16 Şubat 2006 23:00
Yeşil resmen yaşıyor
Resmi kayıtlar, Susurluk'taki kazayla ortaya saçılan karanlık ilişkiler ağının kilit isimlerinden 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'ın yaşadığını gösteriyor.
Yeşil'in, salı sabahı İstanbul'da düzenlenen operasyondan kıl payı kurtulduğu öne sürülürken, resmi kayıtlar, "Biz operasyonumuzu Yeşil olarak bilinen kişinin oğlu Murat Yıldırım'a yaptık" diyerek Yeşil'in öldüğünü iddia eden İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ı yalanlıyor. Gazete olarak yaptığımız araştırma sonucunda, Yeşil'in yani Mahmut Yıldırım'ın resmi olarak hâlâ yaşadığını öğrendik. "Tire, Sakallı, Terminatör, Yeşil" takma isimlerini kullanarak sayısız faili meçhul cinayete karışan Mahmut Yıldırım'ın nüfus kayıtlarında istihbarat örgütlerinin iddia ettiğinin tersine "ölü" değil "yaşıyor" bilgisi yer alıyor. "14599729242" TC kimlik No'suna sahip Yıldırım'ın aynı zamanda Bingöl'ün Solhan İlçesi Yenidal Köyü'ne kayıtlı olduğu ve 1978 yılında bir evlilik yaptığı da bilgiler arasında.
Devlet zan altında İstanbul polisinin 14 Şubat Salı sabahı saat 05.00'te Fulya'da bir apartman dairesine düzenlediği operasyon, derin devletin en kanlı tetikçilerinden 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'ı yeniden gündeme getirdi. Baskında, Mahmut Yıldırım'ın oğlu Murat Yıldırım ile 14 adamı gözaltına alınırken, operasyondan haberdar olan Yeşil'in ise polisler gelmeden yarım saat önce evi terk ettiği iddiaları ortaya atıldı. Apartman sakinlerinden bir kısmı da, kendilerine gösterilen resimden, Yeşil'i gördüklerini söyledi. Bu gelişme, Yeşil'in öldüğünü öne süren eski başbakanlardan Mesut Yılmaz ve eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür'ün açıklamalarıyla tezat oluştururken, İstanbul Emniyet Müdürü Celalattin Cerrah'ın da, "Ölmüş adamı nasıl yakalayalım?" açıklaması kafaları iyice karıştırdı. Kamuoyu şimdi, "Yeşil öldü, diyenler nasıl bu kadar kesin konuşuyor. Eğer öldüyse, mezarı nerede ve bu konuda ellerindeki bilgi nedir? Eğer yaşıyorsa, devlet birçok olayda kullandığı bu şahsa nasıl ulaşamıyor" sorusuna yanıt bekliyor. Konuyu, eski ve yeni milletvekilleri ile hukuk çevrelerine sorduk ve şu yanıtları aldık:
Açıklamak zorundalar Fikri Sağlar (Eski Susurluk Komisyonu üyesi- eski milletvekili) Bir insan çok kesin ve ısrarlı bir şekilde birisi için öldü diyorsa, nasıl öldüğünü de biliyor demektir. Yetkililer bunu açıklamak zorundalar. On yıldır öldü açıklaması yapılması bir bilgi ve belgeye dayandırılıyorsa, neticenin kamuoyu tarafından bilinmesi gerekir. Yoksa buna benzer haberler bundan sonra da çıkacaktır. Her çıkan haberi de "o öldü" diye çürütemezsiniz. Türkiye'de, tesadüfler ve doğru olmayan açıklamalar üzerine politikalar kuruluyor. Birçok açıklamaların tam tersine faaliyetlerin sürdüğü biliniyor. Siyasetçilerin, yetkililerin bu konuda sabıkası var. Yetkililerden kim "öldü" diyorsa ölüm şeklini de söylemeli. Öldüğünü kanıtlayan somut şeyler de olmalıdır. Ama görünen o ki, Yeşil büyük bir ihtimalle estetik dahil olmak üzere her türlü değişiklik yapılarak yurtiçi veya yurtdışında yaşamasının olanakları hazırlanmış durumdadır. Bu bir ihtimal. Bu ihtimali çürütmek yetkililerin elinde. Sadece öldü demek yeterli değil. Nasıl öldü, nerede... belgelenmesi gerekir. Yeşil, bir dönemi, bir düzeni açıklayabilecek bilgilere sahip biri.
