09 Ekim 2018 23:35

Felsefenin “işe yaramazlığı”

Üniversiteler bilim üretmekten, halka hizmet etmekten ve düşünmekten uzak bir şekilde sadece öğrenci yığınlarını bir arada tutan yerler oldu.

Murat Bardakçı'nın 26.09.2018 tarihinde haberturk.com'da yayınlanan yazısı

Paylaş

Sevil ERUCU

Kayseri

Habertürk gazetesinde köşe yazarlığı yapan araştırmacı ve gazeteci Murat Bardakçı geçtiğimiz günlerde çokça konuşulan bir köşe yazısına imza attı. “Ağaçkakan ‘Felsefe Türkçesi’ni işitecek olsa hasedinden çatır çatır çatlar!” başlıklı 26 Eylül tarihli bu köşe yazısında birkaç kişinin çeviri veya yazısından (felsefeciler arasında da anlaşılırlığı eleştiri konusu olan yazılar)  örnek vererek bu yazıların dillerine eleştiride bulundu.

EĞİTİME GENİŞ PERSPEKTİFTEN BAKMAK

Felsefe bölümlerinin kontenjanlarının dolmayışından onların “gereksizlikleri” ile ilgili bir çıkarımda bulunarak “Üniversitelerin en işe yaramaz bölümünün bile kapanacak olması tabii ki üzüntü verecek bir hadisedir ama maalesef söylemeden edemeyeceğim: Öğrenciyi ‘ders’ niyetine böyle gevelemelere mahkûm olmaktan Allah korumuş Allah!” sözlerine yazısında yer verdi.

Aslında bu çıkarımlara varmak Türkiye’deki eğitim öğretim hayatına geniş perspektiften bakamamanın bir sonucudur. Yaklaşık 10 yıldır herhangi bir akademik kaygı göz etmeksizin, alt yapı koşulları sağlanmadan, nitelik kaygısı güdülmeden üniversiteler, yeni bölümler açıldı. Bu da yetmezmiş gibi ilk kez öğrenci alan bölümlere dahi 100-150 kişilik kontenjan verildi. Üniversiteler bilim üretmekten, halka hizmet etmekten, düşünmekten ve sorgulamaktan uzak bir şekilde sadece öğrenci yığınlarını bir arada tutan yerler haline getirildi.

ÜNİVERSİTELERE SAHİP ÇIKMALIYIZ

PISA sonuçlarına bakıldığında ise ülke olarak okuduğumuzu anlamadığımızı gösteren bir durumla karşılaşıyoruz. Bu aslında bir bakıma akıl yürütme yöntemlerinden, analitik düşünmeden ne kadar uzak olduğumuzun da göstergesi.

Böylesi bir tablo karşısında felsefeyi gereksiz olarak nitelemek mevcut durumun devam etmesine ön ayak olmak demektir. İçi tamamen boşaltılan, özerkliğini yitiren üniversiteler, halk ile buluşup ona hizmet etmediği sürece elbette ki ne dediği anlaşılmayan, kimsenin açıp okumadığı makaleler, araştırmalarla dolu hale gelecektir.

Burada görev kaçınılmaz olarak üniversite gençliğine ve hala bilim üretme kaygısı akademiye düşüyor. Bu sebeple her alanda üniversitelere sahip çıkmayı göz ardı etmemek önemli bir noktada duruyor.

ÖNCEKİ HABER

Biz firavunun, Nemrud'un köleleri değiliz

SONRAKİ HABER

Uzaklarda görünen fırtına

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...