19 Kasım 2010 00:00
Telekulakta kuşku derinleşiyor!
GÜNÜN YAZILARI
Telekulakta kuşku derinleşiyor. Yargıdaki dinlemeyle ilgili soruşturmadan milyonlarca kişinin dinlendiği bilgisi ortaya çıkıyor. Başsavcılığın tespiti DMS tipi santral aracılığıyla görüşme yapan 6 milyon abonenin, istihbari amaçla dinlendiğini ortaya koydu. Dinleme kapsamında bir çok devlet kurumu da var.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Yargıtay ve Danıştay telefonlarının dinlendiği iddiasıyla yürüttüğü soruşturmada verilen takipsizlik kararında yer alan tespitler, telefon dinlemelerin geldiği ürkütücü boyutları ortaya koyuyor. Takipsizlik kararında, Yargıtay ve Danıştayla birlikte, önemli devlet kurumlarının da kullandığı santral sisteminin, kurumdaki bir kişinin dinlemeye alındığı durumlarda aynı hat üzerinde yapılan tüm görüşmelerin kayda alınmasına yol açtığı bilgisi yer almıştı. TİB Başkanı Fethi Şimşek ise 6 milyon aboneyi ilgilendiren dinlenme kuşkusu ile ilgili olarak, Bu tür bir dinleme kararı geldiğinde dinlemenin teknik ve hukuki olarak mümkün olmadığını ilgili kuruma bildiriyoruz demiş ve TİBin tartışmalara yol açmamak için ses ayrıştırıcı sistemi de almadığını kaydetmişti.
TİBİN İLK YANITI: BİZDE O SİSTEM YOK
Karardaki yazışmalara göre; TİB, Başsavcılığa gönderdiği yazıda, Yargıtay Başkanlığına iki adet dahili telefonun dinlenmesine mahkeme tarafından karar verildiğini, ancak Türk Telekomun Netaş tipi DMS santrali üzerinden görüşme yapan ve PRI hattı kullanan abonelerin yapmış olduğu görüşmelerin dinlemesinin yapılamadığını bildirdi. TİBde arama ve keşif yapan bilirkişi heyetine de dinleme kararı verilen telefonların DMS santralinden görüşme yapan PRI hattının alt abonesi olması durumunda, haklarında dinleme kararı bulunmayan diğer kişilerin de seslerinin kaydedilmesine yol açacak şekilde bir teknik imkana kurumun sahip olmadığı belirtildi.
FİRMA YETKİLİSİ: KONUŞMALARI TİBE AKTARIYORUZ
Ancak DMS tipi santralleri yapan Netaş firmasının Genel Müdür Yardımcısı Ömer Seyrekin savcılıkta tanık olarak verdiği ifade, bu konuda çarpıcı bilgileri ortaya çıkardı. Seyrek ifadesinde şunları söyledi; Yenişehir-1 santrali DMS tipi, Netaşa ait bir santraldir. Bu ana santrale bağlı PRI servisi (kurumların dahili telefon santralleri) verilen aboneler hakkında bir dinleme kararı bulunduğu takdirde, santralin teknik özelliği nedeniyle, o PRI hattından geçen tüm konuşmalar tamamen TİBe aktarılmaktadır. Bildiğim kadarı ile teknik olarak TİB sistemine düşen tüm sesler, oradaki bir yazılım aracılığı ile ayrıştırılabilmektedir. TİB aslında böyle bir teknik imkana sahiptir. Bununla ilgili Netaş tarafından yazılım geliştirilerek TİBe teslim edilmiştir. Seyrekin sözleri TİBi yalanlar nitelikte.
SAVCILIKTAN TİBE:
NEDEN SAKLADINIZ?
Savcılık bu bilgiler üzerine Netaş firmasına bir yazı yazdı. Firmadan gelen yanıt, tanığın ifadelerini teyit eder nitelikte oldu. Savcılık bunun üzerine TİBe bir müzekkere yazarak, Netaştan alınan arayüz programıyla ilgili neden bilgi vermediklerini sordu. Ayrıca bu arayüzün, adli ve önleme dinlemelerinde kullanılıp kullanılmadığını soran Savcılık, bu konuda TİBdeki kurum içi yazışmaların da gönderilmesini istedi.
TİBDEN İLGİNÇ CEVAP
TİB bu yazıya verdiği cevapta, mahkeme kararında aramaya sadece adli işlemler ile sınırlı kalmak koşuluyla izin verildiği belirtilerek, Mahkeme kararında inceleme dışı bırakılan hususlarla ilgili açıklama yapılmasının hukuka aykırı olacağı değerlendirilmiştir denildi. TİB yazısında, adli ve önleme amaçlı dinlemelerde PRI hattını kullanan abonelerin dinlenmesine ilişkin mahkeme kararların uygulanmadığı bilgisi tekrarlandı. Ancak TİB bu konuda Başsavcılığa herhangi bir belge ibraz edemedi. Takipsizlik kararında, TİB yetkililerinin bu teknik imkanın adli işlemlerde kullanılmadığı için konunun gizliliği gereği bilgi verilmediğini beyan ettikleri de belirtildi. Başsavcılık, bu teknik imkanın adli-önleme faaliyetlerinde kullanılmadığı konusunda yazılı kurum içi mevzuat veya başkaca resmi bir belgenin de ibraz edilmemesi üzerine, mahkemeden karar aldırarak, TİBde 27 Ağustos 2010da ikinci arama yaptı. Aramada, TİBin ilk aramada bilgi vermediği sistem bulundu. Ancak bu sistemin arayüzü kullanılarak, Yargıtay telefonları hakkında herhangi bir dinleme işleminin yapıldığına dair bir veri bulunamadı.