Problem çözülmeli Ahmet Ersin (Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyesi-CHP İzmir Milletvekili) Yeşil'le ilgili çeşitli iddialar yıllardır var. Derin devletin adamı olduğu, bu nedenle korunduğu, yakalanamadığı değil, yakalanmadığı konuşuluyor. Devletin zan altından kurtulması için mutlaka Yeşil problemini çözmesi gerekiyor. Öldü ise kamuoyuna delilleri ile somut açıklama yapılması lazım. Emniyet Müdürü nereden biliyor öldüğünü. Kaçtığı da söyleniyor. Devletin, emniyetin, MİT'in çok güçlü olduğu Türkiye'de, yıllardan beri yakalanmaması mümkün mü? Açık bir şey var, Yeşil korunuyor.
Yeşillerin varlığı araştırılmalı Cemal Doğan (Eski İzmir Barosu Çetelere Karşı Hukukun Üstünlüğü Komisyonu üyesi): Normal bir sürecin sonuçları bunlar. Bir dönem belli çevreler tarafından kullanılmış kişiler, bazı çevreler tarafından risk altına girmemek için yok edilebiliyor. Yeşil'in yaşayıp yaşamamasından ziyade bugün Yeşillerin varlığının araştırılması gerekli diye düşünüyorum.
İlişkiler ağı önemli Suat Parlar(Avukat, araştırmacı-yazar) Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın kendisi ve ölüp ölmediğinin artık bir önemi yok. Yaşayıp yaşamadığı hiçbir değer taşımıyor. Yeşille ilgili tüm tutanaklar zaten devlet raporlarına geçti. Telefon görüşmelerinden, kimlerle neler konuştuğuna kadar... Ama Yeşil'e silah sağlayanlar ve onunla ilişki içinde olanların hepsi hayatta. Yeşilin temsil ettiği tüm olaylar da tutanaklarıyla mevcut. Eğer istenilseydi her halukarda bu kişiler yargı önüne çıkarılırdı. Sonuç itibariyle yetkililer öldü açıklaması yapsa da, ölmediğine dair görgü tanıkları olsa da, "Yeşil"in ölüp ölmediğinden çok, temsil ettiği ilişkilerin gündeme gelmesi gerekir.
Havada kalmamalı Atilla Kart (CHP Konya Milletvekili) Yeşil'in ölüp ölmediğine ilişkin bir ilin emniyet müdürü bu şekilde bir açıklama yapıyor ise tereddüt edecek bir durum yok. Bu kayıtlardan da tespit edilebilir. Emniyet müdürü bu kadar net ifade kullandığına göre, dayanakları mevcut demektir. Ama bunun havada kalmaması, kamuoyunu tatmin edecek bir şekilde açıklama yapılması lazım. Kamuoyunun, nüfus kayıt bilgileri ve diğer belgelere yönelik açıklamaya ihtiyacı var. Aksi halde spekülatif olmaktan öteye gitmez. Nedir bu bilgi ve belgeler, dayanaklar; ölüm tarihi, yeri, şekli, mezar yeri... Defin ruhsatı... O dayanaklara ulaşmak mümkün. Cavit Torun (AKP Diyarbakır Milletvekili- Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyesi) "Öldü diyen de var, ölmedi diyen de. Nereden bileyim ben. Bu benim konumun dışında"
Koruma çemberi var Ergin Cinmen (Avukat) "Yeşil"in etrafında bir koruma çemberi olduğunu biliyoruz. Susurluk kazasıyla birlikte bu çember daralmıştı. Hangi faaliyetlerde bulunduğu yazılıp çizildi ve devlet tutanaklarına da geçti. Ama bu koruma halen devam ediyor olsa gerek. Ölü-yaşıyor haberlerinin bu kadar çıkıyor olmasının altında da, bu adamların çok rahat hareket ediyor olması yatıyor. Hiç çekinmiyorlar. Siyasi partiler bu duruma karşı 'kayıtsız'. Devlet öyle bir duruma geldi ki derin devleti korumak ve savunmak zorunda kaldı. Derin devlet, devletin kendisi oldu.
Derin devletin tetikçisi Susurluk kazasının ardından ismi sıkça gündeme gelen Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın karıştığı belirtilen olaylardan bazıları şunlar: Musa Anter'in öldürülmesi
Binbaşı Cem Ersever'in öldürülmesi
İHD eski Başkanı Akın Birdal'a yönelik silahlı saldırı
Kamuoyunda kumarhaneler kralı olarak bilinen Ömer Lütfü Topal'ın öldürülmesi Kutlu Savaş tarafından hazırlanan Susurluk Raporu'nda, 12 sayfa yer ayrılan Yıldırım'ın katıldığı bazı eylemler, MİT tarafından şöyle anlatılmıştı;
27.05.1992'de Muş'ta 5 PKK'lı sorguya götürülmeleri sırasında adı geçen tarafından öldürülmüşlerdir,
Batman'da Milletvekili Mehmet Sincar'ı Alaattin Kanat, Mesut Mehmetoğlu, İsmail Yeşilmen ve Yeşil kod adlı Ahmet Demir birlikte planlayıp öldürdüler,
Behçet Cantürk'ü kendisinin öldürttüğünü söylediği belirlendi.
