19 Şubat 2015 12:18

Bir Tıp Öğrencisinin Anatomisi

Biz geleceğin doktorları herkese eşit, parasız, anadilinde sağlık hizmeti verilmesi, bilimsel ve demokratik bir eğitim için mücadele etmeye devam edeceğiz.

Paylaş

Merve YILDIRIM
ADÜ Tıp Fakültesi 
Aydın

Lise son sınıfa gelip üniversiteye giriş sınavları yaklaştığında, okumak istediğimiz bölümü araştırırken iş olanağı iyi olan bir bölüm olmasına hepimiz özen gösteriyoruz. Hele ki dışarıda yüzbinlerce üniversite mezunu diplomalı işsiz gençleri görünce doğal olarak seçilen mesleğin ilk belirleyici kriteri iş bulma olanağı oluyor. Tabi ki üniversite tercihlerinde ‘iş bulma’ olanağı diyince ilk akla gelen bölümlerin başında tıp fakülteleri geliyor. İşte bu hikaye böyle düşünerek tıp fakültesi okuyan bir öğrencisinin hikayesi olarak karşınıza geliyor.

Öncelikle tıp eğitimi hakkında bir şeyler söylemek gerek. Eğitim müfredatının dini referans alarak her geçen gün gericileştirilmesinden tıp eğitimi de nasibini aldı. Laboratuvarlarda mikroskop yokluğundan fotoğralara bakarak çalışılıyor, pratik uygulama adı altında bilimsel çalışmaları oyun oynar gibi maketler ile birlikte yapmaya çalışıyoruz tıp fakültelerinde. Bilimsellikten uzak, ezberci bir eğitim süzgecinden geçirildikten belli bir süre sonra kendinizi hastane odasında buluyorsunuz, bunun adına da pratik uygulama deniliyor.

TUS DERSHANECİLİĞİ

Böyle geçen 3 yılın ardından son aşamaya gelinir, intörnlük kapıya dayanmıştır. Yani son sınıf olma durumu, bu durum çoğu zaman hastanenin bir çalışanı olma duygusu verebiliyor insana, doktorluk dışında ne iş varsa yapılan kısımıdır intörnlük tıp öğrencileri için. Hastanede yemek yeme olanağından yoksun, 8 saat ve üzerine tutulan 36 saat nöbeti koyduğumuzda alınan 350 TL’lik maaşın adaletsizliği arasında geçen durumdur.

İntörnlüğün bitmesi yerini Tıp Uzmanlık Sınavı’nın (TUS) telaşına bırakır. 6 yıl boyunca öğrenilen bilgileri hatırlamanın zorluğu sürekli devam eder fakat eğitim sistemimizde niteliksiz ve sadece parası olanın okuyabileceği bir eğitim modelinin boşluklarını doldurma görevi 8 bin TL ile başlayan TUS dershaneciliğini de beraberinde getirir.
Son günlerde tıp fakültesi öğrencileri arasında sıkça konuşulan konulardan biri de TUS. Malum, son yıllarda TUS’ta yaptığı yanlışlıklarla gündeme gelen ÖSYM internet sitesinde, “2013-TUS Sonbahar Dönemi İdare Mahkemesi Kararıyla İptal Edilen 6 Soru Sonrası Yapılacak İşlemler Hakkında Açıklama” başlığıyla bir açıklama yayınladı. 2013 TUS Sonbahar Dönemi’nde  6 sorunun iptalinden sonra belirtilen açıklamada sonuç bölümünün 5. maddesinde; 
“Benzer sorunların oluşmaması için açık uçlu sorularla sınav (yazılı sınav) sistemi TUS’ta da uygulanacaktır.” ifadeleri kullanıldı. Bir nevi tıp öğrencilerine; “Siz misiniz soruları iptal ettiren, alın bakalım size açık uçlu sorular.” diyerek tıp öğrencilerine bir bakıma ceza vermiştir.

GÜVENSİZLİK ÖSYM İLE İLGİLİ

Yapılan bu açıklamanın biz öğrencilerin en doğal hakkı olan yanlış soru iptali için başvuruları hedef aldığı apaçık ortadadır. ÖSYM yeni sistemin amacının var olan sorunları düzeltmek amacıyla yapılacağını duyurdu. 
Biz tıp öğrencilerinden adı şifre skandalları, torpil iddiaları ile anılan ve güvensizlik duygusunun hakim olduğu bu kuruma güvenmemiz bekleniyor. Yani bizde oluşan güvensizlik duygusu sınavın yapılış biçimi ile ilgili değil, direkt ÖSYM ile ilgilidir. 
Yazılı sınavla birlikte tarafsızlığın sağlanmasını imkansız görüyoruz.
Türk Tabipler Birliği’ne bağlı Tıp Öğrenci Kolu’nun uygulamanın geri çekilmesi ile ilgili çalışmaları var. Biz de amfilermizde, sınıflarımızda bu kararı tartışmaya devam edeceğiz. 

Tabi ki tıp öğrencilerinin sıkıntıları bununla sınırlı değil: Sağlıkta şiddet, paralı, bilimsellikten uzak ve anti-demokratik bir tıp eğitimi, performansa endeksli çalışma ortamı vb. birçok sorunla karşı karşıyayız. 
Biz geleceğin doktorları herkese eşit, parasız, anadilinde sağlık hizmeti verilmesi, bilimsel ve demokratik bir eğitim için mücadele etmeye devam edeceğiz.


TIP LİTERATÜRÜNDE...

 Soruna tıp literatürü açısından bakalım. Tıp çok geniş bir literatüre sahip ve her öğretim üyesi farklı kaynaklara dayanarak eğitim vermekte. Bu kendi 6 yıllık eğitim süresince sürekli karşılaştığımız bir durum. Yani bir sorunun cevabı kişiden kişiye göre değişiklik gösterdiğine göre sonuç olarak aynı cevabın aynı uzman tarafından değerlendirilmesi gerekir ki bu kadar geniş öğrenci kitlesinin gireceği sınavda nasıl mümkün olacaktır bu. ÖSYM’nin öğrencilerin kafasındaki bu sorulara karşı sessiz kalışı ise tıp öğrencileri arasında daha büyük kaygılara yol açıyor.

 

ÖNCEKİ HABER

Yargıdan ‘Erdoğan’a hakaret’ seferberliği

SONRAKİ HABER

TMMOB’a yasak ranta yasa

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...