Gazeteci İskender Bayhan'la 1 Mayıs ve 24 Haziran'ı konuştuk

Gazeteci İskender Bayhan 1 Mayıs'ta ortaya çıkan tabloyu ve 24 Haziran'a gidilen süreci değerlendirdi.

04 Mayıs 2018 10:20
Son Güncellenme Tarihi: 04 Mayıs 2018 12:48
Paylaş

Gazeteci İskender Bayhan, Gündem Özel'e konuk oldu. Zeliş Irmak’ın sorularını yanıtlayan Bayhan, 1 Mayıs'ta ortaya çıkan tabloyu ve 24 Haziran seçimlerine gidilen süreci değerlendirdi.

SÖMÜRÜ, SAVAŞ, OHAL VE TEK ADAMA KARŞI TALEPLER

İskendet Bayhan, 1 Mayıs’ların her dönemde ülke gündeminin iç ve dış meselelerini ilgilendiren konuları gündem ettiğini belirtti. Ülkede OHAL politikalarının hakim olduğu bir süreçte 1 Mayıs kutlandığını belirten Bayhan, savaş politikalarına, OHAL’e ve tek adam rejimine dair taleplerin öne çıktığını vurguladı.

Bayhan, “Suriye başta olmak üzere, bölgeye askeri müdahaleleri yaşadık ve Türkiye açık bir biçimde başta cumhurbaşkanı olmak üzere ülkeyi yönetenler tarafından bir büyük savaşa giden bir ülke olarak propaganda edildi. Bu en temel mesele ilan edildi. Bunun için savaş başlığı çok öne çıktı” dedi.

Ülkede son iki yıldır, OHAL politikalarının grev yasakları başta olmak üzere her açıdan hayatı belirlediğini söyleyen Bayhan, “Gösteri, miting, grev, her türlü hak arayışı, karşısında OHAL baskısını buldu. OHAL politikalarının hakimiyetinin yanı sıra, taşeron, güvencesiz çalışma, iş cinayetleri gibi sömürü politiklarının yoğunlaşmasının sonucu olan sorunlarla yüzyüzeydiler. Bütün bunları en güzel özetleyen kavramlar ‘sömürü, savaş ve OHAL politikaları’ oluyordu. Bu nedenle 1 Mayıs’ta bu kavramlar ana çerceveyi oluşturdu ve hemen hemen tüm kortejlerde bunlara dair sloganlar, talepler yer aldı” diye konuştu.

İŞÇİLERİN HÜKÜMETE MESAJI

90 il ve ilçe merkezinde 1 Mayıs kutlandığını belirten Bayhan bunun yanı sıra 10’larca yerel kutlama yapıldığını kaydetti. Türk-İş, Memur-Sen, Hak-İş konfederasyonlarının biraz da hükümetin isteğiyle ayrı üç kutlama yaptığını hatırlatan Bayhan, bütün bunları düşündüğümüzde 100 binlerce işçi ve emekçinin 1 Mayıs meydanlarına çıktığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın OHAL’i savunurken her seferinde grev yasaklarını övdüğünü belirten Bayhan, işçi ve emekçilerin ise çıktıkları meydanlarda en büyük rahatsızlıklarının OHAL ve hak mücadelelerinin engellenmesi olduğunu bilmen gerekir mesajı verdiklerini kaydetti. Bayhan, “Ayrıca OHAL’in yarattığı baskıcı ortamda bir sükunet tablosu gibi bir tablo aldatıcı olmasın; alttan alta işyerlerinde, fabrikalarda, emekçi mahallerinde bir hoşnutsuzluk olduğu da görülsün mesajı verdiler” diye konuştu. Bayhan, bu manzaranın iç ve dış politikasıyla beraber hükümetin programı ile işçi ve emekçilerin talepleri arasında çok ciddi bir makas olduğunu gösterdiğini söyledi.

İŞÇİLER İSTANBUL’U 365 GÜN EMEĞİN BAŞKENTİ YAPMALI

Özel olarak Maltepe’deki İstanbul 1 Mayısı’nı da değerlendiren Bayhan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir seçim konuşmasında sarf ettiği “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” söylemine gönderme yaptı. İstanbul’un emeğin başkenti olarak görüldüğünü belirten Bayhan,  “İşçi sınıfı ve emekçiler de İstanbul’u sadece 1 Mayıs’ta değil, 365 gün ‘Emeğin başkenti’ yaparlarsa dertlerimiz biter” diye konuştu.

SEÇİMLER VE İTTİFAKLAR

Türkiye’de ilk defa seçimlerde bu kadar ittifak tartışmasının ya da ittifaklaşmanın yaşandığını kaydeden Bayhan, iki ittifakın da sistemin, burjuvazinin ittifakı olduğunu ancak birinin en tehlikeli olan ‘cumhur ittifakı’ olduğunu söyledi. Bayhan ‘cumhur ittifakı’nın devleti daha baskıcı, gerici, daha saldırgan ve politik olarak da sistemi faşist bir rejime götürecek bir program ortaya koyduğunu belirtti. İskender Bayhan, buna karşılık ‘millet ittifakı’nın (ya da demokrasi ittifakı) parlamenter sisteme dönüşü, OHAL’in kaldırılmasını, partili cumhurbaşkanlığı sisteminin iptalini, yargının bağımsızlığını, hukukun üstünlüğünü öne çıkaran bir ittifak olarak göründüğünü söyledi. İki ittifakın da işçi ve emekçilerin ihtiyaç duyduğu demokratik ittifak olmadığını, politik programa sahip olmadığını vurgulayan Bayhan şöyle konuştu:

“Bu ikinci ittifakın programı işçi ve emekçilerin bazı taleplerini içeriyor gibi ama esas demokrasi ittifakının muhatapları Birleşik Haziran Hareketi, Emek Partisi, HDP, ÖDP, Halkevleri gibi emekten, barıştan, demokrasiden yana örgütleri bir araya getirip seçimlere bu açıdan müdahale edebilecek bir ittifak seçeneği vardı. Bu gerçekleşemedi gibi görünüyor, dolayısıyla parçalı bir tablo olacak. İşçi ve emekçilerin ihtiyacı olan ittifak böyle bir ittifak. Böyle bir ittifak sadece bu seçimler için de bundan sonrası için önemli. 24 Haziran’dan sonra da tartışılacaktır. Dolayısıyla işçi ve emekçiler bu sürece biraz parçalı müdahale edecekler.” (EVRENSEL WEB TV)

Reklam
ÖNCEKİ HABER

Temel Karamollaoğlu’dan ‘100 bin imzada FETÖ  taraması’ çıkışına yanıt

SONRAKİ HABER

Temel Karamollaoğlu kimdir?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...