26 Eylül 2011 03:20

'Yeter-bese! Artık barış de'

Cem Gurbetoğlu

Bir aile, tüm yarasını gizlemiş, başka Mustafalar ölmesin diye dua ediyor, sorumlulara sağduyu çağrısı yapıyor. Bir emekçi ailesine ancak böyle acı bir olayla söz hakkı düştüğünün farkında olan Bingöl ailesi soruyor: “Bu acılar, bu ölümler niye?​” Başbakan’a seslenen Mustafa’nın babası Emir Bingöl, “Yeter artık! Bese! Artık barış de”, diyor. Aileye taziye ziyaretinde bulunan Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan da, “Artık tek kırmızı çizgi gençlerin canı olmalıdır” diye konuştu.  

Muşlu Bingöl ailesi, sadece Mustafa’nın değil, bugüne kadar savaşta yaşamını yitiren Türk-Kürt tüm gençlerin acısını yüreğinde hissediyor. Yurtdışından oğlunun nişanı için gelmeyi planlarken, cenazesi için gelmenin kederini taşıyan Baba Emir Bingöl,  “İnşallah başka ana babalar benim çektiğim acıyı çekmezler, bu son olur, kimsenin yüreği yanmaz. Tek dileğim bu” diyor ve ekliyor: “Her seferinde bu böyle oluyor. İnsanların tek evladı var. ‘Vatan sağolsun’ gayesiyle gönderiyor askere. Bir bakıyor bayrağa sarılı cenazesi geliyor. Tören yapılıyor, herkes evine gidiyor, o ana-baba hayatı boyunca evladının acısını yüreğinde taşıyor ve dünya onun için zindan oluyor. Bu başta olan insanlarımız, hiç mi bu ana-babanın acısını hissetmiyorlar? Hiç vicdanları sızlamıyor mu?​”

‘YAZIKTIR, LÜTFEN’

“Boşu boşuna bu kadar senedir dökülen bu kan, yetim kalan insanlar ne olacak? Kim kazandı? Niye, niye, niye?​” diye soran acılı baba, geçmişte Başbakan’ın ‘demokrasi’ söyleminden etkilendiğini, ancak Başbakan’ın giderek sertleşen söylemenin kendisinde hayal kırıklığına yarattığını anlatıyor: “Erdoğan başa geldi, 8 yıldır iktidar, iki kişiden biri ona oy verdi, diyordum. ‘Demokrasi, diyor, inşallah demokrasi olur, milliyetçileri durdurur’ diye düşünüyordum. Ama bir baktım ki, kızdı, kükredi, yeri yurdu sarstı, eskisinden daha berbat vurmaya başladı. Hiç ummazdım. Niye bu kadar sinirlendi? Niye bu kadar kan dökmeye, insan öldürmeye hevesli?​”

“Erdoğan’ın bu son sinirlenmesi olmasaydı, bu kadar gürlemeseydi belki benim oğlum ölmeyecekti” diyen baba Bingöl, Başbakan’a sesleniyor: “Barış de, barış de, barış de..”

Feryadını, “Belki dinleyen olur” diye seslendirdiğini belirten Emir Bingöl, Başbakan’dan acı çeken milyonlarca insan adına bir ricada bulunuyor: “Eğer demokrasi diyorsan, demokrasi bir kesim, bir ırk için değildir. Demokrasi milliyeti, ırkı ne olursa olsun, insanlık içindir. Kendin için ne istiyorsan karşındaki için de onu iste. ‘Benden dostluk beklemesinler’ demenin alemi yok. İnsanlar ölüyor. Yazıktır. Yeter artık lütfen, insanları öldürmeyin artık.”

‘KAN DURACAKSA OĞLUM KURBAN OLSUN’

Milliyetçi çevrelere de sesleniyor baba: “Oslo’da bir görüşme olmuş. Muhalefet kıyameti koparıyor ‘Nasıl görüşürsün’ diye. Bırak kim olursa olsun görüşsün, bu kan dursun, insanlar ölmesin. 30 yıldır bu kadar dağ-taş ateşe verildi, insanlar öldürüldü, asit kuyularına atıldı. Bitti mi? Bitmez ki. Bırakın bu rezillik dursun.”

Emir Bingöl, neredeyse her sözünü “Artık yeter” diye bitiyor. “Edi Bese, vallahi bese, billahi bese, bese, bese, bese. İnsanlar acı çekmesin. Kürt olmuşum, Türk olmuşum, Arap olmuşum, Acem olmuşum, insanca yaşamadıktan sonra benim umurumda değil. Bırakın da insan gibi yaşayalım. Vatanın ismini istiyorsanız sizin olsun, ama insanlığı bırakın, insanlığı öldürmeyin” diyor.

Barış Annelerinin, asker annelerinin, Cumartesi annelerinin seslerinin yıllardır duyulmamasını eleştiren baba isyanını, barış umuduyla bastırıyor: “Eğer bu kan duracaksa Mustafa kurban olsun. Ama yeter artık. İnsanın yüreği acıyor” diyor.

