02 Kasım 1999 22:00

Çete dimdik ayakta

"Susurluk'u çözmek için yetkilerimi kullanmazsam namerdim" diyen ve iktidara gelmesinin ardından Susurluk'u on günde çözme sözü veren...

Paylaş
Çete dimdik ayakta
Susurluk olayının açığa çıktığı dönemlerden muhalefette olan ANAP lideri Mesut Yılmaz, "Susurluk'u 10 günde çözeriz. Susurluk'u çözmek için yetkilerimi kullanmazsam namerdim" demişti. Ardından kendi başbakanlığında kurulan Anasol-D hükümeti döneminde çete ilişkilerini 'mafya'ya indirgeyerek, çetelerle mücadele eden lider görüntüsü vermeye özen gösteren Yılmaz; çete ilişkilerinin devam ettiği şimdiki dönemin de hükümet ortağı. Yılmaz, başbakan olduğu Anasol-D hükümeti döneminde Başbakanlık Teftiş Kurulu'nca hazırlanan Susurluk Raporu'nda önemli faili meçhul cinayetlerle ilgili bölümlerin yer aldığı 11 sayfanın açıklanmamasını ise "devlet sırrı" olması ile açıkladı. Yılmaz'ın adı, Korkmaz Yiğit olayına da karıştı.
Devlet memurlarının görev aldığı İHD Genel Başkanı Akın Birdal'a yönelik suikast, Yılmaz'ın başbakanlığı döneminde gerçekleşti. Suikastin kilit isimlerinden Uzman Çavuş Cengiz Ersever'in emir aldığı kaydedilen Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım ise yine "sır" olarak kaldı.
Çeteciye af yasası
Şu anki hükümetin ikinci büyük ortağı MHP'nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli de, "çete ilişkilerinde ortaya çıkanlar MHP'li de olsa" üzerine gitme sözü verdi. Ancak Bahçeli başkanlığındaki yeni hükümetin hazırlayarak Meclis'e sunduğu 'af yasa tasarısı' tamamen çeteleri koruyan bir yasa oldu. Ankara'nın Bahçelievler semtinde 7 TİP'li gencin öldürülmesinden sanık ülkücü Haluk Kıcı'nın affedilmesi için 'af yasa tasarısı'na özel madde konuldu.
Asker ayağı gündemden çıkarıldı
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski Başkanı Hanefi Avcı'nın yaptığı açıklamalar ile gündeme gelen çetenin 'asker' ayağı da bugüne değin korunanlar arasında yer aldı. Avcı'nın açıklamalarında suçladığı dönemin JİTEM'in kurucularından Veli Küçük terfi ettirildi. Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman'ın varlığını inkâr ettiği JİTEM'in bir dizi yasadışı işi ağırlıklı olarak Avcı'nın ve Astsubay Hüseyin Oğuz'un açıklamaları ile gündeme oturmuştu. JİTEM'in kurucularından olduğu gündeme gelen Teoman Koman, TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu çağırdığı halde ifade vermeye bile gelmedi. Ardından emekli olan Koman, daha sonra Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e yakınlığı ile bilinen işadamı Cavit Çağlar'ın sahibi olduğu İnterbank'ın Yönetim Kurulu üyesi olarak gündeme geldi. Bu bankanın, yöneticileri tarafından soyulması üzerine, bankaya devlet tarafından el konuldu. Koman hakkında da bu olayla ilgili olarak dava açıldı. Koman'ın bu dava kapsamında 5 yıl hapsi isteniyor. Veli Küçük ise, Susurluk'un yükselen bir başka ismi oldu. Susurluk olayının kilit isimlerinden Abdullah Çatlı ile ilişkisi olduğu Telekom kayıtları ile de gündeme gelen Tuğgeneral Veli Küçük, şu anda Karadeniz Jandarma Bölge Komutanı.
Susurluk olayı ile ortaya atılan MGK bağlantıları ise 1997 tarihinde gerçekleşen 28 Şubat askeri müdahalesinin ardından gündemden çıkarıldı. Devlet yetkilileri bundan sonra askeri yetkililerin isimlerini Susurluk kapsamında anmamaya özen gösterdiler.
Çete ilişkilerinin kilit isimlerinden 'İçişleri eski Bakanı ve Emniyet eski Genel Müdürü Mehmet Ağar, Özel Harekât Dairesi eski Başkan Vekili İbrahim Şahin, MİT eski görevlisi Korkut Eken gibi birçok isim ise birer birer gündemden düşürüldü.
Ağar ve Oral Çelik
Geçtiğimiz günlerde Almanya'da yakalanan İpekçi suikastinin kilit isimlerinden Yalçın Özbey, 1994 yılında tutuklanmış ve 1995 yılında Türkiye'den giden bir MİT ekibi tarafından sorgulanmıştı. Ancak, bu MİT ekibi, Çelik'in yargılandığı davada hiçbir şey hatırlamadığını söyledi. MİT mahkemeye gönderdiği yazıda, Özbey'in beyanlarıyla ilgili bant kayıtlarının MİT tarafından imha edildiği açıklandı. Müdahil Avukat Turgut Kazan ise, MİT'in, elindeki bant kayıtlarını imha ederek yargıya karşı suç işlediğini belirterek, "Türk yargılama usulünde delillerin takdiri mahkemenindir. MİT burada bant kayıtlarında önemli bir şey yok diyerek delilleri yok etmiştir. Ayrıca Emniyet Genel Müdürlüğü İpekçi cinayetindeki kirli ilişkilerin örtülmesi için Özbey'le görüşmeye giderken savcılığahaber vermemiştir. Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ve diğer sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyorum" dedi. Ancak belgeler mahkemeye ulaşmadığı için kısa bir süre sonra Oral Çelik de, "hakkında yeterli ve kesin delil bulunamadığı" gerekçesiyle, 28 Mayıs 1999 tarihinde beraat etti.
Aradan tam dört yıl geçti
3 Kasım 1996'da meydana gelen kaza ile gözler önüne serilen çete ilişkileri; kitle örgütleri, sendikalar, emekçiler ve parlamento dışındaki muhalif partilerin eylemlerine rağmen ortaya çıkmazken, 'faili meçhuller' devam etti. Gazeteci-Yazar Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'nın öldürülmesi ile 'faili meçhul' cinayetlere bir yenisi eklendi. Çetelerin ortaya çıkarılıp cezalandırıldığı, devlet korumasındaki tüm çete odaklarının dağıtıldığı demokratik bir Türkiye talebi; Susurluk'un dördüncü yılına girdiği bugün, yakıcılığını korumayı sürdürüyor.
ÖNCEKİ HABER

Limanlar'da yine peşkeş oyunu

SONRAKİ HABER

'Bizi rahat bırakın'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...