20 Şubat 2014 01:05

Kutuplaştıran tarzı siyasetiniz

Kutuplaştıran tarzı siyasetiniz

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye yerel seçimlerden başlayacak önemli bir seçimler sathı mahalline girerken siyasi iktidar tüm kesimleri büyük bir korku tüneline sürükleyerek oy almak derdinde. Tüm toplumsal kesimleri kendilerine oy verilmemesi durumunda nasıl bir büyük felaketin kendilerini beklediğine inandırmak istiyor. Bunu sadece bir kesime yönelikte yapmıyor; toplumun önemli bölümünü oluşturan  üç kategorik kesime de bu korkuyu vermeye ve bunun üzerinden kendine oy devşirmeye çalışıyor. Bu kesimlerin ilkini Kürtler oluşturuyor. Kürtlere ‘Bana oy vermezseniz barış ve çözüm sürecini kiminle yürüteceksiniz. Ben gidersem sizler MHP ve CHP’ye kalırsınız’ diyerek mutlak kendisinin iktidarda kalması gerektiğine inandırmaya çalışıyor. Ortalıkta barış ve çözüm diye bir süreç var mı dediğinizi duyar gibiyim. Kürt siyasal hareketine mesafeli bir kısım Kürdün özellikle bunu televizyonlarda dillendirdiği ve bugünkü siyasal iktidara çok önem atfettiği biliniyor. Halbuki, Kürtlerin bugün geldiği düzey kendi mücadelelerinin kaçınılmaz bir sonucu olduğu bilinen bir gerçekliktir.
İkinci korkutulan çevre Türk milliyetçi çevrelerdir. Onlara da ‘Ben kaybedersem tekrar PKK silaha sarılır, kan dökülür ve ülke bölünmeye gider. Benim dışımda bölgede temsiliyeti olan bir siyaset yok. Ben kaybedersem oralar -kendi deyimiyle- tamamen bölücülere kalır’ diyor. Bu değerlendirmenin de gerçeklikten uzak olduğu bilinmektedir. Keza Kürt siyasetinde hiç bir eylem ve söylemin ayrılma, bölünme üzerine kurulmadığı defaatle Kürt siyasi hareketince ifade edilmektedir.   
En çok korkutulan diğer çevre ise mütedeyyinler, cemaat ve tarikat çevreleridir. Onlara da ‘Benimle birlikte makam, mevki sahibi oldunuz. Bürokraside tutun da devletin her noktasında yer aldığınız gibi önemli oranda ekonomik güç sahibi oldunuz. Eğer ben gidersem sizler 28 Şubat sürecine geri dönersiniz. O süreçten daha beter olursunuz’ demekte ve kendisine sahip çıkılmazsa sonlarının tufan olacağını dillendirmektedir. Halbuki Türkiye bu konuda da önemli oranda bir tolerans geliştirdi ve kanımca eskiden olduğu kadar mütedeyyinliğe dair işaret, sembol ve görüntülere düşmanlık ve karşıtlığında önemli oranda pozitif bir ilerleme sağlamış görünmektedir. Siyasi iktidar böylece bir taraftan toplumun geniş bir kesimini kendisine ihtiyaç olduğuna inandırmaya ve mutlaka kendisinin desteklenmesi gerektiğine ikna etmeye çalışırken diğer taraftan iktidarının ilk günlerinden şimdiye kadar muhalefeti, destekçileri nezdinde düşmanlaştırıp safları sıklaştırmalarını sağlamaktadır. Siyasi iktidara muhalefet eden kim olursa olsun bunlar haindirler, darbecidirler, her türlü melanet bunlarda mevcuttur. Siyasi iktidar sadece kendisini destekleyenlerin iktidarıdır. Kendilerini desteklemeyenler bu ülkede yok edilmesi gereken çıyanlardır. Daha düne kadar ülkeyi beraber dizayn eden, kurumları kendi aralarında paylaşan, al gülüm ver gülüm yöneten, muhalif gördüklerine her türlü zulmü uygulamaktan çekinmeyen ortağı cemaate dair söylemlerine bakıldığında siyasi iktidarın muhalefetine ne kadar pervasız olabildiği daha net olarak anlaşılacaktır. Muhalefet yapıyorsanız polisten her türlü hakarete maruz kalabilirsiniz. Hamile olduğunuz halde saçınızdan sürüklenebilir, yerden tekmelenebilirsiniz. Polis kafanızı kolunuz kırabilir. Kaldırımda oturduğunuz yerden coplanabilirsiniz. Panzere çıktı diye kalçanız kırılabilir. Polis size silah sıkabilir, sizi öldürebilir. Hatta gözü dönmüş bir güruhla, 19 yaşındaki bir genci döve döve öldürebilirsiniz. Kürdistan’da onlarca çocuğu yaşları kadar kurşunla terörist diye öldürebilirsiniz. Bunların hiçbiri siyasi iktidar nezdinde nazarı dikkate alınabilir şeyler olarak görülmez. Hatta muhalefeti bir bütün olarak itibarsızlaştırmak için camiye ayakkabıyla girdiler, camide bira içtiler, baş örtülü bir kadına hakaret ettiler, o ve bebeğinin üzerine işediler diyebilirsiniz. Bunu bir kısım kendini bilmez yapmış olsa bile (ki şimdiye kadar kanıtlanmadı) bir bütün muhalefete mal ederek toplumda her türlü düşmanlık tohumunu ekebilirsiniz.
İktidar olarak kalabilir, hatta  yüzde 70 oy da alabilirsiniz. Ancak, bu tarzı siyasetle huzurlu, barış içinde yaşayan, birbirinin farklılığına tahammül eden bir toplum olma imkanını ortadan kaldırdığınızı unutmamalısınız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...