04 Şubat 2023 03:49

Ertuğrulgazililer: "Yerinde dönüşüm ve hakkımızı istiyoruz"

Müstakil evleri, geniş bahçeleriyle rantçıların iştahını kabartan Ertuğrulgazi Mahallesi’nin başı, kentsel dönüşümle dertte. Mahalleli, kentsel dönüşüme karşı değil ama yerinde dönüşüm istiyor.

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul

Pendik Ertuğrulgazi Mahallesi, İstanbul’un kalan son oksijen depolarından Aydos Ormanı’nın hemen yamacına kurulan bir mahalle. 1980’lı yıllarda Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden gelen yoksul halkın emekleriyle inşa edilen mahallenin başı, kentsel dönüşüm adı altında yapılanlarla dertte. Hak kayıplarına uğradıklarını dile getiren mahalleli, “Asla yerlerimizi vermeyiz. Çünkü cefasını biz çektik, şimdi sefasını onlar çekmek istiyor” diyor.

Pendik Ertuğrulgazi Mahallesi konum itibariyle Sabiha Gökçen Havalimanına da yakın. Mahallede müstakil evler, geniş bahçeler ve bahçelerde ağaçlar mevcut... İşçilerin, emekçilerin yaşadığı bir mahalle. AKP’li Pendik Belediyesi tarafından yaşadıkları bölgenin rezerv alanı ilan edildiğini aktaran mahalleli, hak gasplarına uğradıklarını aktardı.

"BELEDİYE ŞİRKET GİBİ HAREKET EDİYOR"

Arsalarını 350 metrekareye tamamlamak için borçlandırıldığını söyleyen bir mahalleli, sonrasında tapulardan önce yüzde 20, ardından yüzde 40 kesinti yapıldığını ifade etti. Mahalleli,  “110-105 metreden 2 tane daire düşüyor. Birini yarın müteahhit alacak, biri bize kalacak. Biz de diyoruz ki bu emsaller düşük. Buraya bir buçuk emsal vermeleri doğru bir yaklaşım değil. Türkiye’nin hiçbir yerinde yüzde 60 kesinti görülmemiştir. Belediye bir kere ticarethane değildir. Belediye halka hizmet verir ama şu anda ticarethane görevi görüyor, şirket gibi hareket ediyor” ifadelerini kullandı.

"5 ÇOCUĞUMA BIRAKACAĞIM TEK SERVETİM"

Tokat’tan İstanbul’a 1963 yılında göç eden bir esnaf, söze şöyle başlıyor: “İstanbul’a geldiğimde daha 13 yaşındaydım. Memlekette iş yoktu. Buraya geldiğimde oto tamirinde çalıştım. Çıraklık, kalfalık, ustalık derken kendi yerimi açtım. Bu arsayı satın aldım. Şimdi 73 yaşındayım hâlâ çalışıyorum. 5 çocuğuma bırakacağım tek servetim bu yerim. Buraya da göz dikmesinler. Kentsel dönüşüm diyorlar, biz de kentsel dönüşüm istiyoruz ama hakkımız olanı verirlerse”. Pendik’e 1989 yılında geldiğini aktaran başka bir esnaf, “Buralarda bizim ömrümüz geçti. Bizi dinlesinler, taleplerimizi dikkate alsınlar. Asla yerlerimizi vermeyiz. Çünkü cefasını biz çektik, şimdi de sefasını onlar çekmek istiyor” dedi.

"İSTANBUL’DA RANTA AÇILACAK YER BIRAKMADILAR"

İmar planına konu alanda 3 bin 800 hane olduğunu aktaran bir mahalleli, “Bizi yok sayıyorlar. Yıllardır bizi oy deposu olarak kullandılar. Bugün ise malum İstanbul’da ranta açılacak yer kalmadığı için bizim yerlerimize göz dikildi, gözleri bir türlü doymuyor” dedi.

Yetmişine merdiven dayamış bir teyze. Eşinin ağır hasta olduğunu, onun ilaçları için eczaneden geldiğini söylüyor ve ayaküstü sohbetimiz başlıyor: “1992 yılında Sinop’tan göç ettim. Buraya ilk geldiğimde ne yol ne su vardı. Tankerlerle su gelirdi. Çamura bata çıka eve giderdik. Buralar böyle miydi? Bir gün tankerden su alırken terlik ayağımdan düşmüş haberim yok. Eve geldim bir ayağımı yıkadım, baktım diğerinde terlik yok. Şimdi buralar değerlendi, göz koydular. Ama ne olursa olsun hakkımızı olanı almadan asla yerlerimizi vermeyiz. Biz yerinde dönüşüm ve hakkımızı istiyoruz. Çok çileler çektik. Ben yıllarca fabrikalarda, okullarda sigortasız üç kuruşa çalıştım. Eşimle omuz omuza verip bu yerleri aldık, çocuklarımıza bırakacağımız tek mirasımız bu yerimiz ona da göz dikmesinler.”

"ŞIPIR ŞIPIR DAMLAYAN GECEKONDULARDA YAŞADIK"

2 TANE çocuğu olduğunu söyleyen başka bir mahalleli, “350 metrekare yer üzerinde imar çalışması yapıldığında en az 3 daire düşüyor. Ben hep böyle düşündüm. Birini oğluma, birini kızıma verir birinde de kendim otururum düşüncesiyle boğazımızdan kısarak burayı aldık. Borçla harçla burayı aldık. Mücadele zordu, hayat koşulları zordu. Gece gündüz çalıştık. Yani devletin yapması gereken konutları halk kendisi yaptı. Sadece bu hükümete mahsus değil, bundan evvelki hükümetlerin de yapmış oldukları eksikler bunlar. O mağduriyeti burada bu insanlar yaşadı” dedi.