Yeşil devlet görevlisi MİT Kontrterör Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür, son röportajlarından birinde, Yeşil'in devlet adına çalıştığını belirterek, şunları söylemişti: "Yeşil bir devlet görevlisiydi. Onun gibi en az 50-100 adam vardı. Eğer biz Yeşil'i kullanmasaydık, bir serseri mayın gibi ortada kalırdı. Elinde silahlar, patlayıcılar, aldığı kişileri Ankara'da özel bir yerde sorguluyor. Topladığı paraları ilişkide olduğu devlet görevlilerine dağıtıyordu Ben, MİT'e geldiği bir gün bunu Mehmet Ağar'la da konuştum. 'Bu adamı ortalarda bıraktınız' dedim. 'Bir bakalım, konuşalım' dedi."
Aksu'ya Yeşil'in akıbeti soruldu Susurluk Skandalı'nın kilit isimlerinden Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın kaçıp kaçmadığı, akibetinin ne olduğu Meclis gündemine taşındı. CHP İzmir Milletvekili, Şemdinli ve İnsan Hakları Komisyonları üyesi Ahmet Ersin, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, Yeşil'ın akıbetini sordu. Ersin önergesinde, devlet içinde oluşan ve Susurluk kazası ile ortaya çıkan yasadışı oluşumun önde gelen kişilerinden biri olan Yeşil'in, MİT ve JİTEM ile irtibatlı olarak, birçok cinayet ve haraç olaylarına karıştığı halde, derin devlet tarafından korunduğu ve bu nedenlerle, yıllardan beri yakalanamadığı veya yakalanmadığı iddialarına işaret etti.
İnandırıcı değil Yeşil ile ilgili olarak zaman zaman yetkililer tarafından; böyle biri olmadığı, bazen izine rastlanmadığı veya kayıp olduğu, bazen de yakalanmak üzereyken kaçıp kurtulduğuna ilişkin açıklamalar yapıldığını kaydeden Ersin, bu açıklamaların hiç de inandırıcı olmadığını, kamuoyunda Yeşil'in yakalanmak istenmediği kanaatinin olduğunu hatırlattı. Gelişmelerin de bu kanaati güçlendirdiğini kaydeden CHP İzmir Milletvekili Ersin, son olarak haraç çetesi oluşturduğu iddiası ile oğlu Murat Yıldırım ve adamlarının, İstanbul'da gözaltına alınırken, Yeşil'in kaçtığı haberlerine atıfta bulundu. Bu haberle yeniden kamuoyu gündemine gelen Yeşil, yakalanmadıkça veya akıbeti kamuoyunu tatmin edecek şekilde ve net olarak belirlenmedikçe; yetkililerin açıklamalarının inandırıcı olmayacağını kaydeden Ersin, Bakan Aksu'dan şu sorulara yanıt istedi: Yeşil olarak tanınan Mahmut Yıldırım'ın, oğluna yapılan operasyonda, İstanbul polisinin elinden son anda kaçıp kurtulduğu doğru mudur?
Bu iddia hakkında soruşturma başlatacak mısınız?
Susurluk Skandalı'nın kilit ismi olan ve yıllardır yakalanamayan Yeşil'in akıbeti nedir? Devleti zan altında bırakan yoğun iddialara rağmen, neden yakalanamıyor veya yakalanmıyor.
