28 Aralık 2014 02:53

Medyanın düşüş yılı:2014

Basın tarihçileri 2014 yılında Türkiye medyasını anlatırken “büyük teslim oluş” ifadesini kullanmalılar diye düşünüyorum. 2014, medya içeriği üzerinde Recep Tayyip Erdoğan ve iktidardaki partisi AKP’nin total baskısının gün gibi su yüzüne çıktığı bir yıl oldu.

Paylaş

Esra ARSAN

Basın tarihçileri 2014 yılında Türkiye medyasını anlatırken “büyük teslim oluş” ifadesini kullanmalılar diye düşünüyorum. 2014, medya içeriği üzerinde Recep Tayyip Erdoğan ve iktidardaki partisi AKP’nin total baskısının gün gibi su yüzüne çıktığı bir yıl oldu.  İktidar partisinin medyaya yönelik siyasi baskısını ayan beyan görmemize neden olan şeyler öyle yenir yutulur cinsten değildi. Birincisi, 2013 yılının sonunda patlak veren ve AKP’yi sarsan yolsuzluk ve rüşvet skandalı, ikincisi yolsuzluk skandalının medyada çok yönlü ve derinlemesine haber olmasını engellemek için dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan tarafından medya yöneticilerine uygulanan direkt baskı, üçüncüsü de Erdoğan’ın bizzat emir vererek oluşturduğu iktidar yandaşı bir “havuz medyasının” varlığının ortaya çıkışı.

ALO FATİH VE HÜKÜMET KOMİSERLERİ

2014’te AKP’nin medya kurumlarına atadığı ve “Alo Fatih” olarak tanımlanan hükümet komiserlerinin varlığına tanıklık ettik. Bu “Alo Fatihler”in görevi başbakanı memnun edecek haberleri yayınlamak, onu mutsuz edecek haberlerinse yayınlanmasını engellemekti. Karşılığında, çalıştıkları medya grubuna daha çok kamu ihalesi, daha çok devlet yardımı, daha çok kıyak, daha çok ballı işler akıtılacaktı. Bu bilgileri Tayyip Erdoğan ile Habertürk’ün iktidar komiseri Fatih Saraç arasındaki gizlice kaydedilen telefon görüşmelerinin dökümünden öğrendik. “Evet efendim”, “Emredersiniz efendim”, “Yazmayız efendim”, “Yazarız efendim”… şeklinde gelişen bir gazetecilik türüne tanıklık ettik.

MEDYA PATRONUNUN AĞLAMASI

Yine 2014’te bir basın patronunun telefonda başbakandan işittiği azar nedeniyle hüngür hüngür ağladığını duyduk. Nedeni, gazetesinde yayımlanmış bir haberin başbakanı mutsuz etmesi… “Sizi üzdük mü?” diye soran basın patronuna “Duman ettiniz” diye yanıt veriyordu başbakan. Bundan sonra o gazetenin yazarlarından hiçbirini uçağına almayacaktı. Ne gam! Başbakanın uçağına binebilmenin bir utanç değil de büyük bir ayrıcalık sayıldığı devirden geçiyoruz. “Nerden girdim bu işe?” diye hıçkırmaya başlıyordu malum basın patronu… Ama işte kendisine verilmişti görev, “Alacaksın bu gazeteyi” denilmişti. Emir büyük yerdendi. Bu patron en nihayetinde başbakanı mutsuz eden gazetesinin emektar yayın yönetmenini görevden alacaktı.  

YOLSUZLUĞU ÖRTBAS ETME ÇABASI

Gülen Cemaatiyle AKP arasındaki savaşın ürünü olan 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonları sonrası AKP’nin basına yönelik siyasi, polisiye ve mali baskısı tavan yaptı.  17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasından 30 Mart yerel seçimlerine kadar geçen sürede medya denetimi arttı. Yolsuzluk soruşturulamasın, basında haber olmasın diye yurt genelinde gazetecilerin Emniyet binalarına girmeleri yasaklandı. Yolsuzluk haberlerine yasak getirildi, yolsuzluğun üzerine giden gazeteciler işlerinden edildi, yolsuzluğu iktidar mücadelesinde AKP’ye karşı silah olarak kullanan Gülen Cemaati yanlısı medya gruplarında çalışanlar sürekli tehdit edildi, nihayetinde, 2014 sonlarına doğru Zaman gazetesi ve STV’nin yayın yönetmenleriyle bazı çalışanları gözaltına alındı.  

HAVUZ MEDYASI VE AKTROLLER

Dönemin başbakanı Erdoğan’ın emriyle iktidar güdümündeki inşaatçı işadamlarına 6 gazete ve 6 televizyondan oluşan bir ‘havuz medyası’ oluşturuldu. Bunun için ortak para havuzu kurulup, devlet bankalarının da yardımı alındı. Havuz medyası, iktidarın tek sesi tek nefesi oldu. Ortak manşete, ortak hedefe kilitlendiler.