"BUNDAN SONRA İNSANCA YAŞAMAK İSTİYORUZ"

“Şıpır şıpır damlayan gecekondularda yaşadık” diyerek sözlerine devam eden mahalleli, “Naylon leğenler koyarak o yağmurlardan korunduk. Soğuk günlerde cam kenarlarını bezle kapatırdık oradan rüzgar gelmesin diye. Yol yoktu. Çamura bata çıka işe giderdik. Sonraki süreçte korsan minibüsler geldi. Onlarla işe gelip giderdik. Bu mahallenin yüzde 70’ini kendi imkanlarımızla oturulacak hale getirdik. Belediye en sonunda buraya hizmet vermeye başladı. Bizi oy deposu olarak kabul ettiler. Sonuç itibarıyla bundan sonraki süreçte burada insan gibi yaşamak istiyoruz” diye konuştu.

"BİZİ HİÇE SAYIYORLAR"

65 YAŞINDA yüzde 60 engeli olan bir mahalleli, “Ben de isterim bir sitede oturayım” diyor ve ekliyor: “Ama öyle bir imkanımız yok. Site aidatları bizim bir aylık gıda paramız. Hâlâ çalışan bir insanım. Bizim amacımız devlete karşı mücadele etmek değil, ben kanunen hakkım olanı istiyorum. Bu saatten sonra benim çalışıp ev alma, birikim yapma şansım yok. Boğazımızı zar zor doyuruyoruz. Çocuklarımızın bu süreçte ev sahibi olma şartları da şansları da yok. Çalıştıkları parayı hiç yemesinler, bir tarafa bıraksınlar yine de imkansız. Biz bunları yetkililere dile getirdiğimizde eleştiri gibi kabul ediyorlar, eleştiri değil aslında doğruyu söylüyoruz. Kanunlara uymalarını talep ediyoruz. Ancak bizi hiçe sayıyorlar.”

"AYDOS ORMANI’NA YAKIN DİYE BURALARI ALMAK İSTİYORLAR"

Kentsel dönüşüm alanının mera olarak gösterildiğini aktaran başka bir mahalleli ise, “Aynı mera üstünde villalar var. Villalar da bizimle aynı arazideler. Yayalar köyü sınırları içindeler. Ayrıca villaların üstünde 66 dönüm bir yeri X bir kişiye verdikleri söyleniyor. Bizim yerlerimiz çok değerli. İstanbul’un temiz hava deposu. Yanı başımızda Aydos Ormanı var. Amaçları buraları bizim ellerimizden almak, yerlerimizi gasbetmek, bu da adalete uymayan bir şey” dedi.

MAHALLELİNİN TALEPLERİ 

  • Hak sahiplerine vaat ve taahhüt edilen alanların eksiksiz olarak verilmesi.
  • Mahallenin rezerv alanından çıkarılması.
  • Hak sahiplerine yerinde dönüşüm için gerekli imar uygulamasının yapılması
  • Emsal oranlarının en az 200 ve üzeri olacak şekilde işletilmesi.
  • 350 metrekare üzeri hak sahiplerinin mağduriyeti giderilerek, gerçek metrekarelerin rayiç bedeli karşılığında arazilerinin verilmesi.
  • Ekonomik şartları uygun olmayıp arazilerinin tamamını alamayan veya eksik satın alan hak sahiplerinin rayiç bedeli karşılığında arazilerinin verilmesi.
  • İmar plan alan dağılımının (sosyal donatı alanları, ticaret, okul, cami, park, benzin istasyonu vb.) gerçeğe uygun olarak belirlenmesi.
  • 16/21 parsel ile ilgili olarak da burada bulunan hak sahiplerine de yerlerinin bedeli mukabilinde satılarak mağduriyetlerinin giderilmesi.

REZERV YAPI ALANI NEDİR?

Yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenen alanlardır. 6306 sayılı Yasa’ya göre; bir bölgeyi riskli alan olarak ilan etmek için çeşitli teknik raporlar istenirken yeni yerleşimlerin kurulacağı rezerv yapı alanlarının tespitinde sadece Maliye Bakanlığının görüşünün alınması yeterli. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı rezerv yapı alanında istediği gibi plan ve proje yapma yetkisine sahiptir. Yine Bakanlık rezerv yapı alanındaki taşınmazların mülkiyet ve imar haklarını başka bir alana aktarma kararı da verebilir. Rezerv yapı alanlarında her türlü imar ve yapılaşma hizmetlerini durdurulabilir; taşınmazların satışını, devrini ve kiralanmasını yasaklayabilir. Yapıların, elektrik, su ve doğal gazı kesilebilir. Rezerv yapı alanında bulunan sağlam binalar da proje bütünlüğü gerekçe gösterilerek yıkılabilir.  

ÖNCEKİ HABER

Ek zam mücadelesi ve sendikalar - Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan'la konuştuk | Gündem Özel

SONRAKİ HABER

Seyyar satıcı denetim yapan zabıtalara ateş etti: 5'i zabıta 6 yaralı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...