Devlet zan altında İstanbul polisinin 14 Şubat Salı sabahı saat 05.00'te Fulya'da bir apartman dairesine düzenlediği operasyon, derin devletin en kanlı tetikçilerinden 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'ı yeniden gündeme getirdi. Baskında, Mahmut Yıldırım'ın oğlu Murat Yıldırım ile 14 adamı gözaltına alınırken, operasyondan haberdar olan Yeşil'in ise polisler gelmeden yarım saat önce evi terk ettiği iddiaları ortaya atıldı. Apartman sakinlerinden bir kısmı da, kendilerine gösterilen resimden, Yeşil'i gördüklerini söyledi. Bu gelişme, Yeşil'in öldüğünü öne süren eski başbakanlardan Mesut Yılmaz ve eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür'ün açıklamalarıyla tezat oluştururken, İstanbul Emniyet Müdürü Celalattin Cerrah'ın da, "Ölmüş adamı nasıl yakalayalım?" açıklaması kafaları iyice karıştırdı. Kamuoyu şimdi, "Yeşil öldü, diyenler nasıl bu kadar kesin konuşuyor. Eğer öldüyse, mezarı nerede ve bu konuda ellerindeki bilgi nedir? Eğer yaşıyorsa, devlet birçok olayda kullandığı bu şahsa nasıl ulaşamıyor" sorusuna yanıt bekliyor. Konuyu, eski ve yeni milletvekilleri ile hukuk çevrelerine sorduk ve şu yanıtları aldık:
Açıklamak zorundalar Fikri Sağlar (Eski Susurluk Komisyonu üyesi- eski milletvekili) Bir insan çok kesin ve ısrarlı bir şekilde birisi için öldü diyorsa, nasıl öldüğünü de biliyor demektir. Yetkililer bunu açıklamak zorundalar. On yıldır öldü açıklaması yapılması bir bilgi ve belgeye dayandırılıyorsa, neticenin kamuoyu tarafından bilinmesi gerekir. Yoksa buna benzer haberler bundan sonra da çıkacaktır. Her çıkan haberi de "o öldü" diye çürütemezsiniz. Türkiye'de, tesadüfler ve doğru olmayan açıklamalar üzerine politikalar kuruluyor. Birçok açıklamaların tam tersine faaliyetlerin sürdüğü biliniyor. Siyasetçilerin, yetkililerin bu konuda sabıkası var. Yetkililerden kim "öldü" diyorsa ölüm şeklini de söylemeli. Öldüğünü kanıtlayan somut şeyler de olmalıdır. Ama görünen o ki, Yeşil büyük bir ihtimalle estetik dahil olmak üzere her türlü değişiklik yapılarak yurtiçi veya yurtdışında yaşamasının olanakları hazırlanmış durumdadır. Bu bir ihtimal. Bu ihtimali çürütmek yetkililerin elinde. Sadece öldü demek yeterli değil. Nasıl öldü, nerede... belgelenmesi gerekir. Yeşil, bir dönemi, bir düzeni açıklayabilecek bilgilere sahip biri.
Problem çözülmeli Ahmet Ersin (Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyesi-CHP İzmir Milletvekili) Yeşil'le ilgili çeşitli iddialar yıllardır var. Derin devletin adamı olduğu, bu nedenle korunduğu, yakalanamadığı değil, yakalanmadığı konuşuluyor. Devletin zan altından kurtulması için mutlaka Yeşil problemini çözmesi gerekiyor. Öldü ise kamuoyuna delilleri ile somut açıklama yapılması lazım. Emniyet Müdürü nereden biliyor öldüğünü. Kaçtığı da söyleniyor. Devletin, emniyetin, MİT'in çok güçlü olduğu Türkiye'de, yıllardan beri yakalanmaması mümkün mü? Açık bir şey var, Yeşil korunuyor.
Yeşillerin varlığı araştırılmalı Cemal Doğan (Eski İzmir Barosu Çetelere Karşı Hukukun Üstünlüğü Komisyonu üyesi): Normal bir sürecin sonuçları bunlar. Bir dönem belli çevreler tarafından kullanılmış kişiler, bazı çevreler tarafından risk altına girmemek için yok edilebiliyor. Yeşil'in yaşayıp yaşamamasından ziyade bugün Yeşillerin varlığının araştırılması gerekli diye düşünüyorum.
İlişkiler ağı önemli Suat Parlar(Avukat, araştırmacı-yazar) Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın kendisi ve ölüp ölmediğinin artık bir önemi yok. Yaşayıp yaşamadığı hiçbir değer taşımıyor. Yeşille ilgili tüm tutanaklar zaten devlet raporlarına geçti. Telefon görüşmelerinden, kimlerle neler konuştuğuna kadar... Ama Yeşil'e silah sağlayanlar ve onunla ilişki içinde olanların hepsi hayatta. Yeşilin temsil ettiği tüm olaylar da tutanaklarıyla mevcut. Eğer istenilseydi her halukarda bu kişiler yargı önüne çıkarılırdı. Sonuç itibariyle yetkililer öldü açıklaması yapsa da, ölmediğine dair görgü tanıkları olsa da, "Yeşil"in ölüp ölmediğinden çok, temsil ettiği ilişkilerin gündeme gelmesi gerekir.
