını soran Fincancı, Anayasa Mahkemesinin 13 Şubat 2024 tarihli Besna Tosun başvurusuna dair kararındaki ifadeleri hatırlatarak “O halde Anayasa Mahkemesi de aşağılama suçunu işlemektedir. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün 2023 yılı Adalet İstatistiklerinde işkence ve eziyet suçundan başlatılan soruşturma sayısı 4 bin 332 olarak bildirilmiştir. ‘İşkence suçu işlenmediği’ anlaşılan Türkiye’de, suçun varlığı dile getirildiğinde aşağılama olarak algılayan Adalet Bakanlığının kendi genel müdürlüğünün istatistiklerinde bu başlığın yer alması da suç sayılabilir o halde” ifadelerini kullandı.

Bir adli tıp hekimi olarak mesleki yaşamını işkencenin tıbbi belgelenmesine adadığını söyleyen Fincancı savunmasını “Bu dava da bir ödüldür. Ödevimi yapıyorum ki yargılanıyorum. Gerçeği söylemek suç değildir. Dayanaksız suçlamaları kabul etmiyorum” diyerek tamamladı.

GERÇEKLERİ SÖYLEMEK SUÇ DEĞİLDİR

Fincancı'nın avukatı Oya Meriç Eyüboğlu da savunmasında “Müvekkilim hem bir insan hakları savunucusu hem de adli tıp uzmanı olarak değerlendirmeler yapmıştır. Davanın hukuki bir zemini yoktur. Gerçekleri söylemek suç değildir” dedi.

Savunmaların ardından mahkeme esas hakkında mütalaanın hazırlanması için dosyayı savcılığa gönderdi. Dava 20 Şubat 2025, saat 9.35’e ertelendi.

‘301 CEZASIZLIĞIN ARACI HALİNE GELDİ’

Duruşma sonrası İstanbul Adliyesi önünde açıklama yapıldı. Duruşma için destek verenlere teşekkür eden Fincancı, Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesi uyarınca sürdürülen yargılamanın özellikle işkence gibi uluslararası sözleşmelerle suç kabul edilen bir fiilin tartışılması üzerinde baskı aracı olduğunu söyledi: “301. maddeden insanların yargılanması, cezasızlığın bir aracı haline gelmiştir. İşkence varlığı ve sonuçları üzerine konuşmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.”

“Etkili sözler söylediğimiz için yargılanıyoruz. Bu nedenle, bu tür yargılamaları mesleki yaşamımın bir ödülü olarak görüyorum” diyen Fincancı, bu ve benzeri yargılamaların işkenceye karşı mücadelenin gücünü gösterdiğini vurguladı.

Devlet ya da millet aşağılanamayacağını, eleştirilebileceğini söyleyen Fincancı, “Eleştiriler denetimin bir parçasıdır ve bu denetimle düzeltme bekleriz. Umuyorum ki Türkiye yakın gelecekte düzelir ve hepimiz aşağılanmaktan kurtuluruz. İşkence sona erene kadar mücadelemiz sürecek” dedi.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Ekmek, barış, adalet ve özgürlük için…
İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs

Ekmek, barış, adalet ve özgürlük için…

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de işçi ve emekçiler 1 Mayıs’ı, iktidarın çok katmanlı saldırıları, derinleşen yoksulluk, baskı ve küresel ölçekte bir savaş tehdidiyle karşılıyor. İşçinin olduğu her yerde alanlara çıkacak olan emekçiler, insanca yaşanacak ücret, barajsız-yasaksız sendika hakkı, siyasi baskıların ve yasakların son bulması ve barış taleplerini haykıracak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
1 Mayıs 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et