22 Şubat 2014 00:36

Okur da insan

Okur da insan

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“Mancini en az bir aya gereksinim var demişti”  sözünün gelişinden anlayan anlaması gerekeni anlar da gidişi bozuyor tümceyi; hem de okuyanı. Anlayamayacak olanları da düşünmek, “zaten anlamazlar” aşağılamasıyla hor görmemek gerek garibi. Ayrıca nasıl olsa anlayan çıkar düşüncesiyle de ikinci bir boş vermişliğe düşmemeli insan. Çünkü okuyacak olan da insan.
      Yukarıdaki söz Mancini’ nin gibi görünse de anlaşılmazlığı ondan değil, sözü alıntılayandan kaynaklanıyor. Anlaşılmazlığı sağlayan anlamsızlık da  “gereksim” diye bir sözcüğün olmamasına karşın kullanılmasından çıkıyor. “Gereksinim” olarak bir sözcük var dilimizde; ama birinci tekil kişiye yönelik kullanıldığında, yani Mancini’ ye dayandırılan sözde “gereksinimim”  olarak biçimlenmesi gerekiyordu. ”Gereksinme”  olarak kullanıldığında da “gereksinmem” olması da bir başka gereklilik olarak karşımıza çıkıyordu. “Bir gereksim sözcüğü üzerine bunca söz söylediğime bakılırsa bayağı bir yazma gereksinimim ya da gereksinmem varmış benim de”diye bir öz eleştiride bulunursam aynı zamanda  sözcüklerin kullanımlarını da örneklemiş ve de şu spor yazınına küçük de olsa bir katkı yapmış olurum. Oldum da. Ama kabul edelim ki söylediklerim gereksiz değil hiç değilse.
        Biraz önce sözünü ettiğim karşıdaki insanı, yani okuru düşünmeden çalakalem yazmanın yaratısı (!) bunlar. Biraz da ana dile uzak kalmanın getirisi. Bu yaratıyı ve getirisini başka biçimlerde görmek de olası; hem de olanaklı. Çoğu kimsenin bilmediği, duymadığı; duymak da, bilmek de istemeyeceği bir sözcüğü yazının içine sokuşturuvermek birkaç dil bilmenin üstünlüğüne sığınmak gibi düşünülse de, kendi diline yabancılaşmanın bilgisizliğini de taşır içinde. Yani, yazı da jestiyon diye yabancı bir sözcük okunuşuyla kullanılmışsa okuyanın “Ne diyon?” diye tepki vereceğinin de düşünülmesi gerektiğini düşünüyorum. Kendi adıma ben verdim o tepkiyi.  Karşılığı bulunamamış, bilinememiş olamaz; ama yine de böyle bir tepki olacağının düşünülmediği çok açık. Kendi diline yabancılaşmak dedim ya ve onun bilgisizliği, işte tam da böyle bir şey bu düşünememe. Bilgisizliği karşıya aktarma çabası ise tam bir aymazlık. Karşıdaki de insan sonuçta.
       Üstelik “Ne diyon”  diye bir karşılığa neden olacak sözcük hiç kullanılmasaymış tümcede anlam bakımından bir yitiğe de neden olmayacakmış. Kullanılınca da anlamsızlık çıkmış ortaya; hem de saygısızlık. “Jestiyon”u sözünü yerleştiren adam eleştirisinde “Jestiyon, eski tas, eski hamam”  derken de diline yabancılığının bir başka örneğini veriyordu. Çünkü yabancı olduğu o dilde, kullandığı deyim hamam öne alınarak, “Eski hamam, eski tas”  biçiminde söyleniyordu. Yani dille birlikte deyim de ters yüz edilmiş, karşıdaki bir kez daha önemsiz kılınmıştı. Karşısındaki de insandı yani.
       Karşısındakini çokça; ama biraz da kendini düşünmeli insan. Hani bir yanlış yapmamak, zor durumda kalmamak yazı alanının her iki yanında bulunan için de önemlidir. Yenmek ya da yenilmek değil yenişmezliktir burada önemli olan. Bir şey vermek, onun alındığını bilmek; en azından düşünmektir güzel olan. Paylaşımdır buradaki yenişmezliği yaratan. İnsan yazarken en azından kime atfedeceğini ya da ithaf edeceğini ; hiç değilse atfeni nerede, ithafını nasıl kullanacağını bilmeli, bilmiyorsa kullanmamalı ki okurla arasındaki o paylaşım, yenişmezlik tek yanlı olarak bozulmasın.
        Uzaklardan yazılmış bir yazıda yazan “…takım atağa kalkarken savunmanın sağından yaptığı bindirmelere, gücüne, direncine, savaşçılığına ithafen…”sözleriyle anlatmaya çalışıyordu bir ayaktopçuya traktör sanının verilmesi. Yani, oyuncunun kimi özelliklerine dayanılarak traktör denilmişti.  Burada kesinlikle yabancı bir sözcük kullanma gereksinimi duyuluyor idi ise “adına sunma, armağan etme”  anlamına gelen ithafen değil, “mal ederek, yükleyerek”  anlamına gelen atfen sözcüğü kullanılmalıydı gibi geliyor bana. Ya da hiç sıkıntıya girilmeden dayandırılarak denilebilirdi. Yani ana dile gereksinim duyulsaydı dildaşı okurlarla o güzel paylaşım yaşanabilirdi. Okur da insan ne de olsa.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa