08 Şubat 2014 00:13

Bir yaşıma daha girdim

Bir yaşıma daha girdim

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yeni yılın koca ayı geride kaldı. Güdük ay az daha güdükleşti. Hızla eskitiyoruz yeni yılı. Acımasızca. Kendi yılımızı da. Benim yılımın eskisi  pazartesi günü bitecek. Salı ise yeni yıla doğacağım. Nicedir 66’ya bağlanmış gidiyordum. Şimdi vites biraz daha büyüyecek ve göstergenin son rakamı 7’ye vuracak. 68’in günlerini saymaya başlayacağım iki gün sonra. Ve bunca yılın son dokuzunu Evrensel’le birlikte yaşadım. Gazetenin en eski yazarı olmaya doğru gidiyorum.
Evrensel’de onuncu yılımın ilk yazısı bu. Bu sayfaya konuşlandığımda orta yaşlarda biriydim. Yaşlılık sınırı 65’e çıkarıldığına göre bugün çiçeği burnunda bir yaşlıyım. Evrensel’de yaşlandım desem yeridir. İki gündür onuncu yılın sorumluluğu var üzerimde. Hoş bir şey yaşlanmanın böylesi. Toplumsal ve kişisel sorunlara karşın yazmaya direnmek. O coşkuyla yol almak. Düşünebilmek güzel; yazabilmek daha güzel. Bu yaşlarda insan daha bir birleştirici de oluyor,ayrımcılığı sindiremiyor.  
Gazetesinden atıldıktan sonra her atılanın yaptığı gibi kahramanlığa soyunan arkadaşın olası bir siyasal birlikteliğin dedikodusuna bile dayanamaması gibi örneğin. Kürtler ve kadınlarına ilişkin aşağılayıcı betimlemelerde bulunarak ulusalcılığını ırkçılığa dönüştürüp demokrasi türküleri söylerken hem de. Mutlu mesut arkadaş bahtiyar da olabilmek için bu memlekette çok sık görülmeyen olası bir birlikteliğe de öfkeyle karşı çıkarak “Vatandaş oy makinesi değil” , “Böyle demokrasi olmaz”, Dayatmacı demokrasiden nefret ediyorum arkadaş” çığlığı attığında ben daha o zaman bir yaşıma daha girmiştim.
Sanki bu iki parti iş birliğine gitmeseler, ortadaki demokrasi dayatmacı değilmiş gibi. Sanki bugüne dek kendisi ve halk oy makinesi gibi görülmemiş, her şey ve herkes ona seçtirilmiş gibi. İleri demokrasi yaratıcılarının koyduğu yeni adıyla özgürlük ve demokrasi  adasında yargılanmış bir başbakan, “Odunu aday göstersem, seçtiririm” dememiş ve dayatmacı demokrasinin en çıplak örneğini göstermemiş gibi. Odun değilse bile şimdiki yerel ve genel yöneticiler demokrasinin dayatmasıydı.  Bilinen o kişi… Ondan öncesi… Sonrası… Hepsi…Her ağızdan birlik çağrısının yapıldığı bir ortamda en kolayından İstanbul’un iki büyük ayaktopu takımı bir yeşil alanın ortak kullanımı için iş birliğine gidemezken böyle bir birlikteliğin düşüncesinin bile yadırganmasını bu yaşta içime sindiremedim arkadaş. Hele de devletin kullanılması için paralelliğin tartışıldığı şu günlerde.
Dayatmacı denilen demokrasi yaşamın her alanında var oysa. Tuttuğunuz ya da tutmadığınız ayaktopu takımın karşılaşmasını evde izleyebilmek için ayrıca para ödemek zorunda kalmak da bir çeşit dayatmacılıktır. Karşı çıkıp para vermediğinizde de üç beş dakikalık görüntü için önce birilerini dinlemeye zorlamak da dayatmacı demokrasidir arkadaş. Hele de kimi zaman karşılaşmaları salt kadınlara ve çocuklara izletmek ayrımcılığı. Her karşılaşma öncesi yerli yabancı tüm topçulara ulusal marş dinletme dayatması. Çağdaş ülkeler uluslararası ayaktopu şampiyonası düzenlemek için bir araya geliyorlar. Bunlar yaşamın eğlence alanındaki ileri demokrasi dayatmaları. Toplumsal alanındaki bir iş birliğinin dayatma olarak nitelendirilmesi insanı oturduğu yerde yaşlandırıyor inanın.
Dayatmacı demokrasiden yakınan arkadaş iş birliğine karşı çıktığı yazısında bir de taciz olayından söz ederken bir yöneticinin iki ayrı çalışanını taciz etmesini yazarak garip bir dil dayatmasında bulunuyordu üstelik. Yani o ayrı sözcüğü olmasaymış iki çalışan olduğu anlaşılmazmış ya da iki aynı çalışan sanılırmış gibi. Bir arkadaşımın,bir başkasına beni ve bir kız arkadaşımızı “Onlar ayrı ayrı evli”  diye tanıtması gibi bir şey de değildi bu. Evet, biz iki ayrı evliydik; ama iki ayrı  arkadaş değildik. İki arkadaş olabilirdik ve öyleydik.  
Mesut mutlu arkadaşın sözünü ettiği demokrasi eğer ileri olarak nitelendirilenden değilse bu tür dayatmalara olanak veriyor da solda görünen iki partinin iş birliğine olanak vermeyecekse gerçekten dayatmacı olurdu ve o zaman olmaz olsundu öyle demokrasi.
Bırakalım da şu savaş ortamında böyle güzellemeler de olsun, demokrasi güzelleşsin, mesut mutlu olunsun. Ben dedurduk yere değil salt yıl dönümlerimde yaş alayım.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...