14 Şubat 2006 23:00
Avrupa'nın zarafet süsü Afrika'da zulüm kaynağı
Avrupa'da seçkin müşterilere hizmet eden mücevher mağazalarının vitrinlerini süsleyen elmaslar, Afrika'da bitip tükenmek bilmeyen "kirli savaşların" başlıca finansman kaynağını oluşturuyor.
Yüzbinler ölüyor İç savaş bölgelerinden gelen taşların kara listeye alınması için uluslararası çabalara rağmen, küresel elmas ticareti, Fildişi Sahilleri ve Liberya gibi ülkeleri kana bulamaya devam ediyor. İnsan hakları savunucuları, mücevher ticaretine yönelik uluslararası denetim mekanizmasının sistematik olarak devre dışı bırakıldığı uyarısı yapıyor. Uluslararası Af Örgütü'nün (AI) önceki gün yayınlanan raporuna göre, Liberya'dan gelen "savaş elmasları" ihraç edilmek üzere komşu ülkelere kaçırılıyor. Ayrıca, iç çekişmelerin girdabındaki Fil Dişi Sahilleri'nden gelen taşlar da, çeşitli yollardan İngiltere ve Avrupa pazarlarına ulaşıyor. Liberya'da 200 binden fazla kişinin ölümüne ve 1 milyondan fazla kişinin evsiz kalmasına sebep olan 8 yıllık şiddetli iç savaş, yasadışı elmas ticaretiyle besleniyor. Sierra Leone'de 50 bin kişi iç savaşta ölürken, onbinlerce kişi de sakat kaldı, tecavüze uğradı veya kaçırıldı. Yine bir çatışma bölgesi olan Fil Dişi Sahilleri'nden gelen elmaslar ise önce Mali'ye kaçırılıyor, daha sonra da uluslararası pazara satılarak, buradaki şebekelere milyonlarca dolar sağlıyor. AI ve Küresel Tanıklık (GW) kuruluşları, kamuoyuna "savaş elmaslarının" uluslararası ticaretini protesto etme çağrısı yapıyor. Müşteriler, mücevher satıcılarına elmasların nereden geldiğini ve bu bölgelerde iç çatışma olup olmadığını sormaları için uyarılıyor. AI'nın İngiltere temsilciliğinde Ekonomik İlişkiler Müdürü olan Tom Fyans, "Kısmi ilerlemeye rağmen, İngiltere elmas sanayisinin 'savaş elmasları' ticaretiyle mücadelede eksik kalmasından kaygılıyız" diyor. Fyans, son araştırmalara göre, satıcıların sadece yüzde 18'inin gerekli güvenceleri sağlayabildiğini belirtiyor.
Önlemler işe yaramıyor Mevcut düzenlemelere göre, perakende satıcılarının müşterilere "savaş elmasları" konusundaki şirket politikalarını belgeleyebilmeleri ve elmasları tedarik ettikleri kişilerden alınan, taşların nereden geldiğini gösteren garanti belgelerini sunmaları gerekiyor. 2003 yılında, savaş elmasları ticaretinin zararlarını gözler önüne seren uluslararası bir kampanyanın ardından, "Kimberley Mevzuatı" denilen bir uluslararası sertifikalandırma projesi devreye sokuldu. Buna göre, taraf olan tüm ülkelerde, işlenmemiş elmasların nakliyatında, bu elmasların savaş bölgelerinden gelmediğini garanti eden bir sertifika bulundurulacaktı. Buna ek olarak, seçkin satıcılar dahil tüm elmas endüstrisi, elmasların satış aşamasına kadar hangi yolları geçtiğini belirten gönüllü bir garantileme sistemi üzerinde anlaştı. Fakat, AI sözcülerinden Sarah Green, iki gün önceki açıklamasında şu uyarıları yaptı: "Tüm elmas üreticisi ülkeler, elmas tacirleri ve perakende satıcıları gönüllü olarak satış aşamasına kadar garanti sağlamayı kabul etti. Böylece, tüketiciler seçkin bir satış yerine gidip iyi ve temiz bir elmas aldıklarından emin olabilecekti. Ne yazık ki bu söylenenlere uyulmadı. Biliyoruz ki çok sayıda 'savaş elması' sisteme sızıyor ve çoğu perakendeci garantileri sağlamayı umursamıyor. Bir sokak araştırması yaptığımızda, yalnızca mağazaların yüzde 18'i 'savaş elmasları' konusundaki politikalarını ibraz edebildi ve yüzde 22'si böyle bir politikaları olmadığını itiraf etti."
Madenler büyük güç kaynağı Geçmişte, Angola, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Liberya ve Sierra Leone'deki savaş ağaları ve şebekeler, kontrol ettikleri madenlerden çıkarılan elmaslardan kazandıkları milyarlarca doları silah almak ve harap edici savaşları sürdürmek için harcadı. Dünyadaki elmas ticareti hacmi milyarlarca dolar tutarında. 2003 yılına kadar, her 6 elmastan 1'inin "savaş elması" olduğu tahmin ediliyordu. Bugün bu oran düşmüş olsa da, kaçak taşlar hâlâ elmas ticareti içinde kayda değer bir yüzdeye sahip.
