28 Aralık 2014 02:55

Eğitim nereye?

2014, eğitimde geçmiş yıllardan devreden sorunların arttığı, çelişkilerin derinleştiği bir yıl oldu. Siyasi iktidarın ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın öncelikli gündemleri arasında yer alan eğitimin ticarileştirilmesi ve eğitimi dini kurallara göre düzenleme adımları, 2014’e yine damgasını vurdu.

Paylaş

Dr. Erkan AYDOĞANOĞLU
Eğitim Sen Eğitim Uzmanı

2014, eğitimde geçmiş yıllardan devreden sorunların arttığı, çelişkilerin derinleştiği bir yıl oldu. Siyasi iktidarın ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın öncelikli gündemleri arasında yer alan eğitimin ticarileştirilmesi ve eğitimi dini kurallara göre düzenleme adımları, 2014’e yine damgasını vurdu.

12 Eylül ile temelleri atılan Türk-İslam sentezine dayalı eğitim anlayışı, AKP iktidarı ile birlikte “küresel rekabete uygun”, “dindar ve itaatkar” bireyler yetiştirmeyi hedefledi. Bir taraftan eğitim sistemi adım adım piyasa ilişkileri içine çekilip, halkın cebinden yaptığı eğitim harcamaları belirgin bir şekilde artarken, diğer taraftan “dindar nesil” hedefine uygun olarak eğitimi dini kurallara göre biçimlendirme ve dini eğitimi devlet eliyle yaygınlaştırma yönünde somut adımlar atıldı.

SORUNLAR ARTTI, ÖĞRENCİLER CEZALANDIRILDI

2014’te öğretmen ve derslik açıkları, atama bekleyen öğretmenler, anadilinde eğitim taleplerinin yok sayılması, kalabalık sınıflar, taşımalı eğitim, okulların altyapı eksiklikleri ve bütçe yetersizliği gibi çok sayıda sorun eğitimin acil çözüm bekleyen sorunları olarak dikkat çekti. Okulların imam hatibe dönüştürülmesinden istediği sonucu alamayan MEB, yeni bir hamle yaparak, itirazlara rağmen normal okullar içinde imam hatip sınıfları açtı, dini eğitim uygulamaları okul öncesine kreşlere kadar indirildi, din derslerine cami imamları girerken, okul öncesi çağdaki çocuklara yönelik cami gezileri organize edildi.

Uyguladıkları politikalarla çocukları ve gençleri özel liselere, imam hatibe, meslek liseleri ve açık liselere mahkum edenler, on binlerce çocuk ve gencin okul sıralarında olması gerekirken tarlalarda, sanayi sitelerinde, fabrikalarda çalışmak zorunda bırakılmasından 2014’te de en küçük rahatsızlık duymadılar.

Devlet okullarında çoğu taşeron şirket personeli binlerce yardımcı hizmetli çalıştırılırken, velilerden temizlik, spor vb. adlarla birçok kalemde para toplanıp eğitimin tüm yükü velilerin sırtına yüklendi. Velilerin cebinden yaptığı eğitim harcamaları 2014 yılı itibariyle ortalama 4 bin TL’ye dayandı.  
Veliler bir taraftan her geçen yıl artan eğitim harcamalarını nasıl karşılayacağını kara kara düşünürken, 2014’te ilk kez yapılan TOEG sınavı ve yerleştirmelerinde çoğu yoksul emekçi ailelerin çocukları kendi istekleri dışında ya meslek liselerine ya da imam hatip liselerine yerleştirildi. Bazı illerde öğrenciler evlerinden 150-200 km uzaktaki bir okula yerleştirilerek resmen cezalandırıldılar. Çocuğunu başka okullara nakletmek isteyen velilere bürokratik engeller çıkarıldı. Kontenjan olan okullara çocuğunu kaydetmek isteyen velilerden yüksek miktarlarda “zorunlu bağış” talep edildi. Bazı veliler çocuklarını imam hatibe göndermektense açık liseye kaydetmeyi tercih etti.

