Suriye’de savaş Antep’te kölelik!
Suriyelilerin çok düşük ücretlere ve yaygın olarak kayıt dışı çalıştırıldığı başta konfeksiyon, sanayi sitelerindeki küçük ve orta büyüklükteki işyerleri, hizmet sektörü ve inşaat gibi alanlarda Antepli işçiler de ya işlerini kaybediyor ya da daha düşük ücretlerle çalıştırılıyor. Suriyeli akını nedeniyle ev kiralarının da iki katına çıktığı Antep’te barınma sorunu yalnızca Suriyeliler için değil Antepli emekçiler için de yaşamı çileye çevirmiş.
PATRON, ANTEPLİ İŞÇİYİ MÜLTECİYLE TEHDİT EDİYOR
Birçoğu atölyelerde ve hizmet sektöründe yardımcı personel olarak çalışan mülteci işçiler, güvencesiz ve düşük ücretle çalıştırıldıkları bu işyerlerinde bir yandan da Antepli işçilerin tepkisiyle karşılaşıyor. Patronların her durumu ranta çevirme arzusuyla uyguladığı düşük ücret politikası, yerli işçiler için de tehdide dönüşüyor. Atölyelerde görüştüğümüz Antepli işçilerin çoğu patronları tarafından “Sizi çıkarır, mültecileri alırım, yarı fiyatına da aynı işi yaptırırım” tehdidiyle karşılaştıklarını söylüyor. Bu nedenle Suriyeli mültecilerin varlığından rahatsız olan Antepli işçilerin sayısı hiç de az değil.
KÖLELİK ÜCRETİNE GEREKÇE: BURALI DEĞİLSİNİZ
Sohbet ettiğimiz Suriyeli gençlerin tamamı Sünni ve Arap. İşçiler, hem patronlarından hem de polisten çekindikleri için isimlerini vermek istemiyor. Bazıları ise sadece fotoğraf çekmemize izin veriyor. Birkaç iş değiştirmek zorunda kaldığını söyleyen bir mülteci işçi, çok da iyi yaptığını söylediği son işinde patrona “Neden ben diğer çalışanların aldıkları ücreti alamıyorum” diye sorunca önce “Çünkü sen buralı değilsin” yanıtını almış, sonra da işten atılmış. Şimdi ne kadar ücret aldığını sorduğumuzda, “300 lirayı geçmiyor bize verdikleri” diyor.
Suriye’den ailesiyle birlikte Antep’e gelen bir diğer işçi, ailesiyle birlikte olduğu için kendisini şanslı sayıyor. Kardeşinin de çalıştığını ve ancak bu şekilde kaldıkları yerin kirasını verebildiklerini anlatıyor. Bir odadan ibaret, mutfağı ya da banyosu bile olmayan yere 350-400 lira kira istendiğini söyleyen genç işçi, “Patronlar ve ev sahipleri durumumuzdan faydalanıyor” diyor. İsim ve fotoğraf vermek istemeyişini ise şu sözlerle açıklıyor; “Bir ağabeyim bir de ben çalışıyorum. Bize bir şey olursa ailem dönmek zorunda kalır. Ama savaş devam ediyor.”
‘BİZİ BURADA İSTEMİYORLAR’
Aynı işi yaptıkları Antepli işçilerin yarısı kadar ücret alan Suriyeli mülteci işçilerden daha zor koşullarda yaşayanlar var bir de. İşsiz Mülteciler. Onlara göre berbat koşullarda çalışsalar da bir iş bulabilmiş mülteciler şanslı! Suriyeliler tarafından açılmış bir lokantanın önünde görüştüğümüz ve yaşları 17-25 arasında değişen gençlerin çoğu işsiz olduklarını söylüyor. 1-2 aydır burada olduklarını belirten gençlerin tercümanlığını ise kendisi de mülteci olan Türkmen bir genç yapıyor. İlk merhabadan sonraki endişeli bakışları tercümanımız geliş nedenimizi açıklayınca değişiyor. “Bize iş vermiyorlar” diye başlıyorlar söze. “İşe girebilenler ya ilk gelenler ya da Türkmenler” diye ekliyor bir diğeri. Bu ayrımın nedeninin yalnızca ‘dil’ sorunu olmadığını düşünüyorlar. Burada ‘istenmediklerini’ düşünüyorlar ve bu düşüncelerini destekleyen pek çok şeyle karşılaştıklarını anlatıyorlar. “Yalnızca canımızı kurtarmak için geldik” diyor biri. Çalışamadıkları gibi her an buradan da kovulma korkusu yaşıyorlar. Fotoğraf çekeceğimiz zaman bir kısmı ayrılıyor bu yüzden. Fotoğraf vermek istemeyen bir genç mülteci “İnce, uzun bir yoldayız. En ufak sorunda polis bizi buradan da atar” diyor.
SOKAKTA ŞİDDET
Mülteci gençlerin büyük çoğunluğu parklarda yaşıyor. Önce camilerde de kalmışlar ama bu yasaklanınca parka yerleşmişler. Park çevresindeki mahallelerde yaşayanların da kendilerini istemediğini anlatıyorlar. Biri önceki gün parktaki eşyalarının ateşe verildiğini söylüyor. Bir tanesi, “Mahallede toplanan bir grup bizi tehdit ediyor. Yalnız yakaladıklarında da bizi dövüyorlar. Daha dün parktan ayrılmamız için eşyalarımızı yaktılar” diyor.
TEK İSTEDİKLERİ İNSANCA YAŞAM
Mülteciler, bir yandan kölelik koşullarında, sefalet ücretiyle çalışmaya zorlanıyor, bir yandan işsizlik ve açlıkla boğuşuyor, ayrımcılığa maruz kalıp, şiddete uğruyor. Tek istedikleri canlarını kurtarmak için geldikleri bu şehirde ölümden beter bu yaşamdan kurtulmak. (Antep/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et