Havada kalmamalı Atilla Kart (CHP Konya Milletvekili) Yeşil'in ölüp ölmediğine ilişkin bir ilin emniyet müdürü bu şekilde bir açıklama yapıyor ise tereddüt edecek bir durum yok. Bu kayıtlardan da tespit edilebilir. Emniyet müdürü bu kadar net ifade kullandığına göre, dayanakları mevcut demektir. Ama bunun havada kalmaması, kamuoyunu tatmin edecek bir şekilde açıklama yapılması lazım. Kamuoyunun, nüfus kayıt bilgileri ve diğer belgelere yönelik açıklamaya ihtiyacı var. Aksi halde spekülatif olmaktan öteye gitmez. Nedir bu bilgi ve belgeler, dayanaklar; ölüm tarihi, yeri, şekli, mezar yeri... Defin ruhsatı... O dayanaklara ulaşmak mümkün. Cavit Torun (AKP Diyarbakır Milletvekili- Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyesi) "Öldü diyen de var, ölmedi diyen de. Nereden bileyim ben. Bu benim konumun dışında"
Koruma çemberi var Ergin Cinmen (Avukat) "Yeşil"in etrafında bir koruma çemberi olduğunu biliyoruz. Susurluk kazasıyla birlikte bu çember daralmıştı. Hangi faaliyetlerde bulunduğu yazılıp çizildi ve devlet tutanaklarına da geçti. Ama bu koruma halen devam ediyor olsa gerek. Ölü-yaşıyor haberlerinin bu kadar çıkıyor olmasının altında da, bu adamların çok rahat hareket ediyor olması yatıyor. Hiç çekinmiyorlar. Siyasi partiler bu duruma karşı 'kayıtsız'. Devlet öyle bir duruma geldi ki derin devleti korumak ve savunmak zorunda kaldı. Derin devlet, devletin kendisi oldu.
Derin devletin tetikçisi Susurluk kazasının ardından ismi sıkça gündeme gelen Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın karıştığı belirtilen olaylardan bazıları şunlar:
Yeşil devlet görevlisi MİT Kontrterör Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür, son röportajlarından birinde, Yeşil'in devlet adına çalıştığını belirterek, şunları söylemişti: "Yeşil bir devlet görevlisiydi. Onun gibi en az 50-100 adam vardı. Eğer biz Yeşil'i kullanmasaydık, bir serseri mayın gibi ortada kalırdı. Elinde silahlar, patlayıcılar, aldığı kişileri Ankara'da özel bir yerde sorguluyor. Topladığı paraları ilişkide olduğu devlet görevlilerine dağıtıyordu Ben, MİT'e geldiği bir gün bunu Mehmet Ağar'la da konuştum. 'Bu adamı ortalarda bıraktınız' dedim. 'Bir bakalım, konuşalım' dedi."
Aksu'ya Yeşil'in akıbeti soruldu Susurluk Skandalı'nın kilit isimlerinden Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın kaçıp kaçmadığı, akibetinin ne olduğu Meclis gündemine taşındı. CHP İzmir Milletvekili, Şemdinli ve İnsan Hakları Komisyonları üyesi Ahmet Ersin, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, Yeşil'ın akıbetini sordu. Ersin önergesinde, devlet içinde oluşan ve Susurluk kazası ile ortaya çıkan yasadışı oluşumun önde gelen kişilerinden biri olan Yeşil'in, MİT ve JİTEM ile irtibatlı olarak, birçok cinayet ve haraç olaylarına karıştığı halde, derin devlet tarafından korunduğu ve bu nedenlerle, yıllardan beri yakalanamadığı veya yakalanmadığı iddialarına işaret etti.
İnandırıcı değil Yeşil ile ilgili olarak zaman zaman yetkililer tarafından; böyle biri olmadığı, bazen izine rastlanmadığı veya kayıp olduğu, bazen de yakalanmak üzereyken kaçıp kurtulduğuna ilişkin açıklamalar yapıldığını kaydeden Ersin, bu açıklamaların hiç de inandırıcı olmadığını, kamuoyunda Yeşil'in yakalanmak istenmediği kanaatinin olduğunu hatırlattı. Gelişmelerin de bu kanaati güçlendirdiğini kaydeden CHP İzmir Milletvekili Ersin, son olarak haraç çetesi oluşturduğu iddiası ile oğlu Murat Yıldırım ve adamlarının, İstanbul'da gözaltına alınırken, Yeşil'in kaçtığı haberlerine atıfta bulundu. Bu haberle yeniden kamuoyu gündemine gelen Yeşil, yakalanmadıkça veya akıbeti kamuoyunu tatmin edecek şekilde ve net olarak belirlenmedikçe; yetkililerin açıklamalarının inandırıcı olmayacağını kaydeden Ersin, Bakan Aksu'dan şu sorulara yanıt istedi:
Evrensel'i Takip Et