Yüzbinler ölüyor İç savaş bölgelerinden gelen taşların kara listeye alınması için uluslararası çabalara rağmen, küresel elmas ticareti, Fildişi Sahilleri ve Liberya gibi ülkeleri kana bulamaya devam ediyor. İnsan hakları savunucuları, mücevher ticaretine yönelik uluslararası denetim mekanizmasının sistematik olarak devre dışı bırakıldığı uyarısı yapıyor. Uluslararası Af Örgütü'nün (AI) önceki gün yayınlanan raporuna göre, Liberya'dan gelen "savaş elmasları" ihraç edilmek üzere komşu ülkelere kaçırılıyor. Ayrıca, iç çekişmelerin girdabındaki Fil Dişi Sahilleri'nden gelen taşlar da, çeşitli yollardan İngiltere ve Avrupa pazarlarına ulaşıyor. Liberya'da 200 binden fazla kişinin ölümüne ve 1 milyondan fazla kişinin evsiz kalmasına sebep olan 8 yıllık şiddetli iç savaş, yasadışı elmas ticaretiyle besleniyor. Sierra Leone'de 50 bin kişi iç savaşta ölürken, onbinlerce kişi de sakat kaldı, tecavüze uğradı veya kaçırıldı. Yine bir çatışma bölgesi olan Fil Dişi Sahilleri'nden gelen elmaslar ise önce Mali'ye kaçırılıyor, daha sonra da uluslararası pazara satılarak, buradaki şebekelere milyonlarca dolar sağlıyor. AI ve Küresel Tanıklık (GW) kuruluşları, kamuoyuna "savaş elmaslarının" uluslararası ticaretini protesto etme çağrısı yapıyor. Müşteriler, mücevher satıcılarına elmasların nereden geldiğini ve bu bölgelerde iç çatışma olup olmadığını sormaları için uyarılıyor. AI'nın İngiltere temsilciliğinde Ekonomik İlişkiler Müdürü olan Tom Fyans, "Kısmi ilerlemeye rağmen, İngiltere elmas sanayisinin 'savaş elmasları' ticaretiyle mücadelede eksik kalmasından kaygılıyız" diyor. Fyans, son araştırmalara göre, satıcıların sadece yüzde 18'inin gerekli güvenceleri sağlayabildiğini belirtiyor.
Önlemler işe yaramıyor Mevcut düzenlemelere göre, perakende satıcılarının müşterilere "savaş elmasları" konusundaki şirket politikalarını belgeleyebilmeleri ve elmasları tedarik ettikleri kişilerden alınan, taşların nereden geldiğini gösteren garanti belgelerini sunmaları gerekiyor. 2003 yılında, savaş elmasları ticaretinin zararlarını gözler önüne seren uluslararası bir kampanyanın ardından, "Kimberley Mevzuatı" denilen bir uluslararası sertifikalandırma projesi devreye sokuldu. Buna göre, taraf olan tüm ülkelerde, işlenmemiş elmasların nakliyatında, bu elmasların savaş bölgelerinden gelmediğini garanti eden bir sertifika bulundurulacaktı. Buna ek olarak, seçkin satıcılar dahil tüm elmas endüstrisi, elmasların satış aşamasına kadar hangi yolları geçtiğini belirten gönüllü bir garantileme sistemi üzerinde anlaştı. Fakat, AI sözcülerinden Sarah Green, iki gün önceki açıklamasında şu uyarıları yaptı: "Tüm elmas üreticisi ülkeler, elmas tacirleri ve perakende satıcıları gönüllü olarak satış aşamasına kadar garanti sağlamayı kabul etti. Böylece, tüketiciler seçkin bir satış yerine gidip iyi ve temiz bir elmas aldıklarından emin olabilecekti. Ne yazık ki bu söylenenlere uyulmadı. Biliyoruz ki çok sayıda 'savaş elması' sisteme sızıyor ve çoğu perakendeci garantileri sağlamayı umursamıyor. Bir sokak araştırması yaptığımızda, yalnızca mağazaların yüzde 18'i 'savaş elmasları' konusundaki politikalarını ibraz edebildi ve yüzde 22'si böyle bir politikaları olmadığını itiraf etti."
Madenler büyük güç kaynağı Geçmişte, Angola, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Liberya ve Sierra Leone'deki savaş ağaları ve şebekeler, kontrol ettikleri madenlerden çıkarılan elmaslardan kazandıkları milyarlarca doları silah almak ve harap edici savaşları sürdürmek için harcadı. Dünyadaki elmas ticareti hacmi milyarlarca dolar tutarında. 2003 yılına kadar, her 6 elmastan 1'inin "savaş elması" olduğu tahmin ediliyordu. Bugün bu oran düşmüş olsa da, kaçak taşlar hâlâ elmas ticareti içinde kayda değer bir yüzdeye sahip.
Evrensel'i Takip Et