ÖZEL ÖĞRETİME DESTEK

Önceki yıllarda olduğu gibi 2014’te de devlet okulları sorunları ile baş başa bırakılırken, özel okullara yönelik doğrudan teşvik politikaları uygulamaları hız kesmedi. AKP, kendi döneminde iki kat artan özel dershaneleri kapatıp özel okullara dönüştürmeye zorlarken, özel okula gidecek öğrencilerin okullarına öğrenci başına 2500 TL ile 5 bin 500 TL arasında değişen ve toplamda 1 milyar TL’yi aşan miktarlarda kamu kaynağını aktardı. Kamu kaynaklarının özel okullara aktarılmasının somut bir sonucu olarak 2002’de sadece yüzde 1 olan özel okul oranı, 2014 itibariyle yüzde 5’i geçti.

‘TEK TİP’ EĞİTİM

Siyasi iktidarın, her türden dini inancı istismar ederek çocukları ve toplumu “tek din, tek mezhep” anlayışı üzerinden “tek tip” hale getirme çabaları 2014’te okullarda başlatılan somut uygulamalarla daha da belirginleşti.

Okullarda mescit açılmasının zorunlu hale getirilmesi, reşit olmayan kız çocuklarının başörtüsü ile derse girmeye başlaması, karma eğitim karşıtı söylem ve kampanyaların artması, bilim düşmanı uygulamalar, farklı inanç, kimlik ve kültürlerin dışlanması gibi çok sayıda uygulama ile eğitimde yıllardır benimsenen “tekçi” anlayışın ısrarla sürdürüldüğünü gösterdi. Anadilinde eğitim taleplerinin şiddetle bastırılması, 19. Milli Eğitim Şûrası’nda laik, bilimsel eğitime meydan okuyan, dini eğitimi ve dini değerleri temel alan, çocuk hakları başta olmak üzere, en temel hak ve özgürlüklere aykırı kararlar çıkması gibi pek çok gelişme, eğitimde 2014 yılına damga vururken, yaşanan sorunları ve çelişkileri derinleştirerek 2015’e taşıdı.

Yıllardır toplumsal yaşamın her alanında sürekli kamplaşma ve kutuplaştırma yaratmak üzerinden siyaset yapanlar, benzer bir bölünmeyi okullarda öğrenciler, öğretmenler ve veliler arasında oluşturmaya çalıştılar. Eğitimde siyasal kadrolaşma uygulamaları yukarıdan aşağıya doğru organize bir şekilde gerçekleştirildi. Tüm bu uygulamalar, okullarda yaşanan şiddetin artmasını, öğretmenlere yönelik saldırıları engellemediği gibi, okulların fiilen kışla ya da cezaevi haline getirilmesini beraberinde getirdi.

EĞİTİM HAKKI İÇİN MÜCADELE

Geçmiş yıllarda olduğu gibi 2014’te de eğitimin yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirildiğini söylemek mümkün değil. Okulların eğitim kurumu olmaktan adım adım uzaklaştığı, öğrencilerin yarış atı gibi sınavdan sınava koştuğu, öğretmenlerin düşük ücretle, esnek, güvencesiz ve angarya çalışmaya zorlandığı, eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleştiği bir eğitim sisteminin topluma ne kazandıracağı büyük bir soru işareti olarak ortada duruyor.

Her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, okul öncesinden üniversiteye kadar bilimin değil, dinin referans alındığı bir eğitim sisteminde velinin de öğrenicinin de eğitimcinin de kendi haklarını elde etmesini tek yolu, hiç kimseyi dışlamayacak şekilde kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkının herkes için eşit koşullarda hayata geçirilmesi için eğitim hakkı mücadelesinin güçlenerek sürdürülmesidir.

ÖNCEKİ HABER

Barbarlığın mutat kalesi: Kadın düşmanlığı

SONRAKİ HABER

Doğanın kara yılı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...