29 Mart 2014 00:05

Bir de ne göreyim

Bir de ne göreyim

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cicili bicili bir kanal edinmediğimden açık kanallarda ayaktopu adına ne varsa onlara tutulu kaldığımı ikinci, üçüncü derecedeki liglerin ve tüm kulüplerin gereksiz gördüğü kupanın karşılaşmalarını izlediğimi söylemiştim.Kupa günlerinin birinde de kırmızı şimşeklerle timsahlar oynaşacak ben de izleyecektim. Karşılaşmalar başlamadan o yayıncı kuruluş açık kanal tutsaklığıma acımış olacak ki beni özendirmek için ücretsiz İnternet eşliğinde kanalını kullanabileceğim bir anlaşma önerdi telefonla. Bugüne dek dayanmıştım bundan sonrası için bayrağı indiremezdim kuşkusuz, geri çevirdim öneriyi.Kırmızı şimşeklerin çakmasını, timsahların dans etmesini izlemek için iyice yerleştim yerime.
Erdoğan Arıkan’ ın o ünlü deyişiyle karşılaşmanın önünde değil de öncesinde her yayıncının yaptığı gibi çalıştırıcılarla söyleşi yapılıyordu.Ülkemizde aralıklı olarak pek çok kez çalışmış ve bugünlerde üçüncü takımından da kovulmuş olan doğu Almanya’ dan çıkıp batı Alman; sonra da tam Alman olan çalıştırıcı yine Almanca olarak böyle bir karşılaşma yapmak zorunda kaldıkları için Kupa’ yı ve oynanış biçimini eleştiriyordu. İyi bir ayaktopu adamı olduğu yadsınamayacak çalıştırıcıya göre kupada kümeler oluşturulup küme içi karşılaşmaların olması oynayacak takımlara bir yaptırım, elenenlere ise ödül gibiydi. Üstelik bu kupa takımlara doğru dürüst para da kazandırmıyordu.
O öyle diyordu ya, o günkü karşılaşmayı yorumlayacak olan topsuz alanın bilgiçlerinden bir yorumcu yine garip bir biçimde yorumunu yanlışlıklar güldürüsüne dönüştürüyordu. Bilgiç yorumcuya göre ülkenin en birinci liginde çalışan çalıştırıcılar iyi para kazanıyorlardı ve bu, takımları iyi hazırlamaları içindi. Neredeyse Alman adam çok konuşmasındı, otursun takımı hazırlasındı. Oysa Alman adam çok konuşmamış, tersine birçok sivil spor kuruluşlarının kendilerini bilerek ve isteyerek kupa dışına atma nedenini çok açık ve kısa olarak anlatmıştı. Ama konu nasıl olmuşsa olmuş kulüplerin kasasından çalıştırıcıların cüzdanına uzanmış, vicdan yine yok sayılmıştı.
Bir karşılaşma izleyecektim bir de göreyim…
Öyle ya da böyle izlenecekti o karşılaşma. Yeter ki başka bir şeyle karşılaşmasındı. O da pek olacak şey değildi doğrusu. Olmadı da nitekim. Karşılaşma sırasında sert giden bir top oyunculardan birinin eskilerin edep yeri dediği cinsel organına geldi. Oyuncu dizlerinin üzerine çöktü, orasını burasını değil salt orasını tutarak kıvranmaya başladı. Bu olay herhangi bir okulun toprak alanında olsaydı ayaktopçu işemesi için ayakyoluna gönderilirdi hemen. İşesin ki topun dokunduğu yollara işlerlik kazandırılsın, ters bir duruma yol açılmasındı. Sonra yine oyuna alınırdı. Ancak, yeşil alanda böyle şeyler olamıyordu ne yazık ki. Onca insanın gözünün önünde de çimleri sulamasına izin verilemezdi. O yasaklı eylemlerdendi, devlet malına zarar vermekten soruşturma nedeni olabilirdi. Ya oynayacaktı ya oynamayacaktı. Bir kazaya kurban giderse de gidecekti artık.
Ayaktopçu ayakyoluna gidememenin, yapacağı etkinliği de bulunduğu yerde gerçekleştirememenin acısıyla “El veriyor, el veriyor, orta da direk bel veriyor”   türküsü eşliğinde kıvranırken karşılaşmanın anlatıcısı durumunda olan adam, olayı tam olarak anlatamıyor “ ayağına darbe aldı” saçmalığıyla üstü kapalı ya da altın makaslı bir dille geçiştiriyordu konuyu. Hangi ayağa darbe aldığını bile söyleyemiyor; türküyle bile gülünesi bir  anlatıma yanaşmıyor, cinsel organla edep yerinin yanına hiç yaklaşmıyordu. İnsanın taşıdığı cinsel organı öyle açık seçik ve utanmadan dillendirmesinin ayıp olduğu söylenmişti ya Meclis çatısı altında,o da o ayıba uyuyordu anlaşılan.Devlet kurumunda çalışırken devletin bakanının dediğinin dışına çıkamazdı ya.
Bir karşılaşma izleyeyim dedim bir de ne göreyim…
Aynı günün akşamı Mr. Popper’ in Penguenleri filmi vardı kanalların birinde. Mr. Popper oğlunun attığı topla aynı yerden, yani bacağına (!) darbe alınca güldüm.  Adam bacağını tutup kıvranmadı yerde; ama benim karnımı tuta tuta gülesim geldi.
Bir film izleyeyim dedim bir ne göreyim…
Yarından sonra istediklerimizi görebilmek dileğiyle.  Eğer topu doğru yere atarsanız…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...