Umutsuzluk hastalığının tabipleri
Ebru Nihan CELKAN*
“Ölüler toprak dışında her yerdedir”
Athos / Bölük pörçük yaşamlar - Anne Michaels
Size kötü bir haberim var. Bu haber; aşkı, eşitliği, özgürlüğü, kadınları, doğayı, hayvanları önemseyen, adil, eşit, özgür bir hayatı oluşturma umudu taşıyan herkes için kötü bir haber.
Zeliş ve Boysan artık yok.
Bu coğrafyanın insanı boğan, yüreğini sıkan, yaşama hakkını tehdit eden alanlarında çözümün bir parçası olmak için sorumluluk alan, mücadele eden ve bunu hayatlarının bir parçası, doğal akışı halinde yaşayan iki insan artık bizimle değil. Kısa hayatlarında yaptıklarıyla LGBTİ’ler ve kadınlar üzerinde hakiki bir hatır sahibi oldular. Varlıkları güven veren umutsuzluk hastalığını iyileştiren tabiplerden, insanlardandılar. Ne yazık ki ülkemizde, coğrafyamızda pek sık rastlamadığımız güzellikleri vardı her ikisinin de.. Kendilerini oldukları gibi insanlarla paylaşan, kendileri olmaktan imtina etmeyen ve sadece bu duruşlarıyla bile denk geldiğiniz herhangi bir Onur Yürüyüşünde, Feminist Gece Yürüyüşünde veya bir toplantıda size kendiniz olmak için cesaret veren insanlardandılar.
AÇGÖZLÜLÜK GÜNDELİK ŞİDDETE DÖNÜŞÜRKEN
“Kaza”nın nasıl olduğunu öğrendiğimde mücadele ettiğimiz zihniyetin bizi sadece bir protesto için sokağa çıktığımızda “yakalamayacağını”, hayatın olağan akışı içinde de bu zihniyetin “kurban”ları olabileceğimizi bir kez daha çok acı bir şekilde fark ettim.
Pek gurur duyulan ikili (duble) yolda meydana gelmişti “kaza”. İki şeritli olan yolda şeritlere sığamayan hatta her şeridin sahibi olarak kendini gören bir sürücü hem önündeki TIR’ı, hem de TIR’ı sollamaya çalışan aracı geçmek istemişti. İki şeritli yolun olmayan 3. şeridinden her iki aracı birden geçmeye çalışan sürücü kontrolü kaybetmiş karşı yöne geçmiş, ters istikamette hareket eden diğer araca çarpmış, kendi aracındaki iki kişinin ve diğer araçtaki üç kişinin hayatını kaybetmesine sebep olmuştu. En azından bize ulaşan şekliyle böyleydi.
Kendini kanunlardan muaf gören, “her şeyin sahibi benim” itkisiyle hareket eden başkasına, ötekine, diğerine saygı duymayan hatta varlığını bile kabul etmeyerek onu yok sayan bir zihniyet ile yıllardır farklı alanlarda mücadele etmeyi sürdürüyoruz. Başkasının sınırlarına saygı duymayanlar tarafından kendi hayatımızdan ve sevdiklerimizden mahrum bırakılıyoruz. Kör bir nefs ile kendinin olmayana hükmetme, sahip olma, dize getirme kültürü içinde yaşıyoruz. Bu kültür için kendisi dışında ki insanlar yok hükmünde. Eşcinseller yok, Ermeniler yok, kadınlar yok, Kürtler yok, işçiler yok. O yüzden istediği gibi kararlar alabilir, istediğini yapabilir. Madenlere yaşam odasını çok gören zihniyet, kamusal alanları kendinin gören ahlak, eşcinsellerin hasta olduğuna hüküm getiren akıl, Ermenileri ve Kürtleri tebası olarak konumlayan zihin dünyası, kadını aileden ayrı düşünemeyen vizyon bu kültürün yaşama pratiklerine dair sadece birkaç örnek.
Bu yaşam kültürü “sıradan, küçük insan”a yerleştiğinde ise gündelik kuralların da geçerliliğini yitiriyor ve yeri geliyor iki şeritli bir yolu üç şeritli yapmayı hak görüyor. Çünkü o yolda kendinden başka kimse yok. Bütün yollar her şeye hakkı olan bir tek ona reva. Kurallar, kanunlar başkaları için geçerli.
Görünen o ki bu yaşam kültürüyle gün geçtikçe daha fazla karşılaşıyor olacağız. Şiddeti sadece fiziksel bir müdahale olarak görmek bu yaygın yaşama pratiğini tespitte bizi eksik bırakır. Hak gaspı, psikolojik şiddet gibi değişik yüzlerinin de üzerine tekrar düşünmeliyiz. Bunları tanımlamak, farkında olmak ve bunlar karşısında tepki göstermek yaşama kültürünün medeni olmayan bir seviyeye inmesini belki bir nebze engeller.
EN AĞIR YÜK
Dünya’nın en ağır yükünü hayatımda ilk ve umuyorum son defa bu Pazartesi yüklendim. Pek çok muhasebe geçiyor insanın aklından, pek çok söz, kesif bir sessizlik ve tam manasıyla ince bir titreme çok derin bir yerde, dev gibi bir sitem hayatın adaletine... Eksik kalmışlık, yalnız kalmışlık. Sonra hep bir ağızdan kim bilir kaç defa tekrar ettiğimiz sloganlar düştü aklıma.
“Eşcinseller vardır”
“Kadınlar vardır”
“Alışın! Buradayız! Gitmiyoruz!”
Tekrar ayağa kalkmamı ve yola koyulmamı sağlayan bu sloganları beraber söylediğimizde duyumsadığım inanç oldu... ve bir cümle var şimdi, içimde sıklıkla tekrar ettiğim. Sizlere de iyi gelmesi umuduyla...
Zeliş ve Boysan* her yerde, her adımda bizimle.
* Oyun Yazarı
Evrensel'i Takip Et