DİNLEMELER İSTİHBARİ AMAÇLI
Takipsizlik kararında şöyle denildi: Her ne kadar daha sonradan Başsavcılığımız tarafından ortaya çıkartılan ve TİBin teknik nedenler ile dinleme yapılamadığı yolundaki savunmasının aksine aktif ve kullanımda olduğu tespit edilen ilgili arayüzde ayrıca arama yapılmış, ancak bu arayüzde de herhangi bir veri tespit edilememiştir. TİB yetkilileri, sahip oldukları ve sonradan ortaya çıkan bu teknik imkanın adli/önleyici dinleme işlemlerinde kullanılmadığını beyan etmişlerdir. Resmi cevap yazısından anlaşılacağı üzere bu ekranın sadece istihbari nitelikteki dinleme işlemlerinde kullanıldığı anlaşılmaktadır. Kararda ayrıca bu ekranın kullanılmasının kurum yetkililerinin idari tasarrufuna veya inisiyatifine bırakılmaması konusunda kurum içi düzenleme bulunmadığı da vurgulandı. Başsavcılık, buna rağmen, Yargıtay telefonlarının bu teknik olanak kullanılarak dinlendiğine ilişkin bir delil elde edilemediği gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi.
TİBİN YARATTIĞI SORU İŞARETLERİ
Savcılığın kararında, TİBdeki sistemin adli ve önleme dinlemelerinde kullanılmadığının belirtilmesine rağmen istihbari amaçlı dinlemelerde kullanıldığı yönündeki tespit yeni kuşkular ve soru işaretlerine neden oldu. Telefon dinlemelerinin düzenlendiği yasalarda, adli ve önleme dinlemesi olarak iki tür dinleme düzenleniyor. Her iki tür dinleme için de hakim kararı alınması gerekiyor, ancak önleme dinlemesi sonucu elde edilen kayıtlar, mahkemelerde delil olarak kullanılamıyor. Önleme dinlemesi bu yüzden istihbari dinleme olarak da niteleniyor. Ancak savcılığın adli, önleme ve istihbari dinleme olmak üzere 3 tür dinlemeye ilişkin değerlendirme yapması ve TİB yetkililerinin Savcılığa, konunun gizliliği gereği bilgi verilmediğini söylemeleri, yeni soru işaretlerine neden oldu. Bu durum, yasada yazılı önleme dinlemesi dışında istihbarat örgütleri için dinleme yapıldığı kuşkusunu ortaya çıkardı.
(HABER MERKEZİ)
DİNLEMEDE CEZA ARTTIRILSIN TEKLİFİ
CHP, günlük hayatta kişilerin özel hayatını karartan telekulak olayları için ekonomik ceza istedi. Telekulak mağdurunun ekonomik bakımdan da kaybına neden olunması halinde, verilecek ceza yarı oranında arttırılacak.
CHP Aydın Milletvekili Fatih Atay tarafından hazırlanan kanun teklifinde, TCKnın Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması başlıklı 133ncü maddesinde değişiklik yapılması istendi. Teklif ile, kişilerin birbirleri ile olan iletişimlerini veya gizli konuşmalarını taraflardan birinin rızası olmadan bir aletle veya herhangi bir cihazla kaydeden kişinin en az 5 yıl hapse mahkum edilmesi öngörülüyor. Mevcut yasada bu suça altı aya kadar hapis cezası veriliyor. Atayın teklifinde ayrıca, ortam dinlemesi ile teknik takip olarak da bilinen yasa dışı dinlemelere de ceza getirilmesi öngörüldü. Açık olmayan bir görüşmeyi, konuşanların rızası olmadan herhangi bir cihaz ile kayda alan kişinin, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. Yasaya yeni fıkralar da eklenerek, telekulak mağdurunun ekonomik bakımdan kaybına neden olunması halinde, verilecek ceza yarı oranında arttırılması amaçlandı. Teklifin gerekçesinde de gelişen teknoloji karşısında kişilerin özel hayatlarının kayıt altına alınıp yayıldığına dikkat çekildi ve Bu şekilde kişilerin şeref ve haysiyetleri, kişisel güvenlikleri, hürriyetleri ve ekonomik çıkarları da ihlal edilmektedir denildi.
Evrensel'i Takip Et