TÜRK EMEKÇİLERE ÇAĞRI

Mustafa’nın ağabeyi Cem Bingöl de, “Biz aile olarak ilk günden beri metanetimizi koruyoruz. Tekrarı olmasın istiyoruz. Acıyı yaşıyoruz ama söyleyeceğimiz her şey, sadece bizi değil herkesi ilgilendiriyor. Çıkması gereken mesajlar hep toplumsal mesajlar” diyor. Cem Bingöl Kuzey Irak’a yapılan hava operasyonunda aralarında çocukların da olduğu 7 kişinin ölümünü hatırlatıyor. Sözleri en çok Türk emekçilere: “O gün o 7 masum insan için Türkiye’de bir sesleniş olsaydı, öbür tarafın acısı paylaşılsaydı belki böyle olmazdı. Acı paylaşıldıkça çözüm için daha fazla bir araya geliyor insanlar. Acılarımız ortak olursa, gayet tabi sevinçlerimiz de ortak olur. Ancak böyle bir fark yaratabiliriz. Yoksa bu bir kısır döngüdür, yaşanmaya devam edecektir” diyor. Barışa, sevgiye sahip çıkılmadıkça nefretin hakim olduğuna dikkat çeken Bingöl, kardeşinin ölümünün son olmasını istediklerini söylüyor. “Biz şu anda Mustafa’nın cenazesini değil de iş şartlarını, sosyal güvencesini, emeklilik de ne yapacağını, sosyal haklarını konuşmalıydık. Bunun yarın kimin başına geleceği belli değil. Mustafa bir sembol” diyor ağabey Bingöl.

‘SÖZÜMÜZÜ BARIŞ İÇİN KULLANDIK’

Yaşadıkları acının telafisi mümkün olmadığını kaydeden Cem Bingöl, bir çok emekçi gibi ancak kardeşinin ölümüyle kendilerine söz hakkı düştüğünü söylüyor: “Mustafa’nın gidişi, canı pahasına bize bir söz hakkı verdi. Ola ki, sesimizin ulaşabileceği kimseler eğer farklı düşünüyorlarsa, hâlâ yüreklerinin bir yerinde ‘şunu yok edersek, şunları vurursak bu iş çözülür’ diye bir yanılgı içinde olanlar varsa, inşallah duruşumuzu görür. Onların da vicdanında belki bir yer hareketlenir. Eğer söz ve yetki sahibi iseler, onu da kullanırlarsa bir daha kimsenin canı yanmaz. Normal zamanda kimse bizim gibi ailelerin sözünü dinlemez zaten. Oyun bile beş para etmediği bir yerde yaşıyoruz. 80 bin oyun 8 bin oya değişilir. Oyun yeri olmadığı yerde, sözün de yeri olmaz. Acımıza rağmen, böyle bir durum oluşmuş. Sözümüzü barıştan, sevgiden, diyalogdan yana kullanıyoruz. Ve diyoruz ki, kırmızı çizgiler kalksın.”

“Bir Kürt  özdeyişi vardır” diye devam ediyor Cem Bingöl: “İki deli arasında çelik halat kopar. Ama bir deliyle bir akıllı arasında saçın teline zarar gelmez. Bunu duyanlar, hangisi hangi rolü paylaşır bilmem. Ama bizim toplum olarak iki deliye ihtiyacımız yok. Biri sağduyulu davransın, akıllı rolünü alsın, neyse üzerine düşen yapsın.” (Ankara/EVRENSEL)


‘KIRMIZI ÇİZGİMİZ GENÇLERİN CANI’

Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan önceki gün Bingöl ailesini ziyaret ederek, başsağlığı diledi. Savunmasız insanları hedef alan bu tür eylemlerin kabul edilebilir olmadığını kaydeden Gürkan, Ankara’da ve ardından Siirt’te yaşananların Türk ve Kürt arasındaki duyguları zedeleyecek nitelikte olduğunu vurguladı. “Hepimizin temennisi bu tür olayların tekrar yaşanmaması” diyen Gürkan, “Bunlar yıllardır süren şiddetin beslediği şiddet. Memlekette bu şiddet ortamı olmasa, çocuklara kurşun sıkılmasa, Kürt sorunu demokratik bir şekilde çözülmüş olsa, belki bu olay yaşanmayacaktı” dedi. AKP ve bugüne kadar iktidarda olanların yarattığı şiddetin sonuçlarının acı bir şekilde yaşandığına dikkat çeken Gürkan, “İnsanlar, ‘yeter artık, edi bese’ deme noktasında. Olayın başından beri gösterdiğiniz metanet, gerçekten önemli. Biz daha önce bu vakur davranışı barış annelerinden görmüştük, Trabzon’da evladını yitiren er annesinden duymuştuk. Bu ölümlere artık kimsenin tahammülü yok. Artık yurttaşların kırmızı çizgisi gençlerin yaşamıdır. Bunun başka kırmızı çizgisi yoktur” diye konuştu. Gürkan, “Çözüm için barış çığlığımızı yükselteceğiz. Başka şansımız yok. Mustafa’nın vicdanı olmak adına bunu yapmak zorundayız” dedi.

Evrensel'i Takip Et