03 Aralık 2017 17:03

Kulp davasında 26 yıl sonra takipsizlik kararı verildi

Diyarbakır Kulp'ta 7 sivilin ölümüyle ilgili 37 asker için açılan soruşturmda 26 yıl sonra takipsizlik kararı verildi, savcılık 'meşru müdafaa' dedi.

Paylaş

Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde 1991 yılında açılan ateş sonucu 7 sivilin öldürülmesine ilişkin soruşturma dosyası, müştekilerin avukatının terör tazminatı başvurusuyla 2012 yılında yeniden açıldı. 37 asker hakkında açılan soruşturmada, 26 yıl aradan sonra takipsizlik kararı verildi.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Bingöl'ün Solhan ilçesi kırsalında çıkan çatışmada yaşamını yitiren 3 PKK'li için Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde 24 Aralık 1991’de düzenlenen cenaze törenine katılan sivillere ateş açarak 7 kişinin ölümüne, 2 kişinin yaralanmasına neden olan 37 asker hakkında “Adam öldürme ve silahla yaralama” suçundan açtığı soruşturmada takipsizlik kararı verdi. 

Askerlerin açtığı ateş sonucu Mehmet Nesip Altın, Neytullah Tekin, Hayrettin Demirtuyi, Felemez Bulut, Ömer Öztürk, Ali Miltaş ve Şahin Tekin adlı yurttaşlar olay yerinde yaşamını yitirmiş, Mehmet Şah Tekin ve Şeyhmus Altındağ ise yaralanmıştı. Takipsizlik kararında, aralarında dönemin Diyarbakır İl Jandarma Komutanı İsmet Yediyıldız’ın da bulunduğu 4 kişinin soruşturma sürecinde yaşamını yitirdiği, bu nedenle soruşturma dosyalarının düşürüldüğü kaydedildi. 

Kulp’ta 7 kişinin ölümü ile sonuçlanan olayla ilgili soruşturmada 2005 yılına kadar  işlem yapılmadığını belirten avukat Nahit Eren’in olayda ölen ve yaralanan bazı kişiler için yaptığı terör tazminatı başvurusuyla ortaya çıktı. Eren’in 7 yıl süren ısrarlı takibi sonucu 21 yıl önce meydana gelen olayla ilgili dosya 2005 yılında yeniden açılırken, Kulp Cumhuriyet Savcılığı dosyanın zaman aşımına uğramasına kısa süre kala bir suç duyurusu dilekçesi ile yeniden soruşturma başlattı. Soruşturma açılınca dosya zaman aşımından kurtarılırken, ‘Adam öldürmek ve adam öldürmeye teşebbüs’ten açılan soruşturma kapsamında olayın yaşandığı gün Kulp’ta görevli olan 37 subay ve astsubayın ifadesi alındı.

Soruşturmayı olaydan 26 yıl sonra tamamlayan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 2 Kasım 2017 günü “Adam öldürme ve silahla yaralama” suçundan 33 asker hakkında takipsizlik kararı verdi. Albay Yediyıldız’ın dosyasının izin talebi ile Diyarbakır Valilliği’ne, diğer askerlerin dosyalarının ise Kulp Kaymakamlığı’na gönderilerek soruşturma izni istendiği belirtilen kararda, dosyaların akıbeti sorulduğunda Diyarbakır İl İdare Kurul’unda konuyla ilgili belge ve bilgiye rastlanmadığı, Kulp Kaymakamlığı İlçe İdare Kurulu’nda dosyanın kayıtlarda mevcut olmadığının bildirildiği ifade edildi.  7 kişinin ölümüne sebebiyet veren ateşli silahın olay yerindeki jandarma personeline ait olduğuna ve dolayısıyla jandarma personelinin bu kişilerin ölümüne sebebiyet verdiğine dair hiçbir delil bulunmadığı öne sürülen kararda, ölenlerin vücutlarından çıkarılan ya da olay yerinde ele geçirilen mermi çekirdeği ve boş kovanların hangi jandarma personelinin silahından ateş edildiğine dair bilirkişi incelemesi de bulunmadığı kaydedildi.

SAVCI: MEŞRU MÜDAFAA!

Savcılık kararında, ‘jandarma personelinin maktullerin ölümüne sebebiyet verdiği kabul edilse dahi meşru meşru müdafaa şartlarının oluştuğu kanaatine varıldığı’ belirtildi. Askerlerin, protestocuları dağıtmak ve yaşam haklarını korumak için ateş etmek zorunda kaldıkları kaydedilen kararda, ‘saldırı ve savunmanın orantılı olduğu’ vurgulandı.

AVUKAT KARARA İTİRAZ ETTİ

Müşteki ailelerin avukatı Nahit Eren, takipsizlik kararının kaldırılması için Sulh Ceza Hakimliği’ne başvuru yaptı. Dilekçesinde, dosyada bulunan somut delillere rağmen, yargılama ile somutlaşacak meşru müdafaa olgusuna karşı takipsizlik kararı verilmesinin hukuken kabul edilemeyeceğini belirten Eren, şöyle dedi:“Olay tarihinde güvenlik güçleri yaşamını yitiren örgüt mensuplarının defin işlemlerine müsaade etmeyeceklerini ve cenazelerin kendilerine teslim edilmesini istemişlerdir. Ailelerin cenazeleri teslim etmemesi üzerine kitle üzerine ateş açılmış ve 6 sivil yaşamını yitirmiştir. Olayda 9 sivilin ateşli silahla yaralandığı belirtilmiştir. Olay anında asayiş komutanı olarak birliklere emir veren Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Albay İsmet Yediyıldız’ın emri ile sivil gruba yapılan bir saldırı söz konusudur. Güvenlik güçleri tarafında öldürülen 6 sivilin terör örgütüyle bağlantılarının olduğu, üzerlerinde ateşli silah bulunduğuna dair bir delilin varlığı mevcut değildir. Güvenlik güçleri, orantısız bir şekilde ateşli silahlarla kitle üzerine hedef gözetmek suretiyle ateş etmişlerdir. 26 yıl sonra olay tarihinde alınan ifadeler ışığında dönemin Cumhuriyet savcılarının yapmış olduğu hukuki değerlendirmeler ve tespitler görmezden gelinerek takipsizlik kararı verilmiştir. Savcılık makamının kendisini yargılama makamı görerek, meşru müdafaa nitelemesi ile kovuşturmaya yer olmadığı kararı, ceza hukuku açısından kabul edilemez.” (Diyarbakır/MA)
 

ÖNCEKİ HABER

TÜDEF: Halkın  ekmeğiyle oynamayın

SONRAKİ HABER

ÖSYM, YKS örnek soru kitapçığını yayımladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa