11 Ocak 2014 00:02

Bir ayrımcılık ki

Bir ayrımcılık ki

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Her tür ayrımcılığın uygun adım kol gezdiği ülkemde pozitif sözcüğü ile güzelleştirilmeye çalışılan(!); ama özelleştirilmiş bir çirkinlik olarak görülen ayrımcılık var bugün sınırlı sorumlu alanımda. Ayrımcılık sözcüğü öz olarak kötü  çağrışımlar yaparken pozitif  sözcüğüyle güzelleştirilmek istenmesini sindirmek zor. Hele de böylesi bir ayrımcılık her yaşta ırzına geçilen, her yerde cinsel saldırıya uğrayan ve her türlü ölüme değer(!) görülen kadına giydirilmeye çalışılıyorsa… Hani şu, soframızdaki yeri öküzümüzden sonra geldiği söylenen; günümüzde ise izleyiciye yasaklanmış spor karşılaşmalarında dolgu olgusu olarak kullanılan kadına… Hani ana olduklarında her birinin ayağının altına cenneti sermekten çekinmediğimiz; bunu yaparken de ana olmamışlara karşı başka bir ayrımcılık yaptığımız kadınlara...
     Sanki aralarında kadınlar ve kızlı erkekli çocuklar yokmuş gibi insanların salt erkek olanlarına bir ya da birkaç karşılaşmayı yerinde izlemesi yasaklanırken o kadınların ve başka kadınların, kızlı erkekli o çocukların ve başka çocukların izlemesine izin verilmesi de bir ayrıcalıkmış gibi sunuluyor ya. İşte o zaman o çocuklara ve özellikle de o kadınlara çok acıyorum; çok da kızıyorum.
      Anlamadığım ve kesinlikle de anlayamayacağım şey, dolgu olarak kullanılan o kadınların olumlu (pozitif) bir ayrımcılık gibi görünen o olumsuz (negatif) aşağılayıcı ayrımcılığa karşı çıkmayıp da erkek egemen olduğundan yakındıkları toplumda erkek buyruğuyla kişiliklerine yapılan bu ağır ve aptalca ayrımcılığa boyun eğmeleridir. Daha önce de birkaç kez değindiğim ayrımcılığın bu türlüsüne bir de bir kadın,  Itır Esen karşı çıkınca çok sevinmiştim. İşte yandaş,  işte kadın, işte insan bileşkesini yakalamıştım, nasıl sevinmezdim.
      Kadınlara tanınan bu ayrımcılığın(!) geleceğe yönelik bir uygulamanın denemesi olarak görmek de olası. Gelecekte; hem de çok uzak olmayan bir gelecekte, kızlı erkekli oturmanın yasaklandığı bu ülkede, kadınların kendileri için ayrılan özel yerlerde karşılama izlemelerinin bir ön çalışması sanki bu. Kalelerden birinin arkasında ya da açıklardan birinin karşısında bir haremlik yaratmanın hazırlığı gibi. Yazılardan kitaplara girmiş bu yönde isteklerle karşılaşınca görüşlerimin doğrulanmış olması şaşırtmadı beni; ama yine de üzdü. Bugün yarın orada burada konuşurken başbakanın ağzından çıksa bu, ertesi gün uygulamaya gireceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. Kızlı erkekli gençlerin aynı evde ve aynı başka yerlerde birlikte olmalarının sakıncasından sonra bu tür isteklere ve uygulamalara şaşıramayız kuşkusuz da üzülmemiz de önlenemez ne yazık ki. Kim bilir belki daha ileri gidilir. Salt kadınlar için bir kez daha yapılır karşılaşmalar, oynayanların dışında erkek olmadan. Belki bir sonraki aşamada bu sorun da giderilir ve kadın kadına sarmalı, dolmalı, börekli bir etkinlik yapılır. İki ayrı eşeysel topluluğa ayrı karşılaşmalar düzenlenmesi düş gibi görülse de gözlerini para bürümüş yöneticiler ve yayıncıların işine gelecektir bu. Hem sürekli yedekte kalan onca oyuncuya da oynama becerisikaznma olanağı sağlanmış olacaktır.
    Umarım ve dilerim, tüm umutsuzluğuma karşın, kadınlar bir gün uyanır ve kendilerinin kullanılmasına son verirler. Ayrımcılık bir haksa, hak verilmez alınır  bilincine kavuşurlar.
     Olumlu da sunulsa, olumsuz da olsa ayrımcılığı sınırı yok bu ülkede. İsteyen isteyene. Dinlere şenlik bir istekle de karşılaştım bir okuma etkinliğimde. Bu da bir ayrımcılık; ama kadınlar ya da erkekler için değil. Birlikte olmamak koşuluyla hem kadınlar, hem erkekler için isteniyor olabilir. Ne de olsa kızlı erkekli yaşamak yasak. Tapınakta da olsa, tapınmakta da olsa. Eşeysel ayrım yok; ama dinsel ayrım var.  Ayaktopu oynanan yerlerde tapınak isteniyor. Onca kalabalığı kaldıracak bir tapınağı ve orada tapınmayı gözümün önüne getiremiyorum bir türlü. Sanırım doksan dakikanın önemli bir bölümü gider. En iyisi o tapınma saati geldiğinde oyunu durdurmak, su arası verir gibi, hep birlikte görevi yerine getirmek. Ama bu da dindarlığın hangi boyutuna girer varın siz ayırın artık. Doğal olarak ayrımcılığın da her tür boyutunu bir düşünmek gerek.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...