16 Eylül 2016 00:30

Macaristan AB’den atılacak mı?

AB’ye gelen mültecilere karşı en sert ve düşmanca politikaları hayata geçiren Macaristan, 2 Ekim’de bu kez mültecilere karşı referanduma gidiyor.

Paylaş

Yücel ÖZDEMİR
Köln

Macaristan’da işbaşında olan sağcı-milliyetçi hükümet, Balkanlar üzerinden gelen mültecilere karşı AB’de en sert politikaları hayata geçiren hükümet oldu. 2010 yılından bu yana başbakanlık koltuğunda oturan Viktor Orban, radikal sağcı, milliyetçi politikalarıyla tanınıyor. Daha önce Romanar ve diğer azınlıklara karşı ayrımcı yasalara çıkaran, ırkçı saldırılara zemin hazırlayan Orban, şimdi de Macaristan sınırlarını tamamen telörgülerle kapatmak için sığınmacı düşmanı bir kampanya sürdürüyor.
Bu çerçevede, 2 Ekim Pazar günü, Macaristan’da mültecilerin ülkeye girişini engellemek için referandum yapılacak. Referandum öncesinde ülkenin büyük kentlerinde asılan afişlerde sığınmacılara karşı halk arasında düşmanlıklar körükleniyor. Örneğin afişlerden birisinde “Biliyor musun, Paris’teki katliamları yapanlar göçmenlerdi” yazıyor. Bir başka afişte ise , “Geçen yıl Avrupa’ya 1,5 milyon sığınmacı geldi” deniliyor.

REFERANDUM SORUSU BELİRLENDİ

AB çapında sığınmacıların kota usülüne göre dağıtılmasına karşı yapılacak referandum bir bakıma AB Zirvesi’nde tanınan kararın iptal edilmesi anlamına geliyor. Bunun içinde referandumda halka, “AB’nin, Macaristan vatandaşı olmayanları parlamentonun onayı olmadan yerleştirilmesine karar vermesini kabul ediyor musunuz?” sorusu yöneltilecek. Altına da kararın AB tarafından alınmasını “Onaylıyorum” ya da “Onaylamıyorum” seçenekleri bulunacak.

Bu şekilde yöneltilen bir soruya, sağcı-gerici hükümetin referandum gününe kadar yürüteceği propagandanın da etkisiyle açık arayla AB’nin istemediği yönde olacağı açık.

Başbakan Orban da kampanya sırasında sık sık “kitlesel sığınmacı göçü” ile “terör saldırıları” arasında bağlantı kuracak bir kampanya yürütecek. Orban referandum öncesinde yaptığı açıklamada, “Çocuklarımızın geleceği, kültürümüz ve güvenliğimiz tehlikede” diyerek asıl mesajını verdi. Böylece, Macaristan’ın kapılarını sığınmacılara kapatmasının aynı zamanda AB’nin güvenliği için olduğu propaganda edilecek. Hükümet kampanya için hükümet 2,5 milyon Avro bütçe ayırdı.

Hükümete karşı çıkanların önemli bir bölümünün ise sandığa gitmeyerek tepki göstermesi bkleniyor. Yapılan kamuoyu yoklamalarına göre seçmenlerin yüzde 53’i referanduma katılacağını söylerken, yüzde 41’i emin olmadığını söylüyor.

AB’NİN KARARINA KARŞI OY VERİLECEK

Asıl olarak daha önce AB Komisyonu tarafından alınan mültecilerin kota usülüne göre üye ülkeler arasında paylaştırılması yönündeki tararını durdurmak olan referandum, bu nedenle AB ile Macaristan arasındaki ilişkileri gereceği tahmin ediliyor.
Bu konuda ilk mesajı Luxemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, Macaristan’ın AB’nin temel değerlerine aykırı davrandığını bu nedenle bu ülkenin AB’den çıkarılması gerektiğini söyledi. Ancak, AB üyesi diğer ülkelerin bu dışişleri bakanları bu öneriye karşı çıktı. Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier yaptığı açıklamada, “AB üyesi bir ülkenin üyelikten çıkarılması kişisel bir açıklamayla olacak bir şey değil” dedi. Steinmeier, bugünkü koşullarda Macaristan’ın üyelikten çıkarılmasının doğru olmayacağınıda sözlerine ekledi.

Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz da, Asselborn ile konuştuğunu ve ona “İngilizlerin bile nasıl çıkacağını daha bilmiyoruz, Macaristan’ı nasıl atacağız?” sorusunu yönelttiğini söyledi. Schulz, Asselborn’ın tepkisini duygusal olarak anlayışla karşılayabildiğini ifade etti.

Konunun Slovakya’nın başkenti Bratislava’da yapılacak AB Zirvesi’nde de ele alınması bekleniyor. Ancak mülteciler politikasından ötürü Macaristan’ın üyelikten atılması söz konusu olması beklenmiyor. Zira, Macaristan’ın açıktan yaptığını bir çok ülke üstü kapalı olarak hayata geçiriyor.

MACARİSTAN YENİ BİR SÜRECİ Mİ BAŞLATACAK?

Sağcı Macaristan hükümetinin AB Komisyonu tarafından alınan kararı referandumla iptal etmesi durumunda, bu AB’nin karar mekanizmasında yeni bir süreci de tartışmaya açacak. Niş Anlaşması’nda yer alan üçte ikilik çoğunluk esasıyla alınacak kararların tek tek ülkeler tarafından yapılacak referandumlarla iptal edilmesinin yolunun açılması anlamına gelecek. Başka ülkelerin de bu yola başvurabileceği tahmin ediliyor.

Bu da İngiltere’deki Brexit kararından sonra AB tarafından alınan kararların tek tek ülkeler tarafından olduğu gibi tanınmama sürecinin hızlanması anlamına gelecek.

ÜLKE TEL ÖRGÜTLERLE ÇEVRİLECEK

Türkiye’den Yunanistan’a geçtikten sonra Balkanlar üzerinden AB’ye ulaşmak isteyen sığınmacılar, Macaristan üzerinden Almanya ve diğer ülkelere geçmeyi planlıyorlar. Geçtiğimiz yıl yaz aylarında Macaristan’dan kalkan trenler sığınmacıları Almanya’ya getirmişti.

Macaristan’da kalmaya devam eden sığınmacı sayısı ise oldukça az. Buna rağmen hükümet büyük fırtınalar kopararak güvenlik önlemleri aldı, sınırlara tel örgütler dikti. Referanmum tartışması sırasında da özellikle Sırbistan ve Hırvatistan sınırlarına ek tek örgüler yapacak. Hedef ülkenin güney ve doğu sınırlarını tamamen tel örgülerle kapatmak. Halen 10 bin polis sınır güvenliğinde görev yaparken, ayrıca 3 bin sınır koruma görevlisi daha işe alacak.

ÖNCEKİ HABER

Basın örgütleri: Evrensel'in kapatılmasına izin vermeyiz

SONRAKİ HABER

Öğretmenler: Üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...