12 Aralık 2019 06:19

Bizimkisi de bir Makine Mühendisliği hikayesi

Okulun en kalabalık ve en “sıkıntılı” bölümünün öğrencileri olarak, sürekli olarak yüz yüze geldiğimiz sıkıntıları tartışıyoruz.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Recep ATEŞ
Ozan MERDİN
ODTÜ

1959 yılında ODTÜ’nün resmen üniversite olarak yapılandırılmasıyla kurulan ODTÜ Makine Mühendisliği, ODTÜ denilince ilk akla gelen bölümlerden biri. Okulun en kalabalık ve en “sıkıntılı” bölümünün öğrencileri olarak, sürekli olarak yüz yüze geldiğimiz sıkıntıları tartışıyoruz.

GENEL DERTLER

Mete, konuşmasına 4. sınıf öğrencilerinin bu dönemin başında yaşadığı “Teknik Seçmeli Krizi”nden başlıyor. Makine mühendislerinin son senesinde seçmesi gereken bu alan dersleri öğrencilerin ne olarak mezun olacaklarını ve hangi alanla uğraşacaklarını belirliyor. Bu ders tercihlerinde aranan kıstasın ortalama olduğunun altını çizen Mete, belli dersleri almanın, öğrencilerin konuya ilgisinden veya yatkınlığından bağımsız olarak imkânsız olduğuna dikkat çekiyor. “Akışkan derslerini almak neredeyse imkânsız, ortalaman 3’ün altındaysa ısı almak zorundasın.” diyen Mete, ders seçimlerinin hala dilekçe ve imzayla yapıldığını, bu yüzden işlemlerin uzun sürdüğünü, içinde yaşadığımız teknoloji çağında bunu ne kadar mantıksız bulduğunu belirtiyor. Bir diğer konunun da sınavların zümre olarak yapılmaması olduğunu belirten Mete, bu şekildeki sınav anlayışının dengesiz olduğunu, öğrencilerin dersini aldıkları akademisyenlerin hayatlarını etkilediğinden bahsediyor. Sınavları ve dersleri zümrelerin hazırlaması gerektiğini söylüyor. 

Makine öğrencisi Hasan, 4. sınıfların ders seçimi sıkıntısının yanına diğer senelerdeki derslerden sözü başlatıyor. Bölümün en kritik derslerinin bile istisnasız sadece tek dönem açılmasından ve bir dersi ikinci kere almanın tek yolunun sınıfta kalıp dilekçeyle ders almak olduğunu söyleyen Hasan, diğer bölümlere göre daha fazla ödenek almasına rağmen bölümün özellikle kritik dersleri ne yaz okulunda ne de diğer dönemlerde açmamasından dem vuruyor. Çoğu dersin sınav sonuçlarının ders bırakma haftası sonrası açıklanmasının üstüne “Giren mezun olamıyor” diyerek durumu özetliyor.

Bölümün materyal eksikliklerine gelince, çalışma salonlarının yetersizliği ve bölümün temizlik eksikliği ilk aklına gelen konular oldu. Makine öğrencisi Ayhan ve Zafer (ismini vermek istemediği için ona böyle diyoruz) muhabbete motivasyon eksikliğinden giriyorlar. Bölümün öğrencilere bölümü ilgi çekici kılma niyetinin olmadığını, sadece iki tane seminer olduğunu ve bu seminerlerin çok yetersiz olduğunu söyleyen Ayhan ve Zafer, bölümde geçen senelerin bölümle ilgilenen öğrencileri iyice küstürdüğünü belirtiyorlar. Bütün ders yoğunluğunun yanında bölümün yapısıyla uğraşmak zorunda olduklarını, staj işlemlerinden ders seçimlerine hiçbir şeyin açıkça anlatılmadığını, her şeyi ya deneme yanılmayla ya da üst dönemden tanıdıklarla öğrendiklerini söyleyen Zafer, sistemi puzzle çözmeye benzetiyor. Kantin fiyatları ve ulaşımın zorluğundan da dert yanan öğrenciler, ayrıca bölümün sahip olduğu kapasiteye rağmen sorunları çözmeye yanaşmadığını da ekliyor.

Bütün bunların yanında öğrenciler bir konuda hemfikir: öğrenci ve akademi arasında bir iletişimsizlik var. Akademik kadronun öğrenci sorunlarını umursamaması, öğrencilerin de sıkıntılarını iletememeleri bütün öğrencilerin kesinlikle değindiği bir sorun.

EĞİTİM KALİTESİ

Mete, eğitim kalitesindeki sıkıntının öğrencilerde olduğunu, dönem gençliğinde araştırma kültürünün olmadığını ve gelen herkesin kariyer amaçlı geldiğinde bahsediyor. Bu durumun toplumsal olduğunu söyleyen Mete, çözümün de toplumsal olduğunu söylüyor. Hasan, hocaların kaliteli olduğunu, ama bölümün materyal olarak yetersiz kaldığını, bunun sebebinin de kontenjanın sürekli artırılması ama bölümün imkanlarının sabit kalması olduğunu belirtiyor. Bunun yanında birçok hocanın “İyi eğitim = zor eğitim” anlayışının eğitimin kalitesini düşürdüğünü söylüyor. Ayhan, eğitimin sınava yönelik olduğunu, mühendisliğe yönelik bir bakış da getirilmesi gerektiğini ve asıl sıkıntının eğitimden ziyade bir mayın tarlası verilmesi olduğunun altını çiziyor.

EĞİTİMİN BİLİMSELLİĞİ

Ayhan, verilen eğitimin daha çok teorik bir yapıda olduğunu, pratiğin çok yetersiz kaldığını belirtiyor. Bölümün topluma sunduğu bilimsel gelişmeler hakkında da okulun yeterince destek vermediğine de parmak basıyor. Aynı konuda Hasan, ODTÜ Makine Mühendisliği’nin Türkiye’de en çok bilimsel çalışma yapan bölümlerden biri olduğunu söylemesine ek olarak eğitimin sadece akademiye yönelik olduğunu da belirtiyor. Bu konuda Mete, bölümün topluma bilimsel olarak gözle görülür bir katkısının olmadığının, bu konuda derinleşmesinin gerektiğinin altını çiziyor.

BU SORUNLAR NASIL ÇÖZÜLMELİ?

Mete eğitim sorunlarının çözümünü, hocaların eğitimi ikinci bir alan görmesinin engellenmesinde görüyor. Ayhan ise bu sorunların öğrencilerle akademi arasındaki iletişimin iyileştirilmesi ile giderileceğini düşünüyor. Hasan ise işin bölüm başkanlığında bittiği kanaatinde.

ÖĞRENCİLER NE YAPMALI?

Öğrencilerin genel düşüncesi bariz: Birlikte hareket edilmesi lazım. Mete’nin bu konuda bireysel olarak bir şey yapılamayacağını belirtiyor. Bu konuda bölüm başkanlığının öğrencileri misafir olarak görmesinden kaynaklı iletişimin zayıf olmasından yakınan Hasan, bu durumun boykotta olduğu gibi bir toplanma ile aşılacağı düşüncesinde. Fakat, bölüm öğrencilerinin kendi yaşadıkları sorunlar hakkında çekingen olmalarından şikayetçi olduğunu da belirtiyor. 

ÖNCEKİ HABER

Afganistan'da altın madeninde göçük: 5 ölü

SONRAKİ HABER

Çorum'da karbonmonoksitten zehirlenen 103 öğrenciden 100'ü taburcu edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...