Sosyal medyada da ‘havuz medyası’ benzeri 9-10 bin kişilik bir ‘Aktrol’ örgütlenmesi yaratıldı. Bu şekilde, kontrol dışı olan Twitter, Facebook gibi mecralarda yazılan muhalif içerikle mücadele başlatıldı.

Muhalif basın patronlarına kamu ihalelerine girememe tehdidi yapıldı.

Muhalif gazetecilere akreditasyon verilmeyerek parti kongrelerine, devletin önemli toplantılarına katılmaları engellendi.

AKP’NİN BESLEDİĞİ KAYNAKLAR

AKP’ye yakın inşaat firmalarından toplanan parayla satın alınan gazete ve televizyon kanallarından oluşan “havuz medyası” reklamlardan aslan payını aldı. Reklam sektörünün referans aldığı The Nielsen Company’nin AdEx 2014 raporları kamu reklamlarının yanlı tutumunu gözler önüne serdi. 2014’ün ilk 6 ayında gazetelere verilen reklamlarda ilk sırayı Sabah, Star ve Milliyet aldı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın soru önergesine verdiği yanıtta, 2013’ün ilk 4 ayında Basın İlan Kurumu aracılığıyla verilen ilanları açıkladı. Buna göre iktidara yakın gazetelerin Basın İlan Kurumu aracılığı ile aldığı ilan miktarları şöyle: Akşam: 1 milyon 93 bin TL, Güneş: 1 milyon 30 bin TL, Habertürk: 1 milyon 259 bin TL, Milat 959 bin 272 TL, Milliyet 1 milyon 121 bin TL, Sabah 1 milyon 281 bin TL, Star: 1 milyon 116 bin TL, Takvim: 1 milyon 111 bin TL, Türkiye: 1 milyon 112 bin TL, Vatan: 1 milyon 119 bin TL, Yeni Akit: 961 bin 165 TL, Yeni Şafak:1 milyon 120 bin TL. Toplam: 13 milyon 288 bin 430 TL.

İŞTEN ÇIKARMA VE DAVALAR

Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın verilerine göre, 2014 yılının ilk yarısında 981 basın emekçisi işten çıkartıldı. 56 basın emekçisi ise çeşitli nedenlerle işinden istifa etmeyi tercih etti. Ayrıca hükümetin Hizmet Hareketi’ne karşı başlattığı ‘cadı avı’ da yandaş medyada işten çıkarmalara gerekçe gösterildi. Nisan 2014’te en az 210 gazeteci işsiz kaldı. Gezi eylemleriyle baskıların artması sonucu 94 gazeteci işten çıkarıldı, 37 gazeteci istifaya zorlandı.

Basında 2014’ü değerlendiren Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş, 2014’teki işten çıkarmaların vahametini ortaya koydu: “2014 yılı gazeteciler için ağır bir baskı yılı oldu. 2014’te gazeteciler tutuklanma değil, işsiz bırakılma tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Cemiyetin raporlarına göre, 2014’te 559 gazeteci, yazar ve medya çalışanının işine son verildi. Bu sayı birkaç gün öncesine ait.  İşten çıkarma haberleri gelmeye devam ediyor. 2014 yılı içinde 30 olay hakkında yayın yasağı getirildi. Gazetecilere sayısız dava açılıyor. Sadece 17 Aralık süreciyle ilgili 60 meslektaşımıza 100’den fazla dava açıldı. Her zamankinden daha fazla dayanışmaya ihtiyacımız var.”

EN ÇOK ERDOĞAN HABER OLDU

2014 yılında basında en çok AKP ve Recep Tayyip Erdoğan haber oldu. Bu haberlerin çoğu mecburen iktidar partisini ve liderini öven haberlerdi. Medya Takip Merkezi, 2014 yılının siyaset gündeminde en çok konuşulan ve haber olan siyasi partiler sıralamasını yaptı. Adalet ve Kalkınma Partisi 2 milyon 596 bin 97 haberle bu senenin en çok gündem belirleyen ve konuşulan siyasi partisi oldu.  Yılın en çok konuşulan siyasi isimleri listesinin başında da 2 milyon 52 bin 748 haberle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan var. Çözüm süreci, 30 Mart yerel seçimleri, Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 17 Aralık soruşturması, Soma ile Ermenek’teki maden faciaları, Cemaat’e yönelik operasyonlar, seçim barajı tartışmaları ve bedelli askerlik uygulaması senenin siyasi gündemini oluşturan ana başlıklar olarak yer aldı.

ÖNCEKİ HABER

Hükümetin ‘kontrol’ saldırısı

SONRAKİ HABER

Barbarlığın mutat kalesi: Kadın düşmanlığı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...