14 Nisan 2009 00:00
Ekonomik kriz ve Nasrettin Hoca
GÜNÜN YAZILARI
Ekonomik krizi anlamak için Nasrettin Hocanın fıkralarına başvurmaya ne dersiniz? Burada sorumuz şu: Dünya ekonomik krizi öncesi ülkemizdeki ekonomik istikrar veya büyüme ile son aylarda ülkemizde çok etkili olan ekonomik kriz aynı nedenlere mi dayanıyor? Başka bir deyişle bunların ikisi de dünyadan mı kaynaklanıyor? Ülkedeki ekonomi politikasının bu sonuçlarla ilgisi yok mu?
Gelelim Nasrettin Hocanın fıkrasına. Hoca komşusundan kazan ister. Bir iki gün sonra geri verirken yanında bir tencere de verir. Komşusu Ne bu? diye sorunca, Kazanın doğurdu der. Komşusu ses çıkarmadan verilenleri alır. Bir hafta sonra hoca tekrar kazanı ödünç ister. Ancak bir hafta geçmesine rağmen geri vermez. Komşusu kazanı istemeye gelince. Kazan öldü der. Komşusu Hoca, hiç kazan ölür mü? deyince, hoca Kazanın doğurduğuna inanıyorsun da, öldüğüne neden inanmıyorsun? der.
Ülkemizde de kriz öncesi göreli istikrar ve ekonomik genişleme yöneticilerimizce kendi başarıları olarak övülüyordu. Ancak dünya ekonomik krizi patlayıp, bizi de teğet geçmediği anlaşılınca Ne yapalım, yüz yılda bir gelen bir dünya krizi var şeklinde açıklama yapılıyor. Bu durum işte bana aynen hocanın fıkrası gibi gelmekte.
Kriz öncesi dünyada büyük bir para bolluğu vardı. Finansörler paralarını nereye yatıracaklarını bilemiyorlardı. Türkiye ise uzun süredir cari açık vermekte idi. Yani ithalat vb. işler için gerekecek dolar veya avro kıttı. Bunun temelinde ise uygulanan ekonomi politikası yatmakta idi. Bu yanlışlardan bir kaçını sıralayalım: Türk parasının aşırı değerli tutulması, gümrük vergilerinin indirilmesi, vergilerde sadece çalışanlara yüklenilmesi, gelir getiren kamu kuruluşlarının ucuz ucuz satılması.
Bunun sonucu sabundan, otomobile kadar binlerce mal ithal ham maddelerle üretilmeye başlayınca cari açık sorunu daha da arttı. Buna çok uzun zamandır bulunan çare, yüksek faizlerle borçlanılması ve kamu kuruluşlarının satılması oldu. Borçlanma furyasına özel sektör de katıldı ve hatta son yıllarda devletin bile önüne çıktı. Bu gidişin süremeyeceği açıktı. Ülke ekonomisi krize adeta yokuş aşağı hızlanarak giren bir kamyon gibi girdi.
Elbette Türkiye ekonomisi iyi yönetilmiş olsaydı bile dünya krizinden gene de etkilenecekti. Ancak etkileri daha küçük olabilirdi. Şimdi ise ne görüyoruz? Türkiyenin krizden etkilenmesi krizin merkez ülkesi ABD düzeyinde olmaktadır. 2008 yılının son üç ayındaki gelir (bir önceki yılın aynı dönemine göre) ABDde yüzde 6.3 düşerken, Türkiyede düşüş yüzde 6.2 olmaktadır. Bütün bir yıl için artış her iki ülkede de yüzde 1.1 olarak aynı olmaktadır. Halbuki son üç aydaki gelir Yunanistanda yüzde 0.3 artmış, Kanadada yüzde 0.8, Fransada yüzde 1.1, Almanyada yüzde 2.1 düşmüştür. Ülkemizde krizin şiddeti krizin merkezi olan ABD ile aynı düzeydedir. Hatta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) son üç aydan önceki dönemlerdeki gelişme oranlarını yeniden gözden geçirerek yükseltmiş olduğunun kuşku ile karşılandığını da ekleyelim. Bütün bir yıl için gelişmenin sıfır olduğu da ileri sürülüyor.
Sizce de kazan ölmüş müdür?
Tayfun Özkaya Prof. Dr. (Ege Ünv. Tarım Ekonomisi Bölümü)
Evrensel'i Takip Et